English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But we're

But we're translate Turkish

27,048 parallel translation
We're working as fast as we can, but may take at least a few hours to get all systems back online.
Elimizden geldiğince hızlı çalışıyoruz ama sistemlerin devreye girmesi en azından birkaç saati bulur.
We're tracking the recent movements of every victim, but there doesn't appear to be any common location where they all have been.
Bütün kurbanların son gittikleri yerlerin izini sürüyoruz ama hepsinin ortak gittiği bir mekan yok.
We're fine, but we're... we're cut off.
İyiyiz ama... mahsur kaldık.
If you don't want to snuggle, fine- - but we're not building a pillow wall.
Sarılmak istemiyorsan sorun yok ama aramıza yastık koymayacağız.
I know you're freaked out, but we're safe in here for the moment.
Korktuğunu biliyorum ama şu an burada güvendeyiz.
My breakfast is a federal case, but that we're all just gonna ignore?
Kahvaltım federal bir davaya dönmüşken bunu görmezden mi geleceğiz?
- Nikolaj is four, but we're sticking with the car seat as long as possible, but you know me- - I'm a "safety at all costs" kind of dad.
Beni tanırsınız, bir baba olarak güvenlik her şeyden önce gelir.
- So I know this is weird to say, because I just shot you, but it feels like we're back in sync now.
Demin seni vurduğum için bunu söylemek biraz garip olacak ama normale dönmüşüz gibi hissediyorum.
We're getting more critical, but can you refocus to the writing?
Eleştirel olmaya başlıyoruz, ama yazıya odaklanabilir miyiz? Hayır, Nick.
I mean, he can play the harpsichord but that's not a skill we're gonna need today.
Klavsen çalabiliyor ama... bugün buna hiç ihtiyacımız olmayacak.
But there is a lot of motoring-related stuff here this week, because we're in town.
Ama bu hafta otomobillerle ilgili çok şey var çünkü biz buradayız.
But we're not.
Ama değiliz.
"Look what we could make but we're not."
"Yapabileceğimiz ama yapmayacağımız şeye bakın."
Well, I'm sorry, but we're gonna set off and leave you behind.
Üzgünüm ama gidip seni geride bırakacağız.
Yeah, but we're still broadcast.
Evet, ama yine de yayın yapıyoruz.
Because the other thing I'd say about that sound - it might be my imagination, but that sounds as though it's coming from below, like we're above it.
Çünkü o ses hakkında söyleyeceğim diğer şey - Bu benim hayal gücüm olabilir, ama sanki aşağıdan geliyor gibi görünüyor, Sanki üstümüzdeymişiz gibi.
We were outnumbered before, but we're going back as a team and that'll give us and Mart a fighting chance.
Daha önce sayıca azdık ama bu kez oraya bir takım olarak gideceğiz ve bu hem bize hem de Mart'a bir savaşma şansı tanıyacak.
We paid for the whole seat, But we're only using the edge of it.
Oturup izlemeye geldik ama insan hop oturup hop kalkıyor resmen.
I hope you're wrong, but if you're not, we'll edit it and put it on the air.
Umarın yanlış bilgidir, ki doğruysa, düzenleyerek yayına koyacağız.
We call them silencers, but they're not that silent.
Susturucu diyoruz, ama o kadar sessiz olmuyorlar.
We don't want them to think that we're onto them, but put every line of code under a microscope.
Onların peşinde olduğumuzu anlamasınlar. Her bir kod satırına kadar inceleyin.
Maybe, but it would only take Kirk two minutes to find out that we're onto him and then we lose him and The Thrushes and any hope that we have of assessing how badly the breach of the Post Office has damaged national security.
Olabilir ama Kirk'ün, peşinde olduğumuzu anlaması 2 dk sürer. Sonra ne onu ne Ardıç Kuşlarını ne de Postane'deki sızıntının ulusal güvenliği ne derece ifşa ettiğini tespit edemeyiz
But I have to if we're gonna have any chance of accessing The Thrushes'servers.
Ama Ardıç Kuşlarının sunucularına erişebilmek... -... istiyorsak yapmak zorundayım.
But the point I'm trying to make is we're one man down.
Sonuç olarak bir adam eksiğiz.
We don't, but we're gonna do a portacaval shunt to bypass the blood supply.
Bilmiyoruz ama kan akışını baypas etmek için portakaval şant yapacağız.
You know, as a town, we're probably gonna have to accept the fact that we'll never actually find out who did this, but...
Kasaba olarak muhtemelen bunu kimin yaptığını asla öğrenemeyeceğimiz gerçeğini kabul etmek zorundayız.
But we're willing to let this one slide as long as you two do a little community service.
Siz ikiniz kamu hizmeti yaptığınız sürece hatanızın sonuçlarından vazgeçmeye hazırız.
We always say we're gonna talk about it in the future, but it's the future now, Bec, and I want kids.
