But it's not my fault translate Turkish
141 parallel translation
But it's my fault as much as yours for not having understood...
Ama anlamadığım için senin kadar ben de kabahatliyim.
Gentlemen, I'm terribly sorry, but it's really not my fault.
Beyler çok özür dilerim ama benim suçum değil.
I tried not to show it, but I was quite hysterical inside... as though the whole thing were my fault - a sort of punishment, an awful, sinister warning.
Belli etmemeye çalıştım, ama, içim içimi yiyordu sanki bütün olanlar benim suçummuş gibi bir tür ceza, ilahi bir uyarıymış gibi.
But it's not my fault
Ama benim hatam değil ki.
But it's not my fault I was born.
Ama doğmuş olmam benim suçum değil.
But it's not my fault. You would save my life.
Ama kabahat sizin, hayatımı kurtardınız.
It's my fault, but it's not too late, is it?
Bu benim hatam. Çok mu geç artık?
It`s depressing, but that`s not my fault
Hayır, hayat çok kasvetli. Ama bu benim suçum değil.
Sorry, but it's not my fault.
Üzgünüm ama bu benim suçum değil.
But it's not my fault.
Ama benim suçum değil ki.
I know what you mean, but it's not my fault at all.
Ne demek istediğinizi biliyorum, ama hiç suçum yok.
But sugar, it's not my fault, is it?
Ama şekerim, bu benim hata değil, di mi?
I try to tell him it's not his fault, but he won't take my word.
Onun suçu olmadığını söylemeye çalıştım, ama sözümü dinlemedi.
But it's not my fault, I just do what I'm told
Ama benim suçum değil, ben bana söyleneni yaptım.
I'm very sorry you got struck, but it's not my fault.
Bu grev meselesi için üzgünüm, ama bu benim suçum değil.
It sucks that you got caught, but it's not my fault.
Yakalaman berbat bir bir şey, ama benim hatam değildi.
But it's not my fault.
Ama bu benim hatam değil.
It's not my fault, but I'm sorry.
Benim suçum değildi, özür dilerim.
They'll blame me, but it's not my fault.
Beni suçlayacaklar ama benim hatam değil.
I'M TRYING TO CHANGE BUT BETWEEN YOU AND ME, IT'S NOT ALL MY FAULT.
Değişmeye çabalıyorum, ama Dr. Huxtable, ikimizin arasında kalsın, hepsi benim suçum değil.
It's all my fault, but not God's.
Bütün bunlar benim suçum, O'nun değil.
I'm sorry but it's not my fault.
Çok üzgünüm, ama suç benim değil!
But it's not my fault!
Ama bu benim suçum değil ki!
-... but you know it's not my fault. - I know.
- Biliyorum.
Maybe the woman had some feelings for me, but it's not my fault.
Belki kadının benim için duyguları vardır ama benim suçum yok.
I know you're sad but it's not my fault!
Üzgün olduğunu biliyorum ama bu benim suçum değil.
But it's not my fault, I swear.
Ama yemin ederim bu benim suçum değil.
But it's not my fault, is it?
Ama benim bir suçum yok değil mi?
But it's not my fault...
Ama bu benim hatam değildi...
Yes, I'm sure it's, uh, not my fault, but if you insist...
Benim koyduğum şeyden olmadığına eminim.
I mean, sure, it's heartbreaking in its own way, but it's not my fault.
Tabii kalp kırıcı bir olay ama benim suçum değil.
But it's not my fault you get picked last.
Ama son seçilmen benim suçum değil.
What I want is to wake up and see my mom again. For things to go back to the way they were. But that's not gonna happen, and it's all my fault.
İstediğim, uyandığımda annemi tekrar görmek, herşeyin eskisi gibi olması, ama bu olmayacak, ve bu da benim hatam.
I've done it but they've lost my file, it's not my fault if they lose the files.
Ben doldurmuştum ama dosyamı kaybetmişler, dosyanın kaybedilmesi benim hatam değil.
But it's not my fault they called you in.
Ama bu benim suçum değil, sana telefon geldi.
- l don't know, but it's not my fault.
- Bilmiyorum.
I know it doesn't look quite finished, but it's not my fault, I swear.
Ben... bitiremediğimin farkındayım, bu benim suçum değil, yemin ederim.
But, Choco, it's not my fault!
Ama, Choco, bu benim hatam değil!
But it's not my fault really.
Ama bu benim suçum değil.
I know it's not your fault but let's face it, it's my dad who feeds us.
Biliyorum senin suçun değil, ama artık bununla yüzleşmelisin. O bizim eve bakan kişi, benim babam.
But really it's not my fault.
Fakat bu benim hatam değil Burayı sevmiyorsun.
But if you quit mid-way, you know it's not my fault if you get ratted on, right?
Ama eğer yarı yolda bırakırsan, biliyorsun bu benim suçum değil eğer gammazlarsan, tamam mı?
But it's not my fault.
Ama benim suçum değildi.
My kid took a wrong turn somewhere... maybe it's my fault, I don't know... but somebody's boy is in that bed and he's not mine.
Benim oğlan yanlış işler peşindeydi belki benim hatam, bilmiyorum ama Şurda yatan başakasının çocuğu ve benim değil.
I know you blame me for what's happening with your father, but... it's not entirely my fault, and I need you to understand that.
Babanla olanlar konusunda beni suçladığını biliyorum, ama bu tamamen benim suçum değil ve beni anlamanı istiyorum.
But it's my fault for not being patient to the end.
Ama sonuna kadar sabırlı olmadığım için bu benim hatam.
- But it's not my fault.
- Evet.
It's not even your fault, and I wouldn't bring it up, but I'm afraid that if I don't confront my anger that it could come out in very inappropriate ways.
Bu senin hatan bile değil, ben kendim çıkardım Ama sinirimle yüzleşememekten korkuyorum yoksa uygunsuz olarak dışa vuracağım.
- but it's your fault and your fault. - It's not my fault.
- Bu benim suçum değil.
Good, so you'll be rid of me but it's not my fault you don't know how to fall.
Güzel, böylece benden kurtulacaksın.. .. ama nasıl düşeceğini bilmemen benim hatam değil ki.
you're upset, all right? but it's not my fault. that little trick got greedy.
Kızgınsın, anlıyorum ama o yellozun hırslı olması benim suçum değil.