But i don't know where translate Turkish
1,405 parallel translation
I know why you don't want to speak Bulgarian, I know why you don't want to make but tell me where Ana is.
Niye Bulgarca konuşmak istemediğini biliyorum, bana neden kahve yapmadığını beni neden kovduğunu da biliyorum. Söyle, Ana nerede?
I don't know where they were keeping me... but I've just run away from the hospital!
Kahretsin! Çalıyor!
But I don't know where she lives
Ama onun nerede olduğunu bilmiyorum.
But just tell me where Ambar is right now. I don't know.
Ama şimdi sadece Ambar'ın yerini söyle bana.
Normally I'd ask my brother if it was all right, but I don't know where he is.
Normalde, eğer iyi olsaydık abime sorardım ama onun nerede olduğunu bilmiyorum.
But I don't even know where she is.
Şu anda nerede olduğunu bile bilmiyorum.
Look, I don't know where you get your information, Audrey, but it's all bull.
Bilgilerinizi nereden aldığınızı bilmiyorum, ama hepsi saçmalık.
I don't know, but i sure as hell don't want to go where you're taking me.
Bilmiyorum, ama senin beni götürdüğün yere gitmek istemediğimden adım gibi eminim.
i don't know about you, but i kind of got used to the idea we'd never know where she came from.
Seni bilmem ama, Isabelle'in nereden geldiğini asla öğrenemeyecekmişiz gibi bir fikre kapıldım.
I don't know where you're from, but you're not Kamarov.
Sen nerden geldin bilmiyorum, ama Kamarov değilsin.
I don't know how long the path is, or exactly where it leads to... but I can tell you that you're gonna have to move very, very quickly.
Yolun ne kadar uzun olduğunu veya nereye vardığını bilmiyorum ama çok hızlı hareket etmek zorunda olduğunuzu söyleyebilirim.
That I don't know, but I do know where to start.
Cevabını bilmiyorum ama nereden başlayacağımı biliyorum.
But I don't know where.
- Ama neresindeler bilmiyorum.
I don't know where I dropped it, I don't know when, but I figured if I told the truth... if I told them I owned it, it was as good as pleading guilty.
Ne zaman ve nereye düşürdüğümü bilmiyorum, düşünüyorum da, istediklerini söleseydim, çekicin benim olduğunu söyleseydim, bu, suçu kabul etmekten başka birşey olmazdı.
But we did have one night where, I don't know if you know this, but lions have sex for like 10, 12 hours straight.
Bir gece şey olmuştu mesela, duydunuz mu bilmiyorum ama aslanlar aralıksız 10,12 saat seks yapıyor.
But what a blessing for me, finally to reach a point in life... where I don't feel I have to know.
Sonuçta hayatta her şeyi bilmem gerektiğini düşünmediğim... bir noktaya erişmiş olmam ne büyük bir şeref.
But I don't know where these other kids came from.
Diğerlerinin nerden geldiği hakkında bir fikrim yok.
I don't know where you came from, but you are a blessing.
Nereden geldin bilmiyorum, ama sen bir nimetsin.
But, hey, who knows where this wild ride is gonna take us, you know? You know, I - I don't want a wild ride.
- Hayır, ben macera istemiyorum.
Please don't be mad, but I know where Peter Greco is.
Lütfen sinirlenme ama Peter Greco'nun nerede olduğunu biliyorum.
I don't know who you are, I don't know where you're getting your information, but obviously, somebody is feeding you a whole lot of classified, sensitive data...
1999'da kızkardeş ölmüş.
I don't know where you're going with this, Manuel, but you know damn well that file is protected under doctor-patient confidentiality.
Ama gayet iyi biliyorsun ki bu dosya hasta doktor arasındadır. Kesinlikle.
I don't know where to get them from but we can't get home without them.
Bilemiyorum ama onlar olmadan eve gidemeyiz.
I don't know where Dr. Kroger is this evening, but our prayers are with him.
