Call it what you like translate Turkish
149 parallel translation
- Call it what you like.
- Bunu istediğin şekilde adlandırabilirsin.
Call it what you like.
Adına ne dersen de! Onu kaybetmeyeceğim.
You call it what you like.
Ne derseniz deyin.
- Call it what you like.
- Siz ne diyorsanız artık.
Call it what you like.
Nasıl isterseniz öyle deyin.
- Call it what you like, sir.
Buna ne derseniz deyin.
Call it what you like.
Sen ne dersen de.
Call it what you like.
Ne derseniz deyin.
A raffle, a lottery. Call it what you like, the drawing's tonight.
Piyango, tombala, kura numarası, nasıl istiyorsan öyle de.
The bird attack, plague - Call it what you like, they're massing out there someplace, and they'll be back.
Kuş saldırısı, salgın - ne istersen söyle, oralarda bir yerde toplanıyorlar, ve geri dönecekler.
Call it what you like, but you attract them.
Ne dersen de onları çeken bir yanın var.
Call it what you like, but Hill House is haunted.
Siz ne derseniz deyin, Tepedeki Ev perili.
- Call it what you like.
- Ne diyorsan de.
Call it what you like.
Nasıl adlandırırsan.
Call it what you like.
Ne dersen de.
- Call it what you like.
- Her neyse.
Call it what you like Safe haven in a storm, if you wish
İsterseniz fırtınada bir liman deyin.
Call it what you like, it still smells like shit.
Ne dersen de ona, yine de bok kokuyor.
- You call it what you like.
- İstediğin gibi adlandır.
Call it what you like...
Bunu istediğiniz şekilde adlandırabilirsiniz.
Stupidity, poverty, call it what you like.
Cahillik, yoksulluk, ne dersen de.
Call it what you like...
Ne dersen de...
Call it what you like.
İstediğin gibi adlandır.
Call it what you like.
Canın ne isterse onu de.
Call it what you like.
Nasıl istersen öyle de.
- Call it what you like, but zip up.
- Adına ne dersen de, ama fermuarını çek.
- Call it what you like.
- Ne dersen de.
Call it what you like.
İstediğini de.
Call it what you like!
Ne ad verirsen ver!
- Would you wanna play...? I don't know what you'd call it, but it goes like this :
Adına ne diyorsunuz bilmiyorum, ama şöyle devam ediyor :
- His heart awakes. - Call it what you like.
- Kalbi uyanıyor.
Trivial things like your having, what do you call it a terminal in your house. But I wasn't worried.
Önemsiz şeyler, evinde terminal olması gibi.
It's what you all call a photo opportunity. Tom's not like that.
Buna fotoğraf işi denir.
I don't care what you call it, dude. It's just like a game.
- Buna ne dendiği umrumda değil ahbap.
I don't know what you call it, but I'd like to look at that dish out there the big fat sheila's eating.
Adına ne diyorsunuz bilmiyorum ama o şişman kadının yediği hoşuma gitti.
My game is, like what you would call it, is to save lives.
Benim oyunum hayatları kurtarmak.
What did I just hear? I personally call you to reserve a room for my good friend... and you treat him like a stranger. - It's okay.
Seni arkadaşıma oda ayırman için arıyorum, ve sen ona yabancı gibi davranıyorsun.
That kind of national security is when it smells like it, feels like it, and looks like it you call it what it is :
Bu adam zaten bir kez iltica etmiş biri. Olacak iş değil. Sıradan insanlar... sol eğilimleri var diye kara listeye alınıyor.
What did you call me? Well, if ya don'like it, it's fine by me...
Peki, sevmediysen, benim için sorun değil...
Do you know what a French poet like me used to call it?
Öyle mi? Ünlü Fransız şairin orayı nasıl anlattığını biliyor musunuz?
They had no idea what it would be like to live in what you call normal gravity.
Sizin normal yerçekimi dediğiniz ortamda yaşamanın nasıl bir şey olduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu.
Call it what you'd like.
Sen ona ne dersen de.
Somebody draws something and then you draw the exact same thing, like, right on top of it without going outside the original designated art. What do you call that?
Biri bir şey çizerse sen de asıl sanat eserinin dışına çıkmadan onun çizdiğinin tam üstünden gidersen, buna ne dersin?
I don't know, because like I said before... bondage is, to me, that's- - I don't know what you'd call it, but I can relate to that.
Bilmiyorum, çünkü daha önce söylediğim gibi... kölelik benim için, şu ki- - Bunu nasıl adlandırırdınız bilmiyorum, Ama beni tutabilir.
It's like we sent a Christmas card and left out the- - What do you call it?
Yılbaşı kartı gönderiyoruz ve şeyi atlıyoruz- - Ne diyorsunuz ona?
He talks just like Dad. We must fight injustice help each other, and... what do you call it respect everyone.
O tıpkı babam gibi konuşuyor, birbirimize yardımcı olmalıyız... karanlık güçlere karşı savaşmalıyız.
If I had a place like that you know what I'd call it? H
Eğer bunun gibi bir mekanım olsaydı... ne derdim biliyor musunuz?
Like that what-do-you-call-it test.
O bilmem ne testi gibi.
A baby like that has to... finish cooking in a... what do you call it, an incubator.
Öyle erken doğmuş bir bebeğin ne diyorsun sen ona, küvöze alınması gerekir.
You know what might be the fairer thing to, like, even the trade out, maybe Ally could- - could give your son just a couple cards for that Scrabby-something, whatever that thing- - whatever they call it.
biliyor musun? Takası dengelemek. Ally oğluna o Skramili şey için bir kaç kart verebilir.
Call it what you like.
Adını ne isterseniz koyun.