English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But what can we do

But what can we do translate Turkish

538 parallel translation
He's impertinent sometimes, but what can we do?
Bazen sabırsız, ama ne yapabiliriz?
- But what can we do about it?
- Fakat elimizden ne gelir ki?
But what can we do?
- Ne yapılabilir ki?
But what can we do to show it clearly?
Ama bunu açıklamak için ne yapabiliriz?
But what can we do?
Ama ne yapabilirim?
But what can we do?
Ama ne yapabiliriz ki?
Well, look, we know how you feel, Ellen, but what can we do?
Nasıl hissettiğini biliyoruz Ellen, ama ne yapabiliriz?
- Yes, but what can we do?
- Evet, ama ne yapabiliriz ki?
But what can we do without weapons?
Silahlar olmadan ne yapabiliriz ki?
- But what can we do?
- Ama ne yapabiliriz?
But what can we do?
Ama biz ne yapabiliriz?
But what can we do now?
Ama artık elden ne gelir ki?
But what can we do'?
Ama ne yapabiliriz?
But what can we do?
Ama ne yapabiliriz?
But what can we do?
Ama elden ne gelir?
But what are we going to do about your husband?
Peki kocanı ne yapacağız? Merak etme canım.
You're right, but what else can we do.
Haklısın, ama başka ne yapabiliriz ki?
Oh, but that does not mean and should not mean that we do not remember how to enjoy what comes our way.
Oh, ama bu demek değil ki canımızın istediği gibi eğlenmeyeceğiz.
Course it's not exactly what we'd like to do... but you can't have everything.
Tabi tam olarak yapmak istediğimiz bu değil... ama her şeye sahip olamazsınız.
Well, we can tell him what the situation is now, but I think you'd better let me do it.
Durumu artık ona açıklayabiliriz... ama bunu bana bıraksanız iyi olur.
I'm willing to do what you say, but we can't give you more than we've got.
Söylediğini yapmaya razıyım ama elimizdekinden fazlasını veremeyiz.
It's a waste of time, but I don't see what else we can do.
... başka ne yapabiliriz bilemiyorum.
But if he does not turn parallel to our course, what can we do?
Ama... Ya bizim rotamıza paralel gitmezse tekrar? Ne yapacağız?
- We'll see what we can do... but I feel sure that you can get along with what you have.
Ama elindekilerle bu işi başaracağına inanıyorum.
I don't like it much, but what else can we do?
Bundan hoşlanmıyorum, ama başka ne yapabiliriz ki?
I'm not sayin'we bit off more than we can chew, but we oughta talk about what we're gonna do.
Yutamayacağımız bir lokma değil, ama ne yapacağımızı konuşmamız gerek.
I don't blame you for a minute, but I don't know what I can do about it. Unless we put another man on there.
Seni suçlamıyorum ama, işi başka birisine vermediğimiz sürece bu konuda ne yapabilirim bilmiyorum.
But we critics... do what we can.
Biz eleştirmenler elimizden geleni yapıyoruz.
But we'll stay and do what we can.
Ama kalıp ne yapabilirsek yaparız.
Now, listen, Roberts, we're all aware of what happened, but there's nothing we can do about it.
Dinle, Roberts, hepimiz neler olduğunu biliyoruz, ama elimizden hiçbir şey gelmez. - Doğru. - Öyle mi?
But Doctor, what can we do now...
Ama Doktor, şimdi ne yapabiliriz...
You can do the watusi, but we are the Watusi if you know what I mean.
Siz watusi dansı yaparsınız, ama biz watusi dansıyız. Bilmem anlatabildim mi?
You stay there and, well, I don't know what we can do. But perhaps we can at least dry it out for you.
Ne yapabiliriz bilmiyorum, ama en azından bunu kurutabiliriz.
I know I shouldn't laugh at that, but what else can we do?
Biliyorum, buna gülmemeliyim ama başka ne yapabiliriz?
NO, BUT WHAT WE CAN DO...
Ama şunu yapabiliriz ve bu sizinle benim aramda çünkü bunu size söylememeliyim, gazı açarız hortumunuzda delik açarız, siz acili ararsınız birkaç günde gelirler. Hayır.
That's very kind, Mrs Williams, but we just do what we can.
Çok naziksiniz Bayan Williams. - Ama görevimizi yapıyoruz, o kadar.
The best we can do then is send out a search party the long way around, but it's kind of like a needle in a hay stack, if you know what I mean.
Pekâlâ, elimizden gelenin en iyisini yapabiliriz,.. ... daha sonra uzun yolla bir araştırma grubu yollarız. Eğer ne kastettiğimi anlıyorsan, bu samanlıkta iğne aramaya benziyor,
But what we can do is keep moving.
Ama yapabileceğimiz şey yola devam etmek.
But, now that she's seen his tombstone with her own eyes well, what else can we do?
Ama şimdi, mezarını kendi gözleriyle gördü. Acaba, yapabileceğimiz başka bir şey var mı?
But we are uncertain what we can do to stop a matter-energy cloud which measures thousands of times more than our vessel.
Ama gemimizin binlerce katý büyüklüðündeki... bir madde-enerji bulutunu nasýl durduracaðýmýz belirsiz.
I mean... I believe you could kill me right now, and if that's what you want to do... then go ahead... but you've got enough heat on you already, and we can help you.
Yani eminim beni şu an öldürebilirsin ve eğer yapmak istediğin buysa o zaman durma ama zaten başın yeterince belada ve biz sana yardım edebiliriz.
We can work out what you wanna work out, but shouldn't we do it inside?
Neyi halletmek istiyorsan halledebiliriz, ama içeride olmamız gerekmez mi?
- But how? We can't just go and say what are you planning to do next?
Hocam, arkadaşlar açken boğazımdan geçmiyor.
Well, we'll see what we can do but we need something to go on.
Şey, bu konuyla ilgileniriz ama bize biraz yardımcı olursanız iyi olur.
I don't know quite what we can do but...
Ne yapacağımızı bilmiyorum...
What can we do? We know what he sounds like but not what he looks like.
Bir tek sesini duyduk ama nasıl göründüğünü bilmiyoruz.
Well... you can do what you want to us... but we won't sit here... and listen to you badmouth the United States of America!
Güzel... bize istediğinizi yapabilirsiniz... ama burada oturup... Amerika Birleşik Devletleri hakkında kötü konuşmalarınızı dinleyecek değiliz.
She's booked for 16 shoots this week, but I'll see what we can do.
Bu hafta 16 çekim için ayarlanmış durumda. ama sizin için ne yapabileceğimize bakarım.
But we must do what we can. We must do all that we can.
Ama elimizden geleni ve yapabileceğimiz her şeyi yapmalıyız.
He's strange, but as long as he can fly, what do we care, right?
Tuhaf biri ama uçabildiği sürece gerisi bizi ilgilendirmez değil mi?
I can only say, as your friend and your manager, you're a sick individual... but if that's what you want, all right, we'll do it.
Sana arkadaşın ve menajerin olarak şunu söylemeliyim Lou, sen hasta birisin, ama istediğin buysa tamam, yaparım. Senin için yaparım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]