English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bumpkins

Bumpkins translate Turkish

78 parallel translation
They've asked for it, the country bumpkins.
Bunu siz istediniz, sizi taşra cahilleri.
"Kuma-san" is used for common bumpkins, and "Kuma-chan" sounds like "baby bear".
... "Kuma-san" desen, bildiğin dangalak ismi,.. ... ve "Kuma-chan" da'yavru ayı'gibi oluyor.
Country bumpkins.
Burası taşra.
Master Yan, we can win for sure if you will go Just a few bumpkins,
Yan Efendi, eğer sizde giderseniz, zafer kesindir sadece bir kaç eşkiya,
They plan to hand it into minister Yuan... when he passes through here How dare these bumpkins!
Bakan Yuan'a sizi şikayet edecekler... dikkatli olmalıyız ne cüretle!
To deal with those bumpkins... These bandits are good enough But to deal with that kid at the mill...!
o köylüleri bastırmak için... bu eşkiyalar yeterli olabilir ama değirmendeki adama yetmezler!
You country bumpkins from Shantung hoping to earn a living here?
Siz Şantung'lu tipler burda ne yapacağınızı sanıyorsunuz?
I don't handle bumpkins.
Ben bununla ilgilenmem.
Hey, even bumpkins have feelings, Kell.
Hey, hödüklerin bile duyguları vardır Kel.
A couple of moist-eyed bumpkins... making an impassioned plea to save their... - Suspicious... of what? Well, the board is suspicious enough as it is.
Bir çift balkabağı kokan tip gelecek ve
Then we wouldn't have to suffer here. Country bumpkins... so stupid!
İşte o zaman burada kalıp zavallılar gibi ızdırap içinde yaşamak zorunda kalmayacağız!
Country bumpkins... so stupid!
Taşralı kırolar... çok aptalca.
These country bumpkins have no sense of humour.
Bu şehirli hödüklerin hiç mizah anlayışı yok.
I will not be humiliated in front of my senators! Just because country bumpkins... ... dare to oppose me and all-powerful Rome!
Sadece taşra kıroları bana ve güçlü Roma'ya karşı koymaya cüret ediyorlar diye senatörlerimin önünde aşağılanamam!
And these bumpkins don't know.
Ve köylüler bunu bilmiyor.
Afternoon, barefoot bumpkins.
Tünaydın, yalınayak ahmaklar.
You know I could never live without you, my bumpkins
Sensiz yaşayamazdım, safım benim.
Thank you, but I'm not one of your bog - dwelling Irish bumpkins.
Teşekkür ederim, ama ben sizin İrlandalı bataklık ahmaklarından biri değilim.
- I don't think it's fair, bumpkins.
- Bu adil değil hödük.
I was standing with a load of country bumpkins at first.
En başta köylü hödüklerin olduğu tarafta duruyordum.
We're not country bumpkins you can put the big city hustle on.
Büyükşehir karmaşasını yükleyebileceğiniz taşralı ahmaklar değiliz.
The Simpsons will be reborn as a bunch of gap-toothed bumpkins!
Simpson'lar ayrık dişli taşralılar olarak yeniden doğacaklar.
- We're not all bumpkins.
- Biz ahmak değiliz.
I should've known better than to get involved... with country bumpkins!
Bu işi iki budala köylü çocuğunun yapamayacağını bilmem gerekirdi.
This country is just run by rednecks and bumpkins with their guns!
Bu ülke ırkçı çiftçiler ve silahlı hödüklerle yönetiliyor!
They're just a bunch of country bumpkins anyway, right?
Onlar zaten sadece taşradaki kırolar, değil mi?
You fucking bumpkins.
Sizi lanet sersemler.
Agent Grooms, you said you'd keep us local bumpkins in the loop.
Ajan Grooms, biz yerelleri de kullanacağını söylemiştin.
You must be country bumpkins.
Şehirden geldiğinize bahse girerim.
That's why country bumpkins are such a pain.
Ah, işte bu yüzden taşralılar epey zorludur.
An instructor from Edo up here shouting at us bumpkins all day...
Koskoca öğretmen, sen kalk Edo'dan gel bütün gün bizim gibi hödüklere laf anlatmaya çalış!
Whew, they're such bumpkins, I can't stand it.
Aptallar.
Can you believe, these bumpkins actually think they were devoured by the forest?
İnanabiliyor musun, bu hödükler, gerçekten de ormanın onları yediğine inanıyor.
Country bumpkins are so easy to use.
Taşralı hödükler çok kolay kandırılıyor.
The don't realize they're just country bumpkins in the world of the lawless.
Kanunsuzların dünyasındaki taşralı hödükler olduklarının farkında değiller.
Heavens we're carrying on like a pair of bumpkins.
Tanrım! Çok hoyrat davranıyoruz!
Country bumpkins'tales!
Taşralı ahmakların hikayeleri!
Black, white, asian, hispanic, rich, poor, city kids, country bumpkins.
Siyah, beyaz, Asyalı, Latin zengin, fakir, şehir çocuğu, köylü.
Don't worry, the audience's a bunch of country bumpkins, too
Merak etme, seyirciler bir avuç köylü hödükten ibaret.
Country bumpkins...
Köylü hödükler...
All you bumpkins!
Hepiniz sağ olun, hödükler!
He took those Sugar Boys for bumpkins he could mess with.
Şu Sugar Kardeşler'i birlikte yeyip içtiği dangalaklardan dolayı işe aldı.
Faith Heritage University we didn't support faith heritage, give you money, a satellite, abigger audience than ever for you to throwa carnival for cleaves millscountry bumpkins.
İnanç Mirası'na destek sağlamadık, sana para verdik, uydu verdik. Cleaves Mills'teki ahmaklara karnaval düzenlemen için hiç görülmedik bir dinleyici kitlesi verdik.
what bumpkins... missy.
Ahh, ikiniz sonunda normale döndünüz. Senin de bildiğini sanmıyorum zaten!
Wrong! We're a bunch of country bumpkins
Bir grup şehirli ahmağız
Put your hands together for the Sharecropper Showstoppers, The Smashing Bumpkins, The Spuckler Family Singers!
Şimdi televizyon dünyasının Maraba Çocukları, Müthiş Hödükleri, Spuckler Ailesi Şarkıcıları'nı alkışlayın.
There are a bunch of country bumpkins going around challenging all the dojos.
Etrafta dolaşıp dojo ustalarına meydan okuyan bir şehir çetesi var.
You, country bumpkins!
Sen, şehir ahmağı!
Unlike the rest of the county bumpkins.
Aptal köylü kızlara hiç benzemez.
But now I can't even out-talk country bumpkins.
Ama şimdi bu ahmaklarla bir olamam.
They're bumpkins.
- Tabii ki. Hödükler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]