But i can't do it translate Turkish
1,174 parallel translation
But I can't do it alone, Colonel. I need your help.
- Ama yardımın olmadan başaramam, Albay.
Terribly sorry about the mess, I've been meaning to do something about it but, can't even think where to begin.
Lanet herifler üzerimde yürüdüler. Dağınıklık için üzgünüm. Bir şeyler yapmak istiyordum ama...
But with the fat cow I can't do it anymore.
Fakat şişman bir inekle artık yapamıyorum.
But I can't help it. I just know things, things I shouldn't know, but I just do.
Bilmemem gereken şeyleri biliyorum işte.
I am prepared to do whatever it takes to accomplish that goal, but I can't do it alone.
Her ne pahasına olursa olsun bu amaca ulaşmak istiyorum ama tek başıma yapamam.
Oh, forget it, you know, I can't do that, no, it's no good, you know I want to, but the time?
- Unutayım mı? Bunu yapamam Pete. Bu hiç iyi değil.
I'm sorry, Miss Porter, but I simply can't do it.
Üzgünüm, Bayan Porter, ama samimi söyleyeyim yapamam.
I can't do it, but- -
Şimdi yapamıyorum.
Do you promise it, Obélix? Can't promises anything, but I will try.
Söz veremem ama deneyeceğim.
'I've thought about going to the police, but I can't do it 'I can't face it.
Polise gitmeyi düşündüm, ama bununla yüzleşemem.
It's some startup capital, damn! - I'm sorry but I can't do anything.
- Üzgünüm, yapabileceğim bir şey yok.
- I don't think I can anymore, but you should be able to do it.
- Artık yapabileceğimi sanmam fakat sen yapabilirsin.
So if it doesn't have anything to do with someone else... I can't.... I can't help but think...
Bunun başka biriyle ilgisi yoksa aklıam gelen tek şey...
Not exactly what you need, recovering from interna - thermia but I'll see if I can't do something about it for you.
İç donmadan kurtulmak için sana gereken şey sayılmaz. ama senin için yapabileceğim bir şey var mı diye bakacağım.
I know, but I can't do it all alone.
- Elimden geleni yapıyorum. İşinin çok olduğunu biliyorum ama tek başıma idare edemem.
I can't tell you the method used to do it,..... but our personality, our memory, our conscious selves..... are derived from unique networks of neurons in the cerebral cortex.
Kullandığı yöntemi bilemiyorum ama kişiliğimiz, hafızamız, bilincimiz beynin dış kabuğundaki benzersiz nöron ağlarından türer.
- Oh, but-but I can't do it.
- Ama, ama ben yapamam.
- I can't remember much about it, to tell you the truth, but I do remember that you and Tony both laid down your lives for me.
Bu çok kolay. Öyle mi?
I can't tell you to do it, but I can tell you... think very carefully before you don't do it.
Sana bunu yap diyemem ama bunu reddetmeden önce çok iyi düşünmeni öneririm.
But no matter what I do, I can't seem to be able to get you folks to sing it with any feeling.
Ancak dikkat ediyorum da, İlahiyi söylerken hiçbirinizde bu duyguyu göremiyorum.
It won't be easy, but I know you can do it.
Kolay olmayacak ama yapabileceğinizi biliyorum.
Okay. Laugh all you want, but my mom couldn't do it, and neither can I.
Ok istersen gül Ama annem basaramadı, ben de olamam.
Yeah, but I can't do it right.
Evet, ama doğru yapamıyorum.
I tried to clean up, but I can't do it all.
Temizlemeye çalıştım ama hepsini temizleyemem.
And I'm going to help them, but it has to be something really big something they can't do by themselves.
Onlara yardım edeceğim ama çok önemli bir şey olmalı tek baslarına yapamayacakları bir şey.
I know it was the right thing to do... but I can't get rid of the faces and the screams.
Doğru yaptığımıza inanıyorum ama çığlıkları ve o yüzleri kafamdan çıkartamıyorum.
Of course I can't do it alone, but there are 50,000 soldiers out there and 800 Imperial Guards...
