But thank you so much translate Turkish
196 parallel translation
I don't know how to say it... but thank you so much.
Ne diyeceğimi bilemiyorum ama çok teşekkür ederim.
But thank you so much forjoining us on Star Talk.
- Konuğumuz olduğun için çok teşekkürler.
- But thank you so much.
- Çok teşekkür ederim.
- I have to go, but thank you so much.
Hoşçakal! Hoşçakal.
But thank you so much.
Ama çok teşekkür ederim.
But thank you so much, dear, for bringing that to everybody's attention.
- Ama çok teşekkür ederim, canım. Herkesin dikkatini buna çektiğin için.
But thank you so much, sir. Thank you.
Ama öneriniz için teşekkürler.
But thank you so much for all your help.
Ama tüm yardımlarınız için teşekkürler.
You know, I should really get back to my friend, but thank you so much.
Gitmeliyim, arkadaşım bekliyor, çok teşekkürler.
I'm gonna throw this away but thank you so much for the gesture.
Bunu atacağım ama jestin için çok teşekkürler.
But thank you so much for coming.
Tamam ama geldiğin için çok teşekkür ederim.
But thank you so much for your kindness, brother.
Ama nezaketin için çok teşekkürler, kardeşim.
BUT THANK YOU SO MUCH.
Ama çok teşekkürler.
Allina, I know I've said this before, but thank you so much for letting us in here, helping us through the material.
Allina, bunu daha önce de söylediğimi biliyorum. ... ama buraya girmemize izin verdiğin için teşekkürler. ... materyallerde yardım ettiğin için.
- Mark... but thank you so much for offering.
- Mark... Ama teklif ettiğin için teşekkür ederim.
But thank you so much.
Ama çok teşekkürler.
But thank you so much for bringing this back to Millie and... I'll make sure that she stays out of your yard.
Millie'ye bunu geri getirdiğiniz için teşekkürler ve bahçenizden uzak durmasını sağlayacağım.
- Yes. - But please keep up your great work. Thank you so much.
- Çabalarınız için tekrar teşekkürler.
- Thank you. But how is it that you know so much about me?
Benim hakkımda bu kadar şeyi nereden biliyorsun?
Oh, thank you so much, but um...
Hayır! Evlilik ve New York'a taşınmak konusunda gevezelik etmem yüzünden gerildin. Hayır!
Thank you so very much. There's certainly enough milk in it, but still, it'll be refreshing.
Sütü biraz bol olmuş, ama yine de ferahlatıcı olacak.
Thank you so much, but I'm on duty right now.
Çok teşekkür ederim, ama şu anda mesaideyim.
Nothing so far, but I think we're on top of the situation. Thank you very much.
Şu ana kadar yok ama işin üzerindeyiz.
Oh, thank you so much, but I already have made plans.
Çok teşekkür ederim, ama zaten bir planım var. Üzgünüm.
Dear Novalyne, thank you for your invitation to call, but you honestly can't expect me to enjoy ridicule and contempt so much that I'd come back for another dose.
Sevgili Novalyne davetin için teşekkürler, ama dürüstçe, beni beklemeyin. Alay ve küçümsemenin tadını çıkarın, o kadar, diğer bir doz için tekrar gelirim.
Well thank you so much for your offer of friendship George but
Arkadaşlık teklifin için çok teşekkürler, George.
Thank you so much, but I just learned I'm diabetic.
Çok teşekkürler. Şeker hastası olduğumu öğrendim.
Thank you so much... but I am going to tough it out.
Bak, harikasın ve çok teşekkür ederim ama dayanacağım.
So, I flew home and asked my mother, Mummy, if I could nose around and see if some job, you know, spoke to me at one of her TV stations or radio stations or newspapers but not her brewery- - thank you very much!
Sonra hemen eve döndüm annemden, annişkodan haşır neşir olabileceğim bir iş istedim. Televizyon kanallarından biri olur dedim ya da radyo istasyonlarından, veyahut gazetelerinden biri. Ama bira fabrikası olmaz.
