But he's a good guy translate Turkish
124 parallel translation
He's a good guy, but what a blockhead!
Aslında iyi bir adam, ama ne mankafalı!
This guy, he's the best, and it wouldn't be such a good fight, but thank you very much.
Bu adam en iyisi. Ben iyi bir boksör olamam. Ama çok teşekkürler, bilirsin?
I know he's got a bad reputation, but he's a good guy.
Kötü bir ünü olabilir ama iyi bir adamdır.
He's a good guy, but he thinks I'm nuts for being a full-time frogman.
İyi bir adamdı, fakat dalgıç olmak istediğimde deli olduğumu düşünmüştü.
- Well, I mean, he's a good fighter and a nice guy, but I don't like him.
- Onu sever misin? - Şey, yani, iyi bir boksör ve iyi bir adam, ama onu sevmiyorum.
"Henry kills people, but he's a kind of good guy,"
" Henry insanları öldürüyor. Ama neredeyse iyi biri.
But your problem with David, not mine. He's not a good guy.
- Bu onunla senin sorunun.
Well, he may not be the nicest guy in town, but he's a good warrior.
- Şey... belki şehirdeki en iyi adam olmayabilir ama o iyi bir savaşçı.
I'm seein'a guy. He's a Jew, but he's a good guy.
Görüştüğüm bir adam var.
They say this guy's got a good jab, but he's open for the left hook.
İyi vurur diyorlar ama sol çengele açıkmış.
But don't worry, everything will be fine, because my friend Deacon- - You don't know him, he's a good guy- - He's gonna be taking over as the new captain, and he'll get a great bowler
Ama endişelenme. Her şey yolunda gidecek. Çünkü arkadaşım Deacon- - Onu tanımıyorsun.
You think a guy is a pig, but then you realize he has a good body.
Bazen bir erkele tanışır ve tam bir domuz olduğunu düşünürsün, ama sonra aslında iyi bir çocuk olduğunu fark edersin.
He's a good guy, Nando, but he's broken.
Nando iyi bir adam ama sağlam değil.
i don't know your nurseryman, but looking at his dad's business, it shows he's a good guy.
Sizin fidanlıkla n'aptığınızı bilmiyorum ama babasının işine bakınca onun iyi birisi olduğunu anlıyorum.
He's a good guy, but he doesn't trust anyone.
İyi biri, ama kimseye güvenemiyor.
His wife Maria said he's a good guy but he works too hard. Work that belly!
Karısı Maria onun iyi biri olduğunu ama çok çalıştığını söylüyor.
It seems to me that... you don't like him very much, but I'm not saying this only because he's my friend, but Sang-hyuk's really a good guy.
Anladığım kadarıyla onu pek sevmiyorsun. Arkadaşım diye söylemiyorum ama gerçekten iyi birisidir.
He took a little breaking in, but he's a good guy.
Biraz kişisel algıladı ama o iyi bir adam.
I hear he's a good guy, but, you know....
İyi bir adammış, ama bilirsin ya...
You're a good guy. But he's a... No offense, but he's scarier than you.
Ama o, gücenmek yok ama, o senden daha korkutucu.
Lana I know this is hard to understand but when a grown man gets himself involved with a 14 year girl he's not a good guy and there are the laws against what he's done to you.
Lana, bunun anlaşılması zor bir şey olduğunun farkındayım. Ama 14 yaşındaki bir kızla ilişki kuran yetişkin bir erkek iyi biri değildir. Sana yaptığı şeyi yasaklayan kanunlar var.
He's got a bit of a temper, but he's a good guy.
Biraz sinirlidir, ama iyi bir adamdır.
He's a good guy who knows where he wants to go in life, but for now the SAT's standing in the way of Kyle's dream.
Hayatta ne istediğini bilen iyi bir çocuk, fakat şu anda hayallerinin önünde SAT durmakta.
He was a strange guy, but a good worker.
Tuhaf bir adam ama iyi çalışıyor.
I don't know what's going on with you and Lucas but he's a really good guy.
Lucas'la aranızda neler geçtiğini bilmiyorum ama o çok iyi bir çocuktur.
Great. He's a good guy, but we need him to siphon votes from Royce.
Harika, iyi bir adam ama onun Royce'un oylarını çekmesini istiyoruz.
I'm not saying he's a good guy, but he's got a good side, he... he loves his girl,
İyi biri olduğunu söylemiyorum fakat iyi bir yönü de var. Kız arkadaşını seviyor,
I know you think he's a good guy, Ellie, but don't forget, all of this everything we've been through, is because of him.
Onun iyi biri olduğunu düşünüyorsun, Ellie. Ama olanları unutma. Başımıza gelenlerin hepsi onun yüzünden.
- but once you figure him out, he's really a good guy.
- ama bir defa onu tanı, o gerçekten iyi biri.
He's not very subtle, but he's a good guy.
Espriden pek anlamaz ama iyi biridir.
I mean, he's a good guy and all, he reads the Bible, but....
İyi biri, İncil okuyor falan ama...
Very unwise on his part, but he's a good guy.
Onun açısından pek akıllıca değildi ama iyi bir adamdı.
But, um, he... he offered to be my sponsor, so... he's a good guy.
Benim destekçim olmaya karar verdi. İyi bir adamdır.
But it's all good, because he's a great guy.
Ama bunların hepsi iyi oldu.
He's a good man, but if you want someone who's gonna be there, then Pete's not that guy.
İyi bir adam, ama birinin senin yanında olmasını istiyorsan, Pete o kişi değil.
But he's a good guy.. have you come to fight with him?
ama o iyi biri... buraya onunla kavga etmeye mi geldin?
Maxwell isn't my favourite guy, but he's a good cop.
Maxwell'e bayılmam, ama iyi polistir.
But if this Dominguez guy is as good as you say he's, you think he'd be careless enough to leave a print?
Dominguez dediğin adam o kadar iyiyse, arkasından çıktı ( kanıt ) bırakacak kadar dikkatsiz değildir.
Hey, don't tell the plumber this, but, uh... he's a good guy.
Baksana, tesisatçıya söyleme, ama.. o iyi birisi.
But he's a good guy.
Fakat iyi bir adamdır.
But what ⁈ He's a good guy!
Ama ne? O iyi bir adam.
He's an ugly bastard, but he's a good guy.
Çirkin bir piçtir, ama çok iyi biridir.
The guy kind of died. No, it's not good news that he's dead, But that he was a witness.
Hayır iyi haber ölmesi değil olanlara şahit olması.
I think, underneath everything, he is a good guy but he's just not much of a father.
Birçok şeyin dışında, iyi birisi ama babalığa uygun birisi değil.
But he's a good guy, really.
Ama o gerçekten iyi biri.
But he's a good guy at heart.
Ama kalbi çok temizdir.
About five months, but he's a really good guy and all, and...
Beş ay oldu ama gerçekten çok iyi birisi ve...
He's a great guy, the best, and he's my brother in everything but blood, and you two are good together, but I still want to tell you to tell him to fuck off and to be with me.
O harika biri, en iyisi ve benim kardeşim gibi ve aranız oldukça da iyi ama hâlâ aynı şeyi söylemeyi onu başından atıp benimle olmanı istiyorum.
He's pretty slick, but he seems like a good guy.
Biraz kofti, ama iyi birine benziyor.
So, he's kind of a good guy, but he's also kind of a prick, too.
Yani aslında iyi biri ama biraz da piçin teki.
He's a bit of a player, but deep down, he's a good guy.
Biraz çapkın.