Her zaman bunu sonra düşünürüz deriz, ama artık zamanı geldi. Ben çocuk istiyorum.
It's all very well when we're having fun, but the minute someone asks why we're having all this fun, you want me to shut up.
Eğlenirken her şey çok güzel ama biri neden bu kadar eğlendiğimizi sorduğu anda çenemi kapamamı istiyorsun.
Look, I-I know you're really busy, and we've already taken up five minutes of your time, but... please, will you just read this?
Bakın, çok meşgul olduğunuzu biliyorum ve çoktan vaktinizin beş dakikasını aldık ama lütfen sadece şunu okur musunuz?
Gave it all my lovin', all my hugs and kisses, too, but, looks like we're gonna have to eliminate'er from the rest of the trip.
Tüm sevgimi ve öpücüklerimi ona verdim görüşüne göre onu yolculuğumuzun kalan kısmından yoksun bırakmamız gerekiyor.
Understood, but we're dealing with a government bureaucracy on a four-day holiday weekend.
Anladım, ama dört günlük bir Şükran Günü tatilinde devlet bürokrasisiyle uğraşıyoruz.
We can get LAPD to try to clear it, but you cancel it, you're gonna get thousands of spectators simultaneously leaving the area.
Bu şey törenin ortasında da patlasa on blok ötede de patlasa iki türlü de geçiş töreni biter. Los Angeles Polisi'ne ulaşıp yolu boşaltmalarını isteyebiliriz ama töreni bitirirsen binlerde katılımcının eş zamanlı olarak alanı terk etmesini sağlarsın. Trafik topyekûn tıkanır.
Uh, I know what you're thinking, but even if we could get it to the ocean, liquid metal can't have contact with water or it'll explode.
Ne düşündüğünü biliyorum ama okyanusa taşımayı başarsak bile sıvı metal suyla temas edemez yoksa patlar.
But we're teammates.
Ama biz aynı takımdayız.
But I think I've proved a point, and that's why we're changing the name of the plaque forever!
Ama dikkat çekmek istediğim yeri anladınız ve şu anda burada bu plaketin adını değiştirmek üzere bulunuyoruz.
But... Does this mean we're never going to be able to talk to him again?
Yani artık onunla konuşamayacak mıyız?
Now, I've heard the rumblings about how lucky we are, and it's true, but the truth is, it's what happens... When we're not on a case that has defined who we are.
Ne kadar şanslı olduğumuza dair söylentiler duydum ve bu doğru, ama asıl doğru olan bizi tanımlayan şeylerin bir vaka üzerinde çalışmıyorken yaptıklarımız olduğu.
I know we're supposed to let her cry herself to sleep, but talk about cruel and unusual.
Aylayıp ağlayıp uyuyakalacak biliyorum ama çok acımasız ve garip geldi.
Yes, but we're already keeping five secrets from him.
Evet ama zaten ondan beş sır saklıyoruz.
We can discuss the details if you're interested, but our offer is $ 25,000 for worldwide rights.
İlgileniyorsanız şartları konuşabiliriz ama teklifimiz dünya çapında hakları için 25.000 $.
We're still trying to make sense of the scene, but, so far, it looks like a home invasion.
Hala ne olduğunun mantıklı bir açıklamasını arıyoruz, ama şimdiye kadar her şey haneye tecavüz gibi görünüyor.
But we're still gonna have a great time.
Ama yine de biz çok eğleneceğiz.
Oh! That's so nice, but we're already committed.
Çok naziksiniz ama çoktan davet edildik.
I don't know how hungry we're gonna be at 8 : 00, but you can always take leftovers to your grandma.
Sabah sekizde ne kadar aç oluruz bilmiyorum ama ninenin yemeklerini yiyebilirsiniz.
I don't like it either but, Flynn is still out here somewhere, and if we're gonna find him, we're gonna have to work together, okay?
Benim de hiç hoşuma gitmiyor ama Flynn hala buralarda bir yerlerde, ve eğer onu bulacaksak birlikte hareket etmemiz gerekiyor, tamam mı?
I could cannibalize the wiring from the nav system, and if I had some iron, maybe I could patch up the hole, but... our big problem is, we're short a couple capacitors.
Navigasyon sistemindeki kablolarla devrelerdekileri değiştirebilirim, hatta biraz demir bulursak deliği bile kapatabilirim, ama en büyük problemimiz elimizde kapasitörümüz yok.
We don't have any reward money, but they're people, too.
Ödül veremesek de onlar da insan.
You can deny it, but we're pretty sure we'll be able to confirm it once we check your prints.
Bunu inkar edebilirsin, ama emin olacağımızdan emin olabiliriz Baskınızı kontrol ettiğimizde onaylamak için.
But we're no closer to the sniper.
Ancak biz keskin nişancıdan daha yakın değiliz.
But I was thinking, if you're finished swinging at me, maybe we could just work on some holds.
Beni yumruklamak bittiyse biraz tutuş mu çalışsak diye düşünüyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]