Dr. Kroger'ın bu akşam nerede olduğunu bilmiyorum Ama dualarımız onunla
But I swear, I don't know where he went.
Yemin ederim nereye gittiğini bilmiyorum.
Hate to pee in your corn flakes, but I don't know where houseman is.
Seni üzmek istemezdim, fakat Houseman nerde bilmiyorum.
You know, I don't know how I got in a situation where I need your help to do my job, but I sure as hell have.
Kendi işimde senin yardımına ihtiyaç duyacak duruma nasıl geldim bilmiyorum, ama emin ol ki sana ihtiyacım var.
I don't know where I'm going, but I'm going.
Nereye gittiğimi bilmiyorum ama, gidiyorum.
I don't know, maybe it's a city thing, but where I come from, we like to have a little privacy.
Belki şehirli tribi ama bizim oralarda özel hayatımıza önem veririz.
I don't know where you found Camille, but she's a bit old-fashioned.
Camille'i nereden bulduğunu bilmiyorum. Ama biraz eski kafalı.
I'm trying to find my parents, but I don't know where to look.
Anne babamı bulmaya çalışıyorum, ama nereye bakacağımı bilmiyorum.
I don't know where it is, but she is in this hotel.
Nerde bilmiyorum ama, o orda.
I don't know where the girl in the red fox fur is from, but you can find her in Bernstein's Fish Grotto with a fresh one every week.
Tilki kürkü giymiş kadının nereli olduğunu bilmiyorum ama onu her hafta yeni bir kürküyle Bernstein'in Balık Lokantasında görebilirsiniz.
I don't know where they're going, but they do.
Nereye gittiklerini bilmiyorum, ama gidiyorlar.
But I don't know where he is.
Ama nerde bilmiyorum
I don't know where he finds that stuff, but he does.
O şeyleri nerede bulduğunu bile bilmem. Ama buluyor işte.
I don't know where I saw it exactly, but it was there.
Tam olarak nerede gördüğümü bilmiyorum, ama oradaydı.
-... but I just don't know where to go.
-... ama nereden alınır bilmiyorum.
I don't know from where you heard that name. But, that lie won't give you anything.
Bu hikayeyi nerden duydun bilmiyorum ama hilekarlık sana birşey kazandırmaz.
There is one, but I don't know where she is and what she's doing.
Bir tane var, ama nerede olduğunu ve ne yaptığını bilmiyorum.
Bet he could use the money, but... I don't know where he is.
Eminim parayı kullanabilir, ancak nerede olduğunu bilmiyorum.
They must have taken them to a different hospital, but I don't even know where to start looking.
Başka bir hastaneye götürmüş olmalılar. ama nereden bakmaya başlamam gerektiğini bile bilmiyorum.
So I think I know where Nick and your sister are, but I don't think you're gonna believe me.
Sanırım Nick ve kızkardeşinin nerede olduklarını biliyorum ama bana inanmayacaksın.
But you don't know who I am, or where I live.
Kim olduğumu ve nerede yaşadığımı bilmiyorsun.
I don't know where they get these people, but she looked like Sitting Bull.
Bu insanları nereden buluyorlar, bilmiyorum, ama tıpkı... tıpkı Oturan Boğa'ya benziyordu.
But for you, I don't know where Deepu would be today.
Sen olmasan bugün Deepu nerede olurdu bilemiyorum.
Listen, pal, I don't know where your pills are, but this ends now, okay?
Dinle ahbap, hapların nerede bilmiyorum, ama bu iş bitti, tamam mı?
I don't know when our next meeting's gonna be or where, but I'll let you know.
Bir daha nerede ne zaman bir araya geliriz bilmiyorum ama size haber vereceğim.
But that definitely sounds like gunshots, and I don't know where it's coming from.
- Hayır bunlar silah sesiydi ve asansörden geldi
It's a old house outside of town, but I don't know where.
Şehrin dışında eski bir ev, ama yerini bilmiyorum.
Well, I mean, I don't know where to start, but....
Nereden başlasam bilmiyorum, ama...