But there was no answer translate Turkish
58 parallel translation
When she didn't show up, I gave her a call at her place, but there was no answer.
Gelmeyince, onu yerinden aradım, fakat yanıt yoktu.
I phoned you, but there was no answer.
Seni aradım ama cevap yoktu.
I called her this morning but there was no answer.
Sabah aradım onu ama cevap veren olmadı.
" She called out to her sister, but there was no answer...
" Kız kardeşine seslendi ama cevap yoktu...
It made no sense. I called, but there was no answer.
Aradım diyorum ama ulaşamadım bir türlü.
I kept on writing, but there was no answer.
Yazmaya devam ettim ama cevap yoktu.
I called you several times this morning, but there was no answer.
Bu sabah seni birkaç kez aradım ; ama cevap vermedin.
Listen, I tried calling Tara but there was no answer
Dinle, Tara'yı aradım ancak cevap verilmedi.
But there was no answer, comrade Sanshin.
Ama cevap yoktu, Yoldaş Sanshin.
But there was no answer.
Fakat içeriden cevap yoktu.
We tried calling her, but there was no answer.
Onu aramaya çalıştık ama kimse cevap vermedi.
I knocked, but there was no answer.
Affedersin seni şaşırttım. Kapıyı çaldım ama duymadın.
I even called over at Johnnie's house, but there was no answer there.
Johnnie'nin evini bile aradım. Ama cevap vermiyor.
We tried calling many times but there was no answer.
Birçok kez aradık ama ulaşamadık.
We tried calling a few times but there was no answer.
Pek çok kez aramaya çalıştık fakat cevap alamadık.
I knocked, but there was no answer.
Kapıyı çaldım, ama cevap yoktu. Sonra...
But there was no answer.
Hiç cevap vermedi.
Then I called, but there was no answer, then I stopped by, and I guess you didn't see me which was odd, cos l was standing next to the pizza guy while you were paying him.
Sonra telefon açtım, cevap veren olmadı, sonra uğradım, ama tuhaf bir şekilde beni görmedin, çünkü sen pizzacıya para verirken tam yanında duruyordum.
Hey, I tried to call, but there was no answer.
Sizi aramaya çalıştım ama kimse açmadı.
Well, mama, i tried calling earlier, but there was no answer.
Anne, daha önce de aradım ama açmadınız.
I stopped by earlier this morning, but there was no answer. I pulled in a big favor so that you could be the one to transfer him.
- Çocuk götürülürken orada olasın diye büyük bir hatır kullandım ben.
I want you to call Angela, tell her I tried to reach her, but there was no answer.
Angela'yı ara. Ona ulaşmaya çalıştığımı ama cevap alamadığımı söyle
I tried to call, but there was no answer.
Aradım ama açmadın.
I phoned but there was no answer.
Telefon açtım ama cevap veren olmadı.
I called out, but there was no answer.
Seslendim, yine yanıt gelmedi.
She said she tried calling you on the cell, but there was no answer.
Sana cepten ulaşmaya çalıştığını fakat açmadığını söyledi.
I rung a few times but there was no answer. So I...
Bir kaç kere aradım ama cevap vermeyince...
You got there as soon as you could, but there was no answer.
Hemen oraya gittiniz, ama kapıyı açmadı.
And I kept calling and calling but there was no answer.
Burayı aradım durdum ama, cevap veren olmadı.
Her door is locked. We knocked a few times, but there was no answer.
Birkaç kez kapıyı çaldık, ama cevap veren olmadı.
Hey, I tried Gemma's office, but there was no answer.
Gemma'yı ofisinden aradım ama açan olmadı.
I knocked, but there was no answer.
Kapıyı çaldım, ama kimse cevap vermedi.
I tried to phone you, but there was no answer.
Aramaya çalıştım ama cevap vermedi.
But there was no answer.
Ama cevap yoktu.
I went over to check on your dad'.- --and I knocked on the door but there was no answer.
Babana bakmaya gittim ve kapıyı çaldık ama açmadı.
Lots of times, but there was no answer.
Birçok kez aradım ama cevap vermedi.
Yeah, but the guy called her around 9 : 30, too, and there was no answer on the telephone.
Evet, fakat adam da onu saat 21 : 30'da aramış, ve telefondan yanıt alamamış.
But, well, I knocked and there was no answer.
Kapıyı çaldım kimse cevap vermedi.
She tried to call you, but there was no answer.
Sizi aramış ama cevaplayan olmamış.
But by the time I asked this question, there was no one around to answer it.
Bu soruyu sorduğumda cevap verecek kimse kalmamıştı.
Yeah, but, there was no answer.
Evet, ama telefonu kimse açmadı.
But, of course, there was no answer.
Ama elbette cevap veremezdi.
There was no answer, but I left him a 911 page.
Cevap vermedi, ama 911 çağrısı yaptım. Sizi arayacak.
I tried to call you, but... - OK. - There was no answer, and I got scared.
Seni aramaya çalıştım, ama telefonun açılmadı, çok korktum.
I knocked, but there was no answer.
Kapıya bakan olmadı.
"There was no answer, but he heard noises... then everything became quiet again."
"Cevap gelmedi, ama sesler duyuluyordu... sonra her şey tekrar sessizliğe büründü."
Does the perennial charge that the studios will treat it better than the independants hold true? I'm sorry, but when I was there the answer was "Absolutely no!"
Yıllarca süren stüdyoların, bağımsız sinemacılardan daha iyi iş çıkardığı iddiası doğru mu diye sorarsanız üzgünüm ama, orada bulunduğum döneme dayanarak söylüyorum, cevap :
There was no answer, but there's nothing for her to do until the debate's over.
Cevap vermiyor, ama görüşme bitene kadar yapacak işi yoktur.
I was right when I said - There's a question on everyone's lips but no one has the answer.
Söylerken haklıydım herkesin dudaklarında bir soru ama kimsenin cevabı yok.
- Tried to call, but there was... no answer.
Aramayı denedim, ama açmadın.
I called her around 10 : 30 but... there was no answer.
Saat on buçuk gibi aradım ama açmadı.