Elbette tek başıma yapamam, ama dışarda 50 bin asker var ve plus 800 muhafız...
I know I can. I just wasn't going to do it for some stupid claims adjuster job, but... to be with you...
Sigorta primlerini azaltmak için yapmazdım, ama seninle olmak için yaparım.
It may not be fair, but I do.I suppose I'm, I'm insecure that a bisexual man has sexual needsthat I can't fulfill.
Bu haksızlık olabilir ama, öyle görüyorum. Sanırım, biseksüel erkeklerin, benim karşılayamayacağım, cinsel istekleri olabileceğini düşünüyorum.
But I can't do it for her, and I know that now.
Ama bunu onun için ben yapamam, bunu şimdi anlıyorum.
I mean, I know that it looks perfect from the outside, and it makes sense to just ignore the truth and pretend that there's nothing wrong, but I can't do that.
Yani, biliyorum, dışardan bakılınca mükemmel görünüyor gerçeği görmezden gelmek ve her şey yolundaymış gibi davranmak mantıklı geliyor, ama ben bunu yapamam.
I am going to break up with him, but I can't do it when he's 3000 miles away.
Ondan ayrılacağım, ama o bu kadar uzaktayken bunu yapamam.
I don't know what his trip is, but I can't do it.
Ne demek istedi bilmiyorum, bunu yapamayacağım.
"Whaaaa..." Well, I can't do it, but you know.
İyi yapamadım, ama anladın işte.
But I can't do it without you guys, because I'll tell you who's the boss.
Ama bunu siz olmadan başaramam çocuklar. Çünkü size patronun kim olduğunu söyliyeyim.
I... I tried, but I can't do it.
Ben... denedim ama yapamıyorum.
I wanted to say that it's not that I don't appreciate all you're trying to do, but I can't just walk away from him.
Yapmaya çalıştıklarınızı minnettarlıkla karşıladığımı söylemek istedim ama onu terk edemem.
I can't really afford to throw them away. So, I know it's a huge inconvenience, but could you please do it for me?
Büyük bir külfet olduğunu biliyorum ama benim için yapar mısın?
But Elizabeth and I are both adults and so I don't think there's really anything you can do about it.
Ama Elizabeth ve ben yetişkin insanlarız o yüzden de bu konuda yapabileceğin herhangi bir şey olduğunu sanmıyorum.
It wasn't exactly fun... but I didn't get that shooting pain in my eye like I usually do.
Tam olarak eğlenceli denemezdi ama genelde gözümün üstüne gelen o can acısını yaşamadım.
But you did bring it up, and once you did, you locked me out, and now I can't do anything romantic because you brought it up!
Ama açtın işte! Ve açınca beni de kilitledin! Şimdi sen konuyu açtığın için romantik bir şeyler yapamıyorum!
This thing kind of happened with Kyle, but it didn't really happen, and I can't tell Max what I didn't do.
Kyle'la olmuş gibi olan şey, Aslında olmadı. Ve Max'e söyleyemem..
But I can't tell you what I didn't do either, so don't ask me to explain it, ok?
Ama yapmadığım şeyi sana da söyleyemem, o yüzden sana açıklama yapmamı isteme, tamam mı?
But I just can't do it.
Ben bunu yapamam.
But I can't do it.
Ama bunu yapamam.
I'm willing to help... but I can't do it alone.
Yardım etmek isterim... ama bu işi tek başıma yapamam.
Sorry, Clark but I can't let you do it.
Üzgünüm Clark. Bunu yapmana izin veremem.
But if, for some reason, you don't call them from the car, then there's nothing I can do about it.
Eğer herhangi bir sebepten dolayı arabadan arayamazsanız, yapabileceğim hiçbirşey yok.
But I can't do anything about it... because Becky would totally freak out.
Ama bu konuda hiç birşey yapamıyorum... Çünkü Becky tamamen kafayı yer.
But I can't do it on my own. So I need you to help me.
Ama bunu tek başıma yapamam Yardımına ihtiyacım var.
I can't do it. But...
Bunu yapamam ama...