English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bumpkin

Bumpkin translate Turkish

145 parallel translation
Every village bumpkin believes the eagles carry schoolchildren with satchels on their backs.
Tüm o köylü budalalar, kartalların okullu çocukları çantalarıyla beraber sırtlarında taşıdığını düşünüyor. Öküzleri!
Bumpkin!
Küstah!
A fine, healthy bumpkin.
Yakışıklı, sağlıklı bir ahmak.
Country bumpkin scared of the traffic
Köylü ahmak trafikten korkardı.
You're not the illiterate country bumpkin you would have people believe.
Sen dışarıdan göründüğün gibi umursamaz biri değilsin.
Heard that she is the daughter of Gao Baoshi They have kidnapped lady, we'll kidnap his daughter A bumpkin's daughter is no comparison to mine of course she's no lady
Gao Baoshi'nin kızıymış bizde onun kızını kaçıralım kızım ile onun kızı aynı değer de değil ki elbette değil ama aileler için evlatları en değerlisidir
She's making a fool of a blind country bumpkin.
Kör bir taşralı ahmakla dalga geçiyor.
You won't turn her into a country bumpkin!
Onu bir taşra krosu yapamayacaksınız!
I'd rather serve it to my friends and watch their faces than sell it to some Texan bumpkin who'll stick it in the freezer and bring it out with a homemade chili.
Bazı Teksas'lı hödüklere satmaktansa, onu dostlarıma ikram etmeyi ve yüzlerini izlemeyi yeğlerim. Onlar onu dondurucuya koyup, evyapımı çili ile birlikte kusarlar.
Some bumpkin you found for yourself!
Kendine başka bir avanak bul!
He was a bumpkin.
Dangalağın tekiydi.
I never knew you used to be such a bumpkin!
Bu kadar hödük olduğunu bilmezdim!
No. but like this you look like a country bumpkin!
- Hayır. Ama dik yakalı giyersen köylü kızı gibi olursun.
A country bumpkin that flashes his money around like some big shot? - I'm your accountant.
bir kıro parasını kodaman gibi saçıp savuran
Where are you, you Swedish bumpkin?
Neredesin seni İsveçli pislik?
Bumpkin, look down, the sack shouldn't fall.
Seni köylü. Dikkat et de tepsi düşmesin.
Know what this Bumpkin said? "Here, have some."
Bu köylü ona ne demiş biliyor musun? "Al, biraz iç."
You, Bumpkin, you be the manager.
Müdür olabilirsin.
Thought I'd show Bumpkin here the real thing.
Bu köylüye gerçek bir şeyler göstermeyi düşünüyorum.
Hey, Bumpkin.
Hey köylü.
Hook another bumpkin on drugs?
Başka bir köylüyü mü uyuşturucuya alıştıracak?
Honestly darling, you really are the most graceless, dimwitted bumpkin I ever met.
Açıkçası tatlım, sen hayatımda gördüğüm en hayasız, en alık budalasın.
You're not suggesting that an artiste of Liberace's stature can be likened to the boogie-woogie of a gum-chewing country bumpkin?
Liberace'nin artist figürünün geri zekalı şehir Blues'cularına benzemez mi demeye çalışıyorsun?
Spineless bumpkin!
Korkak budala!
You are not dealing with some bumpkin, Chief-Inspector.
Ben ahmak biri değilim, Baş Müfettiş.
He's a bumpkin
O tam bir hödük.
- He is a peasant, yes, a bumpkin.
- Senin gerçeğine ihtiyacın var. - Evet gerçeğini istiyorum.
Thanks for putting me in the middle of this cheap-shit country bumpkin outfit, Paul.
Hiçbir araştırma yapmadan beni bu kahrolası ucuz kasabaya gönderdiğin için sağ ol.
You really are a bumpkin!
Sen gerçekten bir ahmaksın!
Bumpkin!
Budala!
Knock again... and say "Shuisheng the bumpkin."
Tekrar çal ve "Ahmak Shuisheng" de.
Shuisheng the bumpkin.
Ahmak Shuisheng.
Tang Shuisheng the bumpkin.
Ahmak Tang Shuisheng.
See, I'm a country bumpkin too.
Gördün mü? Ben de taşralı bir ahmağım.
Bijou the bumpkin.
Ahmak Bijou.
Bijou the bumpkin!
Ahmak Bijou!
Did you hear that, bumpkin?
Duydun mu tatlım?
Oh, that's brilliant, bumpkin.
- İşte bu dâhice, taşralı!
the bumpkin saint.
Aptal karakterlerinden biri olarak : Vurucu Aziz!
You were never meant to be a country bumpkin, Poirot.
Asla bir köylü olmak istememiştin, değil mi Poirot?
With potato and bumpkin...
Patates ve kapaktan yapılıyor...
I ain't no bumpkin like the rest of you pukes.
Siz salakların ne dinlediğini bilirim...
How can a bumpkin dauber claim to question the rules of art?
Köylü bir ressam parçası sanatın kuralları hakkında soru sorma cüretini nasıl gösterebilir?
Hey, Seoul city bumpkin.
Hey, büyük şehir budalası.
You yourself said the kid is a bumpkin.
Sen kendin çocuğun bir hödük olduğunu söylemiştin.
- He's not just a bumpkin.
- O öylesine bir hödük değil.
This man's a bumpkin.
O herif serseri.
Run, Bumpkin!
Kaçalım!
Bumpkin!
Ahmak!
Naive bumpkin.
Salak serseri.
Don't take this the wrong way, Seth, but you're kind of a bumpkin.
Gitmezse, bence hiç endişelenme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]