English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Calming

Calming translate Turkish

368 parallel translation
Ever since meeting Tae Gong Shil... I'm popping these bitter calming pills like they're regular vitamins.
Tae Gong Shil'le görüştüğümde bile vitamin gibi acı sakinleştirici yiyorum.
So he paced back and forth, calming his nerves and collecting his thoughts.
Bu nedenle ileri geri adımlayarak, sinirlerini yatıştırıyor ve düşüncesini topluyordu.
I found some Valerian calming medicine.
Bazı sakinleştiriciler buldum.
Do you really think that all this nerve-calming treatment's... gonna help me forget how much I want her in my arms?
Bu tedavinin gerçekten ona karşı olan hislerimi unutturacağını mı düşünüyorsunuz?
It has a very calming effect.
Çok sakinleştirici bir etkisi vardır.
Calming, relaxing.
Sakinleştirici. Yatıştırıcı. Gevşetici.
And I'm calming my pawn.
Rehini yatıştırmam lazım.
Righetto is very nervous, but he is calming down now. He did two!
Righetto çok gergin, ama gittikçe düzeliyor.
I have noticed that it has a calming effect on the humans.
İnsanlar üzerinde sakinleştirici bir etkisi olduğunu farkettim.
We like to call them "heavens", we find it's more calming.
Onlara "cennet" demeyi seviyoruz, daha huzur verici buluyoruz.
Finally it's calming down.
Nihayet, sakinleşiyor.
Finally it's calming down.
En nihayet sakinleşiyor.
But we aren't calming down, Vasiliy...
Ama biz sakin değiliz, Vasiliy...
The north wind whips through our hair, calming us, lending us courage...
Üniversite kabul listelerinin açıklandığı gün. Kuzey esintileri saçlarımız arasından süzülüyor gönlümüzü ferahlatıp yüreklerimize cesaret dolduruyor.
But talking is calming me down.
Ama konuşmak yatıştırıyor beni!
- [Calming Down]
Ağlama.
I was lying in the embers of my house, calming my nerves... - after being shot at.
Evimde dinleniyor, ateş edildikten sonra asabıma hakim olmaya çalışıyordum.
Don't disturb your Inner Energy. Listen to my calming tune.
Konsantreni sakın bozma, sakin ol!
It's the calming effect of Grady's natural ozone.
Grady'nin doğal ozonunun rahatlatıcı etkisi.
Since this promises to be a most dire and stressful evening, I suggest we form a calming circle.
Madem çok sıkıcı bir akşam geçiriyoruz, rahatlama halkası oluşturalım.
I was calming Julie.
Julie'yle ilgileniyordum.
It's a calming herbal blend.
Sakinleştirici şifalı bitkilerden oluşuyor.
I read an article that says if you sing to the baby it's a calming influence.
Bir makalede okuduğuma göre... bebeğe şarkı söylemenin yatıştırıcı etkisi varmış.
In a bygone era, I alone ruled this land until a powerful enemy defeated me, calming the raging elements of the Savage Land, leaving me powerless, banished to this rocky prison.
Geçmiş zamanlarda buranın hükümdarı bendim ta ki güçlü bir düşmanıma yenilene kadar. O düşman, Savage Land'deki doğa güçlerini kontrolüne aldı,... beni güçsüz bırakıp bu kayadan hapishaneye mahkûm etti.
A few drops of essential oils in the bath and the water is filled with calming and stimulating properties, which we absorb as we inhale the perfumed vapour of the hot water.
Temel bir kaç damla yağ banyoda suya katılır ve su rahatlayıcı ve uyarıcı özellik kazanır. Biz nefes aldıkça sıcak suyun parfümlü buharı bedenimize işler.
"Perles d'Huile de Bain Aromatique", with a base of sandalwood, patchouli and incense, calming effect ;
"Perles d'Huile de Bain Aromatique", sandal ağacı, silhat esansı ve tütsü sakinleştirici etkiyi ;
- Is it calming down a bit?
- Sakinleşiyor mu?
I was calming her down because she broke up with her boy- -
Ona yardım ettim, erkek arkadaşından ayrılmıştı...
Blue has a great calming effect on him.
Mavinin onda müthiş bir sakinleştirici etkisi var.
I think he's calming down a bit.
Bence biraz sakinleşti.
There's just, you know, the lovely waterfalls and the trickling fountains and the calming sounds of the babbling brook.
Orada sadece muhteşem şelaleler ve damlayan kaynaklar dere kenarında akan suyun rahatlatıcı sesleri var.
Very calming.
Çok sakinleştirici.
- Your voice is so calming.
- Sesiniz huzur veriyor.
It is a soothing sound for him, with a calming effect.
Bu, onun için yatıştırıcı etkisi olan bir ses.
I added a calming sedative.
Sakinleştirici ekledim.
I got stuck calming down a client who was just audited.
Hesapları denetlenen bir müşteriyi sakinleştirmem gerekti.
And I have a very calming effect on stressed-out people.
Ve benim aşırı stresli insanlar üzerinde sakinleştirici etkim vardır.
You could try my calming chair on him.
Onu benim elime verebilirsiniz.
- I was calming him down!
Onu yatıştırmaya çalıştım.
I am not calming down!
Sakinleşmiyorum!
Now, you'd think such bucolic surroundings would have a calming effect on those inside.
Böyle doğal bir çevrenin sakinleştirici bir etkisi olduğu düşünülebilir.
He needs a calming influence, someone like, say...
Sakinleştirici bir etkiye ihtiyacı var, şey gibi birisine..
There's no calming her... so I've left her with her father.
Sakinleşmedi. Ben de babası ile bıraktım.
I ain't calming'down no more!
Artık sakinleşmiyorum!
Thanks for your calming influence.
Sakinleştirici yardımın için teşekkürler.
Well, I think we should do that in a lovely, calming way.
- Bence bunu yapmaIıyız.
I know a Delvian chant that is very calming in times of stress.
Zor zamanlarda oldukça rahatlatabilen bir Delvia duası biliyorum.
What am I doing? I'm calming you with my manly caresses.
Erkeksi dokunuşlarla seni sakinleştiriyorum.
Now for a little calming blue.
Şimdide biraz yatıştırıcı mavi renk lazım.
IN CALMING HER, SHE WAS CALMING HER OWN HEART.
Peggy'yi benimseyerek, kendini de benimsedi.
In a bygone era, I alone ruled this land until a powe _ ul enemy defeated me, calming the raging elements of the Savage Land, leaving me powerless, banished to this rocky prison.
Nereye gittiğini bilmen için tek tahmin hakkın var. Muir Adası'ndaki dostlarımızla görüşemedim. Jeannie üzerinde çalışıp duruyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]