Bust translate Turkish
5,915 parallel translation
- The other guy, he bust out of a police station, too?
Diğer adam, o da bir polis merkezini bastı mı?
He tried to be witty, to make her laugh and for a moment she resembled a statue, a bust of an Aphrodite that he could only remember its gentle eyes but not where the statue itself had been.
Kızı güldürebilmek için esprili olmaya gayret gösterdi. ve bir an için bir heykele benzetmişti onu, heykelin nerede olduğu bilmeden sadece gözlerini hatırlayabildiği bir Afrodit büstüne benzetti
To "Bust a Nut-Ville".
Boşalmama.
- I figured you'd be feelin'me gettin'all bust a nutty. - What do you want?
Benim tüm boşalmalarimi senin hissettigini anladim.
We want to bust the ringleaders.
- Biz çete başlarını ele geçirmek istiyoruz.
You went and got yourself fired, you're hanging out with known felons and now Lyle is looking to bust your ass...
Kendini kovdurdun. Şimdi de bilinen suçlularla takılıyorsun. - Şimdi de Lyle seni bitirmek istiyor.
You know, I told Bo that we should bust you up and leave you there when we're through, but he's got a code.
Bo'ya seninle görüşmemizi kesmemizi ve barda bir başına bırakmayı söyledim. Ama adamda iş ahlakı var.
I had to bust my ass to get up here on this spaceship!
Bu uzay gemisine çıkmak için kıçımı yırttım!
Wait, you're gonna bust up some dude's wedding?
Bekle, herifin tekinin nikahını mı basacaksın?
- It's a bust.
- Kımıldamıyor.
The bust of Charlemagne, the shrine holding the robe of Mary.
Charlemagne büstü, Meryem Ana'nın elbisesinin olduğu mabet.
If he thinks Callahan's a bust, who am I to argue with that?
Alemci olduğunu düşünüyorsa kimle tartışıyorum ki?
Yeah, but without him, the whole case is a bust.
Var da o olmadan kazanamayız.
The case is a bust after the whistleblower went postal.
Muhbir kafayı tırlatınca davayı zaten kaybettik sayılır.
No case is a bust when you're billing out a $ 12 an hour paralegal, at $ 65 an hour.
Avukat yardımcılarına saatte 12 dolar verip 65 dolardan çalıştırdığını beyan ettiğin sürece her dava bir kazançtır.
The talented tenth always... has to bust its ass a little bit harder... but I don't see what the point is... in blaming white folks for everything.
Yetenekli Yüzde On her zaman çok çalışmalıdır, ama beyaz halkı her şey için suçlamak bana pek mantıklı gelmiyor.
You're about like to bust out some kind of tap dance.
Sanki bir step dansı patlatmak üzere gibisin.
Ever since that mall went bust, half the town is out of work.
Alışveriş merkezi kapatılalı kasabanın yarısı işsiz.
It seems that Blood's key is hidden in a marble bust of his accomplice, Godfrey the Unknown, which is kept in the Statue Room at the Prado Museum.
Blood'ın anahtarı, suç ortağı Namsız Godfrey'nin... Prado müzesinde, heykel odasında bulunan... mermer büstünün içine gizlenmiş.
We break in, steal the bust, destroy it and grab key.
Oraya girip büstü çalar, parçalar ve anahtarı alırız.
You can just bust right...
Sen sadece bunu delip geçmelisin...
No, the fucking dumbest possible thing is letting two cops blah-blah-blah while other cops are getting in position to bust their shit in.
Hayır, Asıl en aptalca şey, diğer polisler içeri dalmak için pozisyon alırken 2 polisin gevezelik etmesine izin vermektir.
Our bust this in your fucking skull!
Bunu kafanda kırayım.
Maybe this place won't be a bust after all.
Belki de bu yer o kadar kötü değildir.
Amazon jungle or bust, baby!
Amazon, bekle, biz geliyoruz!
If you want to bust this guy Carlos.
Şayet bu Carlos'u mahvetmek istiyorsan.
Bust through.
Şu taraftan.
Bank of Loup went bust.
Loup Bankası battı.
If I was you, I'd bust him in his damn mouth.
Senin yerinde olsam, ağzına bir tane patlatırdım.
I'm not gonna bust you.
Sana zarar vermeyeceğim.
! Because I'm about ready to bust out of this place!
Çünkü buradan ayrılmaya gerçekten hazırım!
You gonna bust my balls?
Taşaklarımı mı tekmeleyeceksin?
The cops ain't gonna fucking bust him'cause he's banging hammers and pounding nails and fucking running wires on the weekends?
The cops ain't gonna fucking bust him'cause he's banging hammers and pounding nails and fucking running wires on the weekends? ( COUGHS )
- Don't bust my balls, all right?
- Beni sıkıştırma, tamam mı?
He'll bust me out and anyone who tries to stop him is gonna be a dead man.
Beni dışarı çıkaracak... ve onu durdurmaya kalkan herkes ölecek.
I wouldn't bust somebody for hooking or drugs.
Uyuşturucu veya fahişelik için birini tutuklamam.
I thought you were gonna bust me.
Beni tutuklayacağını sanmıştım.
We're gonna bust through this shit.
Ezip geçeceğiz.
I always wanted one of these... a bust.
hep bunlardan istemişimdir... bir büst.
I get the feeling you're trying to make a point, and yet all I wanna do is bust through that thing like kool-aid man!
Önemli bir noktaya temas ediyormuşsun gibime geliyor ama yine de tek yapmak istediğim fikri sorgulamadan bunu dağıtmak!
Or do you think that Moscow lawyer came here to bust his arse for free?
Ya da şu Moskovalı avukat beleşe mi kalkıp da buralara kadar geldi?
You ain't gonna bust my nose again?
- Bir daha burnumu kırmayacaksın?
Bust your fucking eardrums.
Kulak zarını patlatır.
He longed to bust out of that cramped little universe.
Bu daracik, küçük evrenden kurtulmak için yanip tutusuyordu.
I'm going to bust your face up. I promise you.
Yüzünü patlatacağım, sana söz.
You don't wanna fall down and bust open that brain.
Düşüp kafanı kırmak istemezsin.
I can't promise you that Aidan won't bust out the Old English, though.
Ama Aiden'ın eski ingilizce ile konuşmayacağına söz veremem.
While Bryson and his men are choking on the smoke, we'll bust down the door, take him out, grab our guns and be on the way home.
Bryson ve adamları dumanda boğulurken biz orayı al aşağı edip onu çıkaracağız sonra da silahlarımızı alıp evin yolunu tutacağız.
Can't you bust any of them?
- Baskın yapamaz mısın?
I think he's a bust.
- Bence alemci.
And you're gonna find another ceiling and you got to bust through that one, and you just got to keep hammering ceilings.
O zaman çatı varmış gibi vurmaya devam edeceksin.