English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Buy me some time

Buy me some time translate Turkish

110 parallel translation
You gotta buy me some time.
Biraz zamana ihtiyacım var.
Navigator, lay in a course away from Colony V. - Buy me some time.
Dümenci, Koloni V rotasından çık.
Scotty, buy me some time.
Scotty, biraz zaman kazan.
Anything that's necessary. Just buy me some time, right? Yeah, er...
Ne gerekiyorsa yap,... bana biraz zaman kazandır, tamam mı?
Just buy me some time.
Bana biraz zaman kazandır.
You couldn't buy me, Dad, but you can sure as hell buy me some time.
Beni satın alamazsın baba ama bana zaman kazandırabilirsin.
Can you buy me some time?
Bana biraz zaman kazandırabilir misin?
Well, buy me some time to settle some of my debts.
Borçlarımı ödemem için bana zaman tanıyacaktı.
That will buy me some time.
Bu bana biraz zaman kazandırır!
- Can't you stall, buy me some time?
- Oyalayip bana zaman kazandiramaz misin?
Buy me some time.
Bana biraz zaman kazandır.
As a mitzvah can you buy me some time?
Bir sevap yapıp, bana biraz zaman kazanır mısın?
Can you buy me some time?
- Bana vakit kazandırabilir misin?
Then go for it. At least it'll buy me some time.
O zaman git yap, bana zaman kazandırırsın.
That'll buy me some time.
Bu bana biraz zaman kazandırır.
Either you can do your job and keep the hospital informed, or you can help me make sure the hospital is not informed and buy me some time.
Şimdi, işini yapıp hastaneye haber versin, ya da hastanenin haberi olmayacağından emin olmam için yardım eder ve bana biraz olsun zaman kazandırırsın.
Buy me some time.
Bana zaman kazanın.
Anything... in development, or in Europe, or something that can buy me some time?
Bana zaman kazandıracak. Avrupa'da yeni bir gelişme?
You just gotta buy me some time with Judith.
Judith'e karşı bana biraz vakit kazandırmalısın.
Buy me some time. Let me get to the bottom of this.
Meselenin köküne inmem için bana zaman kazandır.
Buy me some time.
Onları oyala.
That'll buy me some time.
En azından zaman kazanmış olurum.
All right, just clean up. Clean up. Buy me some time.
Kimin aşkısın, bebeğim?
Terence, buy me some time. Come on, Blaze.
Terence, bana biraz zaman kazandır.
Buy me some time.
Bana zaman kazandır.
Buy me some time.
Bana zaman kazandırır.
Yeah, well, I figured it'd buy me some time, And I'd figure out a way to... call for help.
Evet, bunun bir şekilde bana zaman kazandıracağını ve yardım çağırmak için yardımı dokunacağını anladım.
Now you two stay down here with mama. When Volkoff calls to negotiate, buy me some time.
Volkoff pazarlığa oturduğunda bana zaman kazandırın.
You cover that hall to the rear. Buy me some time.
Binanın arkasına kadar yolu koruyun.
A few pills would buy me some time.
Birkaç hap bana zaman kazandırabilirdi.
Harry, I need you to buy me some time.
Harry, bana biraz zaman kazandırman gerek.
Winston, any way you can buy me some time?
Winston, bana zaman kazandırma imkânın var mı?
Buy me some time if Volkoff comes up here.
Volkoff gelecek olursa bana zaman kazandır.
- Just get me access to the evidence from the apartment, buy me some time and I guarantee you we'll find him. That way, we've cleaned up our own mess and you're back on the Minister's Christmas card list.
Dairesindeki kanıtlara erişme imkânı sağla bana vakit kazandır, o zaman onu bulacağımızdan emin olabilirsin.
I'm going to need you to distract Philip and keep him away from the machine and buy me some time, okay?
Philip'in dikkatini dağıtıp makineden uzak tutman ve bana zaman kazandırman gerekecek, tamam mı?
- But you will need to buy me some time.
Ama onları oyalayıp benim için biraz zaman kazanmalısın. Tamam, ne kadar?
You want me to, uh, call some people, try and buy you some time, I will.
Bir kaç kişiyi arayıp sana biraz zaman kazandırabilirim.
- We'll buy ourselves some time. - Excuse me to repeat again, but...
- Kendimize biraz zaman kazandırmamız lazım.
Speak to him, and buy me some more time.
Onunla konuş, bana biraz daha zaman kazandır.
So if you really want to buy some time... you can try to make me laugh.
Eğer gerçekten biraz zaman kazanmak istiyorsan beni güldürmeyi denemelisin.
First time cute, second time you have to buy me some beer.
İlki şirindi, ikincisi için bana bira ısmarlaman gerek.
Richie sent me to the Bella Sera just to buy some time. Time for what?
Richie, beni Bella Sera'ya vakit kazanmak için gönderdi.
Hey, buy me some time in here, all right?
Bana burada biraz zaman kazandırın, tamam mı?
Now you're gonna tell me that doesn't buy Lem some time?
Lem'e biraz zaman kazandırmaz mı?
And you're repeating everything I say so that you can buy yourself some time and figure out how a way to let me down easy.
Ve sen, beni nasıl reddedeceğinin kolay yolunu bulmak için biraz zaman kazanmak istediğinden, söylediğim her şeyi tekrar ediyorsun. Tamam.
And maybe you would let me buy you a cup of coffee some other time.
ve belki sana kahve ısmarlamama izin verirsin.
- She wanted to buy a couple of things. Which is gonna take me some time to round up.
Bir süre arayıp bulmam gerekecek eşyalar istedi.
You know, you make fun of this stuff, but trust me... that is going to buy us some serious time.
Bu olan bitenlerle dalga geçiyorsun ama güven bana. Bu bize ciddi anlamda zaman kazandıracak.
Last time you came to me all shaky like this, you wanted to buy some V.
Böyle titrek hâlde son gelişinde V almak istiyordun.
Look, since I don't think either one of us want to go down that road just yet, help me buy some time, send out the employees.
Bak, madem, ikimiz de orta yolu henüz bulamadık biraz zaman kazanmama yardım et, birkaç işçiyi serbest bırak.
What, saving your life didn't buy me some hands-free time?
Ne yani hayatını kurtarmak ellerimin serbest kalması hakkını kazandırmadı mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]