But it's not gonna happen translate Turkish
111 parallel translation
But whatever it is that I could have done whatever I might have implied, whatever you imagined, I'm sorry. It's just not gonna happen.
Benim yapabileceğim her ne ise benden her ne bekliyorsan, ne hayal ediyorsan kusura bakma, olmayacak.
I know you want it to happen, but it's not gonna happen because it's a Catch-22, and that's it.
Olmasını istediğinizi biliyorum. Ama olmayacak. Çünkü bu bir "Catch 22" durumu.
.. but you never believe that something's gonna happen for you. Not like it does in the movies.
Ama asla... senin için birşey olacağına inanmazsın, filmlerdekinin aksine.
But it's not gonna happen because he's too old for you.
Bu olmayacak çünkü o sana göre çok büyük.
I'm sorry, but it's not gonna happen.
Üzgünüm ama aramızda bir şey olamaz.
What I want is to wake up and see my mom again. For things to go back to the way they were. But that's not gonna happen, and it's all my fault.
İstediğim, uyandığımda annemi tekrar görmek, herşeyin eskisi gibi olması, ama bu olmayacak, ve bu da benim hatam.
Look, i don't mean to burst your bubble, jimbo, But if you got a thing for chloe, It's not gonna happen, ok?
Kabarcığını söndürmek istemem ama Chloe ile bir ilişki düşünüyorsan bu olmayacak.
I wanted to get transferred up here, but it's not gonna happen.
Yukarıya geçmek istemiştim, ama olmadı.
I like you, too, honey, but it's not gonna happen.
- Ama bu iş olmaz.
Thank you, but it's not gonna happen.
Değiştirirsen... yere düş diyorum. Tamam. Sağol, ama böyle birşey olmayacak.
I appreciate this, but it's not gonna happen.
Dinleyin, yaptıklarınızı takdir ediyorum ama buradan ayrılmam gibi bir şey söz konusu değil!
It's not stupid, but it's not gonna happen.
Saçma değil, ama olmayacak.
I screwed up, but it's not gonna happen again.
Herşeyi elime yüzüme bulaştırdım ama bu bir daha olmayacak.
But it's not gonna happen because of priorities and time and beughh.
Ama bu öncelikler ve zaman yüzünden olmayacak.
But it's not gonna happen.
Ama bu olmayacak.
But I'm not gonna just pretend like it didn't happen.
Ama olmamış gibi davranamayacağım.
It's not gonna happen for 240 years, but okay, I'll pencil that in. I might, uh...
Pekala. 240 yıl sonra bir daha olacakmış, takvimime yazarım.
I've been trying to think of a reason to let you stay overnight in New York, but I'm afraid it's not gonna happen.
Geceyi New York'ta geçirmen için bir neden arıyordum. Ama maalesef öyle bir şey olmayacak.
We went out one time, but it's not gonna happen again.
Bir kere görüştük, Ama bu bir daha olmayacak.
You know, you may have gotten away with perjury ten years ago, but it's not gonna happen again.
10 yıl önce yalancı şahitlikle yakayı kurtarmış olabilirsin ama bu sefer öyle olmayacak.
But it was a pretty big thing, and- - and now we're not talking, so it's not gonna happen.
Büyük bir plandı. Şimdiyse konuşmuyoruz yani bu olmayacak.
I appreciate you care about me, but it's not gonna happen.
Beni düşünmeni takdir ediyorum ama bu olmayacak.
But it's not gonna happen from the inside.
Ama içeriden olacak iş değil.
So, sooner or later it's gonna happen, but I'm not doing it.
Kafana 100,000 dolar veriyorlar. Er ya da geç öleceksin ama bunu ben yapmayacağım.
Not that it's gonna happen, but it should.
Olacağından değil ama olmalı.
But it's not gonna happen overnight.
Ama gecede olmayacak.
There was to be a wedding here today, but it's not gonna happen without our help.
Bugün burada bir düğün yapılacaktı... ama yardımımız olmadan gerçekleşmeyecek sanırım.
