But you know how it is translate Turkish
427 parallel translation
I guess I was a little too stunned to say thank you... but you know how it is when you've been waiting for something for a long time.
Yaşadığım şoktan teşekkür etmeyi unutmuş olabilirim ama bir şeyi bu kadar bekledikten sonra işler nasıl bir hâl alır bilirsiniz.
I said I'd never face it again, but you know how it is.
Bir daha buna katlanamam dedim. Ama bilirsiniz işte belli olmuyor.
But you know how it is for me to get up in the morning. Good night.
Ama sabah kalkmanın, benim için nasıl zor olduğunu biliyorsunuz.
But you know how it is.
Ama nasıldır bilirsin.
I didn't see anything, but you know how it is in moments like these.
Bir şey görmedim, ama böyle zamanlar nasıldır bilirsiniz.
But you know how it is, crime doesn't pay.
Ama suç, kazandırmıyor.
But you know how it is.
Nasıldır bilirsiniz.
Sorry about that, but you know how it is.
Kusura bakma, nasıl olduğunu bilirsin.
Of course, Scotty, I'd like to show him the ship, just to show him that we're... We're on the level, but you know how it is.
Tabii ki ona gemiyi göstermek istiyorum, sadece düzeyimizi göstermek.
I don't think so, but you know how it is, Meadows.
Ben de sanmıyorum, ama kuralı biliyorsun Meadows.
But you know how it is. With a little help from, uh, your friend and mine,... she now owns the largest publishing empire in Europe.
Ama şimdi nasıl olduğunu anlıyorsunuz, dostunuzun ve benim küçük bir yardımımızla, o şimdi Avrupa'daki en büyük yayıncılık imparatorluğunun sahibi.
i've been meaning to put one out there, but you know how it is.
- Biliyor musun aslında uzun zamandır koymak istiyordum...
His lawyers had the power of attorney to pay the bills, things like that. But you know how it is.
Avukatlarının yapılacaklar için vekaletleri vardı... hesapları ödemek ve benzerleri için.
I was going to go, but you know how it is.
Ben de gidecektim ama bilirsin işte.
I don't know how she feels about me, and so I'm just kind of- - I'm taking it slow, but at the same time, it's really hard'cause I really want to, you know, see where this is gonna go.
Bana olan hislerini bilmiyorum ve bu yüzden biraz ağırdan alıyor gibiyim ama aynı zamanda çok da zor çünkü gerçekten de bu işin nereye uzanacağını görmek istiyorum.
- Thank you. But how is it that you know so much about me?
Benim hakkımda bu kadar şeyi nereden biliyorsun?
I don't know how important it is, but I think I should mention it before you see him.
Önemi var mı bilmiyorum ama onu görmeden bilmeniz gerekir.
The boss tells you what to do, but if you want to know how to do it, you gotta ask the mule skinner.
Patron insana iş verir ama işin nasıl yapılacağını bilmiyorsan kahyaya sorarsın.
Gabey, I don't know how to tell you this but... Ivy, what is it?
Gabey, sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama... lvy, sorun ne?
It's so sweet of you to come. But then you know how important this dress is to me.
Gelmene çok sevindim Henri, bu elbisenin benim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsin.
I don't know how you'll solve this or what good is going to come of it but whatever you do, Vic, I wish you all the happiness in the book.
Bu işi nasıl halledeceğini veya sonunda ne olacağını bilmiyorum ama her ne yaparsan Vic, sana sonsuz mutluluklar diliyorum.
- You know I do, darling, but I've told you how impossible it is.
- Sevdiğimi biliyorsum, sevgilim, ama bu imkansız.
You know yourself how those things are, but it's big, big.
Bu işler nasıldır bilirsin, ama büyük, büyük bir iş.
Jake and me. we always figured on going but something was always coming up at the last minute. you know how it is.
Jake ve Ben, her zaman düşünürdük ama hep son dakikada birşey çıkardı, nasıl olduğunu bilirsin işte.
But since we both work, you know how it is
Ama her ikimiz de çalışıyoruz, nasıldır bilirsiniz.
I don't know how important it is, but you might find it educational.
Ne kadar önemli olduğunu bilmiyorum ama oldukça eğitici olduğu kesin.
I know how hard it is working up a green crew but I'd like you to go easier on them.
Acemi bir tayfayı eğitmenin ne kadar zor olduğunu bilirim ama daha yumuşak olmanızı istiyorum.
Annie, I know how unhappy it was for you there, but that battle is dead and done with.
Annie, çok mutsuz olduğunu biliyorum ama o savaş bitti ve unutuldu.
But, you know how it is, coming from a far place.
Ama,... Nasıl olduğunu bilirsin, Uzak yerden gelince.
