English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Caddy

Caddy translate Turkish

526 parallel translation
- He's the best caddy in the club.
Kulüpte, golf takımlarını taşıyan yardımcı olarak en iyisi oymuş.
I never should have had a caddy in the first place.
Daha en başta golf takımlarını taşıyan yardımcı tutmamalıydım.
I was a fool to ever bring a caddy with me.
Kendimle birlikte golf takımlarını taşıyan yardımcı getirerek aptallık etmişim.
I was a fool for ever having a caddy.
Golf takımlarını taşıyan yardımcı getirerek aptallık etmişim.
When you first suggested the caddy, I was against it.
En başta, golf takımlarını taşıyan yardımcıyı önerdiğinde... İlk önce karşı çıkmıştım.
Tell the caddy master to put it in my bag when you're finished.
İşiniz bittiğinde, görevliye onu çantama koymasını söyleyin.
That's the first time I ever had a caddy in me hand.
Elime ilk kez bunu alıyorum.
Caddy, I think it was.
Cadillactı sanırım.
If you're good, you can wear a sumptuous black gown and play the best part : caddy.
Uslu durursan pahalı siyah bir elbise giyip en iyi rolü kaparsın : Sopa taşıyıcısı.
Oh, caddy, that's cute.
Sopa taşıyıcısı, aman ne hoş.
I don't know why playing caddy is the best part.
Neden sopa taşıyıcılığı en iyi rol, anlamıyorum. Topa vurma fırsatım hiç olmuyor.
A Caddy, huh?
Bir Caddy, demek?
It was very accommodating of that caddy to pop up like that just when we needed him, wasn't it, Laura, dear?
O top taşıyıcısına çok uygun tam da muhtaç olduğumuzda ortaya çıkıvermesi, değil mi, Laura, tatlım?
~ I may make a play for the caddy ~
# Golf çantasını taşıyan çocuğun ilgisini çekmeye çalışabilirim.
You be the caddy.
Sen golf yardımcısı ol.
- Hawker will caddy for you, Mr Bond.
- Hawker sizin için taşıyıcılık yapacak, Bay Bond.
He's not a very good caddy.
İyi bir taşıyıcı değildir.
I'm still training him as a caddy.
Onu hala taşıyıcı olarak eğitiyorum.
Osayo, you said when your father was killed, you found the toggle from a medicine caddy in his hand.
Bayan Sayo, yani diyorsunuzki babanız öldüğü zaman avucunda..... katilin kuşağından aldığı çelik tılsım vardı.
I lost the toggle to that medicine caddy when I killed Hikonoichi.
Hikonoichi öldürdüğüm sırada tılsımımı kaybetmiştim.
- A Caddy.
- Cadillac.
A Caddy Seville.
Caddy Seville.
- It's your Caddy against my truck.
- Senin Caddy'n benim kamyonuma karşı.
We're in pursuit of the Caddy.
Cadillac'ın peşindeyiz
- Hey. that's my Caddy!
- Hey, o benim Cadillac'ım!
The Caddy.
Caddy.
Where's the Caddy?
Caddy nerede?
Well, he isn't going to be a caddy all his life, is he?
Bütün hayatı boyunca golf sopası taşıyamaz, değil mi?
You know, a caddy, a looper a jock.
Taşıyıcılık mı? Hani golf sopalarını taşır... suspansuar.
However it happened, he was a good caddy and a good kid.
Her ne olduysa oldu, o iyi bir taşıyıcı ve iyi bir çocuktu.
That means the caddy scholarship is available again and anyone who's interested should go see Judge Smails.
Bu durumda taşıyıcılara verilen burs boşaldı. İlgilenenler gidip Hakim Smails'le konuşsun.
What kind of grades do I need for this Caddy Scholarship deal?
Bu burs işi için not ortalamamın kaç olması lazım?
Well, if you've been a good caddy, I think they're kind of lenient.
Eğer iyi bir taşıyıcıysan o kadar önemsemiyorlar.
Do you know we're giving another caddy scholarship this year?
Biliyor musun, bu yıl taşıyıcılardan birine daha burs vereceğiz.
Winning the caddy tournament, for instance. It might look pretty good on a young fellow's application.
Mesela taşıyıcılar arasındaki turnuvayı kazanmak... başvuru formu için etkileyici olabilir.
I've just got to win that caddy tournament!
O turnuvayı kazanmam gerek!
I don't want to see another caddy body in this pool!
Bu havuzda bir taşıyıcı daha görmek istemiyorum!
The judge would like to see a caddy named Danny Noonan soon as he comes in.
Hakim Bey derhal taşıyıcı Danny Noonan'ı görmek istiyor.
When a ball is in play, if a player or caddy accidentally move it... ♪ Jolly good fellow ♪
Top oyundayken, bir oyuncu onu yanlış yönlendirirse...
Nearing the end of the race, only six cars left... and now only five... as the Caddy gets caught in the intersection there.
Yarışın sonuna geliyoruz ve yarışta toplam 6 araba kaldı bayanlar baylar.
Knight's got trouble getting around the Caddy, but he barely made it. Two more cars flying over that Cadillac, our field is further reduced. And now it looks like...
Şimdi de kaza yapan Cadillac ileride yolu kapatmış durumda ve iki araba ona çarpıp takla atıyor!
I could be the postman... the guy who cleans his pool, or maybe even his golf caddy.
Postacı olabilirim havuzunu temizleyen ya da belki golf takımlarını taşıyan adam.
You see anything in that Caddy that interested you?
O Kadillak'ta ilgini çeken bir şeye rastladın mı?
I'll leave him the Caddy.
Ona Caddillac'ı bırakacağım.
Listen. When I go away, you get the Caddy, right?
Bak, ben gittiğimde, Caddillac'ı sen alacaksın, oldu mu?
Like the lighter on my Caddy.
Minibüsümdeki çakmak gibi.
A CADDY, JUST LIKE YOU WANTED.
Bir cadillac, aynen senin istediğin gibi.
Hey, pull the Caddy around, and let's blow out of here.
Hey, arabayı çek, ve hadi burada n gidelim.
I'll bet she has a call caddy right next to her phone.
- Ama bir telefon defteri vardır.
Spade in a Caddy.
Caddillac'lı zenciyi gördün mü?
You're a good caddy.
Sen iyi bir taşıyıcısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]