She's not in Asia. I didn't know you were going to Asia. I was talking about it, but that's not gonna happen.
Şimdi, bildiğiniz gibi küçük kasabalarda kanunların uygulanmasının birçok zorluğu vardır.
You're a lovely girl, but it's just not gonna happen.
Hoş bir kızsın, ama bu olmayacak.
You're trying to make her into a different person who loves you the way you want to be loved, but it's not gonna happen.
Seni istediğin gibi sevecek biri. Ama bu olmayacak.
But it's not gonna happen.
- Ama bu olmayacak.
But on an on-going investigation, it's just not gonna happen.
Ama birebir soruşturma... işte bu olmaz.
But it's not gonna happen.
Ama buna izin vermeyeceğim.
It's too bad, but it's not gonna happen to me.
Bu çok kötü, ama bu benim başıma gelemez.
You have been wandering around here like this is some great big joke waiting for hollywood Sam to come rescue you, but that's not gonna happen now, is it?
Buralarda dolanıyorsun, bu kocaman bir şakaymış ve Hollywood'dan Sam'in gelip seni kurtaracakmış, ama bu olmayacak değil mi?
As much as I'd love to believe someone's gonna swoop in and save the day, the fact that no one has tells me it's probably not gonna happen. I'm sorry if that's bleak and horrible and fatalistic, but there it is.
Bu kasvetli, yazgıcı ve korkutucuysa, üzgünüm, ama öyle.
But after that I thought :'lf l keep doing drugs and if I keep doing porn, this is what's gonna happen to me again and again.. # l just felt, it was not the right thing for me to do.
Sonra düşündüm ve dedim ki, eğer uyuşturucu kullanmaya ve porno çekmeye devam edersem tekrar tekrar başıma gelecek olan bu. Benim için doğru olanın bu olmadığını hissetmiştim.
I know what you guys want me to say... but it's not gonna happen.
Ne söylememi istediğinizi biliyorum ama bu olmayacak.
You're fantastic. But it's not gonna happen again, ever.
Sen harikasın ama bir daha olmayacak, asla.
Look, that was a really interesting speech, and I don't really wanna embarrass you in front of everyone, but... But it's not gonna happen.
Bak, bu gerçekten ilginç bir konuşmaydı seni herkesin önünde utandırmak istemem, ama ama böyle bir şey olmayacak.
You want me to be with Linda, but it's not gonna happen.
Linda ile birlikte olmamı istiyorsun ama bu olmayacak.
You can worry all day, but it's not gonna happen.
Tüm gün endişe edebilirsin ama hiçbir zaman gerçekleşmez.
No, I wish I could buy my way out, but it's not gonna happen.
Olmuyor. Keşke o şekilde paçayı kurtarabilseydim fakat işe yaramaz.
Thanks for the advice, but it's not gonna happen.
Tavsiyene teşekkürler ahbap ama böyle bir şey olmaz.
- You know I always got you guys, But it's not gonna happen for your man tonight.
- Biliyorsunuz sizi her zaman içeri alıyorum ama bu akşam bu herifi almayacağım.
Dennis, I don't know why you want to buy the company so badly, but it's not gonna happen.
Dennis, şirketi neden bu kadar çok almak istediğini bilmiyorum ama bu olmayacak.
Seriously, I'm not gonna lie to you, Brooke, but it's never gonna happen between us. You know why?
Cidden, sana yalan söylemeyeceğim Brooke, ama böyle bir şey bizim aramızda asla olamaz.
But it's not gonna happen again.
Bunun tekrarlanmasına izin vermem.
Yeah, maybe so, but it's not gonna happen tonight.
Olabilir ama bu gece değil.
But that's not gonna happen, is it?
Fakat bu olmayacak, değil mi?
And I'm sure that my neighbors would love that I would put a sonic black hole around my apartment, but it's not gonna happen.
Ben kesinlikle evimin etrafında böyle bir kara deliğin komşumun olmasını istemezdim.