Cable translate Turkish
3,968 parallel translation
Okay, so what if we rig a cable, use a hydraulic winch to maneuver it.
Tamam, peki ya bir kablo çekerek manevra için hidrolik vinç kullansak.
The first transatlantic telegraph cable was made of 340,500 miles of copper and iron wire, designed to stretch 2,876.95 miles along the ocean floor.
İlk Atlantik ötesi telgraf kablosu 545.000 km uzunluğundaki bakır ve demir tellerinden oluşmaktaydı. Ve okyanus tabanında 4600 km'lik alanda olacak şekilde tasarlanmıştı.
Once the cable was in place, you could use electrical impulses and signal code to send any message you wanted to the other side of the world.
Kablo hazır olduğunda elektriksel impulslar ve sinyal kodları yardımıyla dünyanın öteki tarafına istediğiniz mesajı gönderebilirsiniz.
I repaired the cable.
Kabloyu tamir ediyordum.
I'll call the cable police.
Kablolu TV polisini arayayım o zaman.
How in the world did you get that guy to let you tap into his cable?
O adamı kablolu televizyonunu kullanmamıza nasıl ikna ettin?
He didn't let me tap into his cable.
Kablosunu kullanmamıza da izin vermedi.
! You people think you can just steal our cable?
Kablomuzu çalabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
We just want to borrow your cable tonight.
Sadece bu akşam için ödünç almak istemiştik.
Enjoy our cable.
Kablomuzun keyfini çıkarın.
I don't have cable.
Kablolu yayınım yok.
Oh, no, Mrs. Griscom is covering my morning classes so I can wait for the cable guy.
Oh, hayır, Mrs. Griscom alıyor benim sabah sınıfımı, kablolu yayıncıyı bekleyebileceğim böylece.
You're getting cable?
Kablolu mu alıyorsun?
We are getting cable.
Kablolu alıyoruz.
Listen, um, Mark is out there watching cable.
Dinle, aa, Mark kablolu yayını izliyor içeride.
That's why we need cable.
İşte bu yüzden ev telefonu almamız gerek.
I got a thousand cable channels, I got my Xbox.
Bİnlerce kanalım var, Xbox'ım var.
Where's my Calvin Klein underwear, my cable TV, my replica Tim Tebow NFL jersey?
"Calvin Clein iç çamaşırım nerede?" diyorlar. "Tim Rebow kazağım nerede?" diyorlar.
She suddenly interrupted like... a cable interference.
Aniden araya parazit girmiş gibi kayboldu.
About an hour ago, we intercepted a Russian cable.
Bir saat kadar önce Rusya'ya yapılan bir görüşmeyi yakaladık.
Can we take a cable-car ride to the top of Sugarloaf Mountain?
Teleferiğe binip Kesme Şekeri Dağının tepesine gidebiliriz?
Can we go on the cable-car, Dad?
- Teleferiğe binebilir miyiz baba?
Okay, do me a favor. Pull up his cable bill.
Tamam, bana bir iyilik yap ve kablolu TV'sinin faturasını bul.
But then she'd have to explain why she was firing the second most watched anchor on cable and she can't do that.
Ama o zaman kablolu yayında en çok seyredilen ikinci sunucuyu neden açıklamak zorunda kalır.
Atlantis World Media owns Atlantis Cable News.
Atlantis Kablo Haberleri AWM'nin.
Welcome to Princeton University in Princeton, New Jersey, for the fifth debate in the 2012 Republican primary race, cosponsored by Atlantis Cable News and the Republican Party of New Jersey.
New Jerseyli Cumhuriyetçiler ve ACN sponsorluğunda Princeton Üniversitesinde düzenlenen 2012 Cumhuriyetçi Başkan aday adaylığı beşinci münazarasına hoş geldiniz.
I think your best shot is to take the negative cable off.
Bence en iyi tahminin eksi kabloyu çıkarmaktır.
How much cable do you think you have?
Sence ne kadar uzunlukta lazım?
That pull-through cable tells me that it's a rifle with a long-ass barrel.
Bu içiçe geçmiş kablolardan da bunun uzun namnulu bir saldırı tüfeği olduğunu söylüyor
Ferris wheels and cable cars.
Dönme dolaplar ve teleferikler falan.
- A cable TV van.
Kablo TV minibüsü.
Cable TV work is confidential?
Kablo TV işi gizli mi?
Job interviews, running from your parole officer, attending a theater opening, breaking into your mom's house to steal her cable box.
İş görüşmeleri, şartlı tahliye memurundan kaçma, tiyatro açılışlarına iştirak, uydu alıcısını çalmak için annenizin evine gizlice girme.
Ok. Do you have enough cable?
Yeterli halatın var mı?
- Honey, the cable guy's coming.
- Tatlım, kablocu gelecek.
We'll just have to live without cable for a while.
Bir süre kablolu televizyonsuz yaşamak zorunda kalacağız.
The spinal cord serves as a telegraphic cable, sending various messages throughout the body.
Omuriliğimiz telgraf kablosu işlevi görür. Vücudumuza çeşitli mesajlar iletir.
The cable in your pocket?
Cebindeki kabloyu diyorum.
It's cable of radio.
Radyonun kablosu.
- Clean, quiet, you got your own room, cable, DVR.
Temiz, sakin, kendi odan var.
Cable's delightful mystery comedy.
Kablolunun enfes gizem komedisi. Peki, şimdi ne yapacağız?
You got a cable bill here. Hmm.
Burada kablolu tv faturası var.
The mainframe connects to all U.S. government servers, including CIA, through a high-speed transatlantic cable.
Ana bilgisayar yüksek hızlı fiber kablo aracılığıyla tüm Amerikan devlet sunucularına bağlanıyor. CIA de dahil.
I mean, so far they've uncovered a telephone cable and a bag of used diapers.
Şu ana kadar telefon kablosu ve kullanılmış bebek bezi bulabildiler.
Which I don't think anyone really cares for, and yet it is constantly on cable.
Kimse filme pek önem vermiyor ama devamlı TV'de gösteriliyor.
Let's go ride the cable car.
Gidip teleferiğe binelim.
I want to go on the cable car.
Ben bineceğim.
How about a clause protecting you from having to engage in a three-way with her and whatever's on basic cable?
O zaman kablolu yayınlarla üçlü yapmaktan seni koruyacak bir madde de olsun.
Without this cable you won't go anywhere.
Bu kablo olmadan hiçbir yere gidemezsin.
All cable and telegraph lines have been cut.
Her türlü kablo ve telgraf hattı kesilmiş durumda.
Got busted for stealing the cable!
Kabloyu çaldığımızı anladılar!