But it wasn't my fault translate Turkish
94 parallel translation
I know you want me to stay in this ward, but it wasn't my fault.
Bu koğuşta kalmamı istediğinizi biliyorum ama bu benim suçum değildi.
But it wasn't my fault, Mommy.
Benim suçum değildi, anneciğim.
I don't blame you, but it wasn't my fault they didn't receive the telegram.
Seni suçlamıyorum ama telgrafı almamaları benim suçum değildi.
Mom, I'm sorry, but it wasn't my fault.
Anne, üzgünüm ama benim suçum değildi.
It wasn't my fault, but he wouldn't like it.
Benim hatam değildi, ama yaptığım hoşuna gitmeyecek.
But it wasn't my fault.
Sadece bir kazaydı...
I know how you feel, but it wasn't my fault.
Ne hissettiğini biliyorum ama benim suçum değildi.
It wasn't my fault, but I'm looking for something to console her.
Benim hatam değildi ama onu teselli edecek bir şey arıyorum.
I was fast but you were faster. It wasn't my fault.
Elimi çabuk tuttum ama sen benden hızlı çıktın.
But it wasn't my fault.
Fakat bu benim hatam değildi.
But, boss, it wasn't my fault.
Fakat patron bu benim hatam değildi.
I know what you're gonna say, but it wasn't my fault.
Dinleyin, ne diyeceğinizi biliyorum ama benim hatam değildi.
I know it was big, but it wasn't my fault.
Kötü olduğunu biliyorum, ama benim suçum değildi.
I know how bad this looks for me, but it wasn't my fault.
Benim için ne kadar kötü göründüğünü biliyorum ama benim suçum değildi.
But it was before you and I were together and it wasn't my fault.
Ama bu senden önceydi ve benim suçum değildi.
But it wasn't my fault alone.
Ama bu sadece benim hatam değildi.
But it wasn't my fault.
Fakat benim hatam değildi.
Yeah, but it wasn't my fault, sir.
Ama benim hatam değildi, efendim.
Caroline said it wasn't my fault, but I couldn't believe her because....
Caroline benim hatam olmadığını söyledi, ama ona inanamadım çünkü...
I built a housing complex that collapsed it killed two people, but it wasn't my fault.
Bir site inşa etmiştim ve çöktü, iki kişi öldü, ama benim suçum değildi.
But it wasn't my fault.
Ama benim suçum değildi.
It wasn't my choice, but I'd apologize just the same... just so she'd know it wasn't her fault.
Onu hayal kırıklığına uğrattım. Onu evlat edinmeliydim. Bunun onun hatası olmadığını biliyordu.
- But it wasn't my fault!
- Benim suçum değildi ki!
Marge, I'm sorry! But it wasn't my fault.
Marge, özür dilerim ama benim suçum yok!
Look, I know this is about the SATs, but it wasn't my fault.
SAT sınavı yüzünden biliyorum, ama bu benim suçum değil.
I'm gonna catch hell from the LSO, but it wasn't entirely my fault.
İniş Subayı'ndan azar işiteceğim ama tamamen benim hatam değildi, Şef.
Yeah. I'm gonna catch hell from the L.S.O., but it wasn't entirely my fault.
Evet, iniş koruyucularım bozuldu ve bu benim hatam değiş Şef.
- Maybe it was me, but it wasn't my fault.
- Belki o bendim fakat benim hatam değildi.
But it wasn't my fault, was it?
Ama benim suçum yok, öyle degil mi?
But it wasn't all my fault.
- Ama hepsi benim hatam değil.
I was at the academy when the auditorium burned down, but it totally wasn't my fault.
academideydim bugün ve, oditoryum yandı ama kesinlikle benim hatam değildi..
It wasn't my fault that I took it but... I must take the blame for continuing on it.
Yanlış yolu seçmek benim hatam değildi ama... kabul etmeliyim ki o yolda ilerlemek benim hatamdı.
Yeah, but it wasn't my fault.
Benim hatam değildi.
Well, yeah, but it wasn't my fault!
Benim hatam değildi.
- Mom, but you could have comforted me, you could've told me that it wasn't my fault.
Yine de yanımda olabilirdin olanların benim suçum olmadığını söyleyebilirdin.
Okay, I know it looks bad, but it wasn't my fault.
Tamam, kötü göründüğünü biliyorum ama benim suçum değildi.
But it wasn't entirely my fault.
Ama bu tamamen benim suçum değildi.
He may not have understood how much I needed this, but it wasn't my fault.
Buna ne kadar ihtiyacım olduğunu anlamamış olabilir, ama bu benim hatam değildi.
But it wasn't my fault, huh?
Ama benim hatam değildi değil mi?
Look, I understand why you're mad, but it really wasn't my fault.
Neden bu kadar kızgın olduğunu anlıyorum. Ama benim hatam değildi.
But it wasn't my fault.
Ama benim bir kabahatim yoktu.
But it wasn't my fault.You made me.
Ama bu benim hatam değildi. Sen beni öyle yaptın.
- I know It wasn't my fault, but... really, I blame myself.
- Benim hatam değildi biliyorum ama... kendimi suçlu görüyorum.
We lost, but... it wasn't my fault.
Kaybettik, ama... benim hatam değildi.
I'm real sorry about what happened, but it wasn't my fault.
Olanlar için çok üzüldüm, ama benim suçum değildi.
But it wasn't all my fault.
Ama bütün hata bende değil.
- But it wasn't my fault.
- Ama benim hatam değildi ki.
Well, I'm sorry, but it wasn't my fault!
Bilmen gereken şu ki, benim hatam değildi. Pekala, özür dilerim ama benim suçum değildi!
But it wasn ´ t my fault.
Ama benim hatam değildi.
But it wasn't my fault last time.
Ama son defasında kabahat bende değildi.
But it's wasn't my fault.
Ama bu benim hatam değildi.