Sorry for having shouted but you should know how to report. What is it?
Bağırdığım için özür dilerim ama kendini nasıl takdim edececeğini bilmelisin, bu nedir?
Women like you are just like dogs, they know how to count, yet can't tell the difference between one and two, two less and it's over, but if there's only one less, all is fine.
Senin gibi kadınlar köpeklere benzer,... nasıl sayacağını bilir, lakin birle iki arasındaki farkı söyleyemez,... ikiden azsa biter,... ama birden azsa her şey yolundadır.
Mine is simple. But yours has the key. - But you don't know how to use it.
- Nasıl kullanacağını bilmiyorsun.
When I was a young man I was headed for California, but... Well, you know how it is.
Ben gençken California'ya gitmek istiyordum ama olmadı işte.
I don't know how much they're paying you but you gotta believe me, it ain't enough.
Seni nasıl ikna ettiler. Bu iş karşılığında sana ne verecekller bilmiyorum ama, inan bana, ne verseler az.
You know as well as I do their brain system is not developed in either the vocal or abstract-thinking area. Yes, sir, but they do have the power of speech, and it is for you gentlemen to assess how far that power can be exercised intelligently.
Evet, efendim ; fakat bunlar konuşma yeteneğine sahipler ve bu yeteneklerinin ne kadar zekice kullanıldığını ölçmek siz beylere düşüyor.
I've been meaning to get it filled but you know how that is.
Yaptırmak istedim ama bilirsiniz işte...
I believe you're in trouble... danger... but I don't know what kind, and I'm not sure how much of it is made up.
... bir sorunun içinde olduğuna inanıyorum tehlikenin içinde ama ne çeşit bir tehlike bilmiyorum. ... ve ne kadarı uydurma, emin değilim.
Because she was of those souls that do not show any sign, but those it is necessary to question patiently... and you must know how to look on them.
Çünkü o varlığını belli etmeyen kimselerdendi, ama onu anlamak için sabırla sorgulamak gerekir.. ve ona nasıl bakacağınızı bilmeniz gerekir.
You know, I know I fouled up that typing test but I do know how to work a manual and if you get any calls for a manual typist I'd appreciate it, you know?
Daktilo sınavını berbat ettiğimi biliyorum ama elimle iyi iş yaparım. El işi gerektiren bir pozisyon olursa buna memnun olurum, anlıyor musun?
Uh, I don't know how important this all is, but, uh, but you know, it's better to get it out.
Eh, bütün bunların ne denli önemli olduğunu biliyorum, fakat, eh, fakat bilirsiniz, onu artık anlatmak iyi olur.
We don't know how serious it is, but Steve McCroskey thought you'd want to come over right away.
Ciddiyet derecesini henüz bilmiyoruz ama Steve McCroskey buraya gelmek isteyebileceğinizi düşündü.
But, you know how it is... you meet a man... and he's the one you want to have it with.
Ama bir adamla tanışmak ve onunla olmayı istemek nasıldır bilirsin.
- I don't care how you handle it, but you know, on that last load we got screwed out of 25 percent. Twenty-five percent of one load, J.J., is peanuts!
Bir seferde % 25 JJ, topu dikmek demektir.
[Murdock] Face, I don " t know how you do it, but you sure do it good.
Face, bunu nasıl yaptın bilmiyorum ama gerçekten çok iyi iş başardın.
If the C.I.A. Is involved, I know how sensitive it is, but you never told me exactly what the case was.
Eğer C.I.A. işin içindeyse ne kadar hassas olduğunu bilirim, ama bana bu durumun ne olduğunu tam olarak hiç anlatmadınız.
I know how hard this is for you, but I'm telling you it's the truth.
Bunun senin için zor olduğunu biliyorum. Ama sana gerçeği söylüyorum.
I can't just leave it in the hands of the Horde oh mother, I know how hard this is for you and father but now that I know of you
Öylece Horde'un eline bırakamam. Anne, sen ve babam için ne kadar zor olduğunu biliyorum. ... ama artık sizi tanıyorum.
This is uncanny, I don't know how you do it, but you're right again.
Çok acayip, nasıl becerdiğinizi bilmiyorum ama, yine haklısınız.
I know how it is, but you must break out of it.
Nasıldır biliyorum, bir yerden başlamalısın.
I know how difficult it is for you, but it's really important.
Senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum ama bu çok önemli.
I don't know how you come down on the incarceration question, whether it's for rehabilitation or revenge, but I was beginning to think revenge is the only argument makes any sense.
Hapsetme sorununa nasıl yaklaşırsınız bilmem rehabilitasyon olarak mı yoksa intikam olarak mı? Ben, intikamın anlamlı tek görüş olduğunu düşünmeye başlıyordum.