Bunnies translate Turkish
564 parallel translation
Of all the dumb bunnies.
Senin kadar kuş beyinlisi yoktur.
You're a day early for Easter bunnies.
Paskalya tavşanını arıyorsan bir gün daha beklemelisin.
- Your Playboy pyjamas with the bunnies.
-... tavşan desenli Playboy pijaman.
You stupid bunnies!
Siz aptal tavşancık!
The bunnies.
Tavşanlar.
What bunnies?
Ne tavşanları?
The Playboy bunnies?
Playboy tavşanları?
The jungle bunnies!
Hayır. Yani kakao renkliler!
Bunnies are cute.
Tavşanlar çok sevimlidir.
Good news for the beach bunnies, but bad news for the farm boys.
Plaj sakinleri için güzel, ama çiftçiler için kötü bir haber tabi.
We just want to say that we're not Spirit Bunnies anymore.
Sadece artık Tavşancık Perileri olmadığımızı söylemek istiyoruz.
Lmmediately my feet began to sweat as those two fluffy little bunnies... with the blue button eyes stared sappily up at me.
Mavi renk düğmeden gözleriyle bana dik dik bakan bu iki pofuduk tavşancık yüzünden ayaklarım terlemeye başlamıştı.
They rent a chalet, ski and melt a few snow bunnies.
Bir köşk kiralayıp kayak yaparlar ve kar hastalarıyla takılırlar.
To impress a bevy of buxom Bunnies, who now will never speak to you again.
Seninle şu andan itibaren konuşmayacak Çekici Tavşan kızları etkilemek için.
- And napkins with bunnies on them.
- Ayıcıklı peçete bile.
- With bunnies on them.
- Üzerinde tavşancık olanlar.
"Pardon me, cute and fuzzy bunnies," he said.
"Affedersiniz tavşancıklar" dedi.
The cute, fuzzy bunnies were quick to cooperate this time. The path they sent him on landed him on an ocean-going vessel.
Bu sefer sevimli tavşancıklar el birliği yapıp onu okyanusta giden bir araca bindirmişler.
Our hero hated boats, but he was desperate on his quest... and once again he fell victim to the heinous cute and fuzzy bunnies.
Kahramanımız gemilerden nefret edermiş ama çaresiz kalmış. Bir kez daha kötü tavşancıkların kurbanı olmuş.
Those cute and fuzzy bunnies... weren't so bad after all.
Belki de o tavşancıklar o kadar kötü değildirler.
If we give in, we're giving in to all the cute, fuzzy bunnies in the world.
Onlara boyun eğmek sevimli tavşancıklara boyun eğmek demek!
There was nothing even the cute and fuzzy bunnies... could do about it, thank you.
Sevimli tüylü tavşancıkların bu konuda ellerinden bir şey gelmemiş.
These are my bunnies.
Bunlar benim tavşanlarım.
Over my bunnies?
Tavşanlarımın üstüne?
Well, Steph, your bunnies are very pink.
Ama Steph, tavşanların çok pembemsi.
My mom made those bunnies just for me.
Tavşanları annem benim için yapmıştı.
These bunnies.
Bu tavşanları.
I love these bunnies.
Elbette seviyorum.
I'm sure Elvis had bunnies hanging all over Graceland.
Elvis, * Graceland'ın her yerine tavşan yaptırdığına eminim.
You can cover up my bunnies if you want.
Eğer istersen tavşanımın üzerini kapatabilirsin.
Your bunnies are growing on me.
Senin tavşanların bana göre büyüyor.
Well, at first I wasn't sure but when I saw that kid telling me I could cover her bunnies up and I was looking at that little baby, counting on me to stop her pain I don't know, I got all warm and tingly- - And somebody stop me.
Aslında, başlarda emin değildim ama tavşanını kapattığımı söylediğinde ve küçük bebeğe baktığımda, bana güvenip acılarını dindiriyorlar gibiydi Bilmiyorum, o sıcaklık, mızmızlıkları ve... Biri beni durdursun.
You're hugging me in a room with pink bunnies.
Pembe tavşanlı dekorlu odada bana sarılıyorsun.
That's Vivian Pressman, one of the bungalow bunnies.
Bu Vivian Pressman, bizim bungolovların bir tanesinin patronu!
I could not face two stuffed bunnies.
İki doldurulmuş tavşanla yüzleşemem.
Poor bunnies!
Zavallı tavşanlar.
I think they were dust bunnies
Galiba toz tavşancıkları görmüşsünüz.
Dust bunnies?
Toz tavşancığı mı?
When you walk into a dark room from outside your eyes dim and so the dust bunnies come out
Toz tavşancıkları normalde görünmez. Ama arada aydınlık bir yerden karanlık bir yere girince görünebilirler.
Dust bunnies
Toz tavşancıkları mı?
Come out, dust bunnies
- Dışarı çıkın toz tavşancıkları. - Dışarı çıkın toz tavşancıkları.
I saw the sign down on the street... that said you're selling rabbits and bunnies here?
Caddedeki tabelayı gördüm. Burada tavşan satıyormuşsunuz galiba.
Meaning I can buy the bunnies to have as a pet... or I can buy them for...
Yani istersem evcil tavşan olarak satın alabilirim veya istersem de...
I can't have lovesick jungle bunnies running amok on the front door taking pot shots at the windows.
Hasta bir aşığın ön kapıda deli gibi koşarak pencereye ateş etmesini kaldıramam.
Johnnie Edgecombe, Lucky Gordon, they're bunnies.
Johnnie Edgecombe, Lucky Gordon, birer tavşandır.
The jungle's full of bunnies like them.
Ormanda, onlardan çok var.
Bunnies jump fast.
Hızlı hızlı git!
Diane, I'm holding a small box of chocolate bunnies.
Diane, elimde küçük bir çikolata kutusu var.
Listen up, gun bunnies, straight from the buzz man.
Dinleyin topçu bozuntuları, iletişimi sıkı tutun.
- Quick, like bunnies.
26 dakikaniz var.
Come here, dust bunnies
Toz tavşancıkları dışarı çıkın!