Thank you so much for sticking up for me, but I can't.
Beni savunduğun için çok teşekkür ederim ama gelemem.
Pierre, I love you, but if you use another carnation in my bouquet... I will deport you. - Thank you so much.
Pierre seni severim ama eğer buketlerimden bir karanfil daha kullanırsan seni sınır dışı ederim.
- And it is so much better up close. - Yeah, but still, Jen, I mean thank you.
- Yakından da çok daha güzeldir.
But look, thank you so much.
Neyse, çok teşekkürler.
But I want to thank you all for bein'here and, uh, thinkin'so much of me
Hepinize burada olduğunuz ve... ... beni düşündüğünüz için teşekkür ederim.
But thank you ever so much for coming.
Ama yine de geldiğiniz için teşekkürler.
Oh, God, thank you so much for breakfast... but I really gotta run.
Kahvaltı için çok teşekkürler ama benim gitmem gerek.
Thank you so much for the offer, doctor, but i think i'd like a second opinion.
Teklifine çok teşekkür doktorcuğum. Ama biz ikinci bir görüş almak niyetindeyiz. - Amirim.
Okay. So that's too much information, but thank you.
Tamam, bu kadar bilgi çok fazla.
- Thank you so much, Mr. Shore. - It was nothing, but expensive.
Önemli değildi ama pahalıydı.
But, thank you so much for this.
- Fakat bunun için çok teşekkürler.
I thank you for the opportunity, ma'am, but it ain't so much just to bring a man for a day or two.
Bakın, bu iş için minnettarım, ama öğrencileri, ayda bir-iki gün okula getirmek pek bir şey ifade etmiyor.
Ladies, gentlemen, distinguished colleagues, thank you so much for taking time out of your busy schedules to join me here today, but I assure you what...
Bayanlar, Baylar ve Sayın Meslektaşlar... Bugün bana katılmak için yoğun programınızdan vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Ama...
But "thank you so much" sounds weird, like I'm acknowledging applause after singing a love ballad.
Ama "Çok teşekkür ederim" de tuhaf geliyor. Balat söylemişim ve alkışa cevap veriyormuşum gibi.
Thank you so much, but leave us now.
Çok teşekkür ederim ama artık bizi yalnız bırakın.
I may be a lot of things but I'm not a liar. - Hey thank you so much for doing this.
Çok şey olabilirim, ama yalancı değilim.
- You! - You! Thank you very much, but... this is the reason why they're so upset at you.
Çok teşekkür ederim ama zaten size bu yüzden kızıyorlar.
thank you all so much for coming to our egg party, especially those who made this joyous occasion possible, but mostly to jessica, for giving me the most precious of gifts- - literally a piece of herself.
Hamilelik partimize geldiğiniz için hepinize çok teşekkür ederim. Özellikle de bu sevincin nedeni olanlara. En çok da Jessica'ya...
So, I would very much like to take this opportunity to not only congratulate my extraordinary sister, the future explorer in matters of the mind, thank you very much, and her adorable, impending husband on the occasion of their unprecedented nuptials, but also, to apologize to said extraordinary sister, future explorer in matters of the mind, for
O yüzden bu gece gelecekte aklın gizlerini çözecek olan muhteşem ablamı ve pek şeker müstakbel eşini eşi görülmemiş düğün törenleri için hem tebrik etmek, ama aynı zamanda aklın tüm sırlarını çözecek söz konusu muhteşem ablamdan özür dilemek istiyorum.
But you're so much more evolved than your poor mother, thank God.
Ama tanrıya şükür ki sen annenden daha akıllısın.
But I do thank you... so much.
Ama sana teşekkür ederim hem de çok.
Thank you so much for checking up on us. But we're fine.
Bizi kontrole geldiğin için teşekkür ederiz ama biz iyiyiz.