Cama translate Turkish
901 parallel translation
Actual letters scratched into the glass with a ring.
Bir yüzükle cama kazınmış harfler bunlar.
Let's see what business he has being on that window-pane.
Bakalım o cama adını kazıttıracak ne işler yapmış.
They've got a sign in the window, "Bring your own bundle and save 20 per cent."
Cama bir ilan asmışlar, "Kendi bohçanızı getirin, % 20 kazanın."
If you throw pebbles against a window, people think it's hail... and then they come and close the window.
Cama çakıl taşı atarsan insanlar dolu yağdığını düşünür ve pencerelerini kapatmaya gelir.
Look at that window.
Şu cama bakın.
When I tap on the glass, you open the window.
Cama vurunca pencereyi aç.
Now we're driving about London looking at broken glass.
Şimdi de kırık cama göz atmak için Londra'da dolaşacağız.
Too many trees stretch out their branches knock the window try to get in.
Bir sürü ağaç dallarını uzatıp cama vuruyorlar içeri girmeye çalışıyorlar.
And the rain hammering like that on the window made it good to be in there.
Ve cama çarpan yağmurun sesi insanı orada bulunduğuna memnun ediyordu.
No, that's just a bug, squashed against the glass.
Sadece bir böcek. Cama yapışmış.
We hang a St. Christopher medal on the windshield.
Ön cama St. Christopher madalyası asıyoruz.
He was writing a name on it with his finger like this...
Parmağıyla cama bir isim yazıyordu.
Then look at the window tonight.
Bu akşam cama bak öyleyse.
- I will look at the window!
- Cama bakacağım!
I will look at the win...
Cama bakaca...
I will look at the window!
Cama bakacağım!
And presto change glass!
Ve birden cama dönüşüyorlar.
Steve on Camera 2 standby on stained glass window.
Vitray cama odaklan kamera 2.
Like looking through a piece of colored glass.
Bir parça renkli cama bakmak gibi.
Don't press your nose to the window.
Bir de cama yapışmanıza gerek yok!
I read your address on the glass and decided to drop by.
Ben cama yazılı adresi okudum ve damlamaya karar verdim.
And when he touched the glass... he threw himself through it.
Ve cama dokunduğu an... kendini aşağı atmış.
We could put a note on the windshield and tell the cops we were here.
Ön cama bir not koyar, polislere buradaydık deriz.
Do you think the sand turned into glass.
Sence kum cama mı dönmüş?
Bring them to the front windows to support the north wall.
Ön cama gelip kuzey duvarına destek versinler.
And you look at me, and tap on the window.
Ve sen bana bakıyorsun, ve cama vuruyorsun.
Watch out for the window!
Cama dikkat et!
Get back here by this window.
Bu cama geç.
I had this flashlight, and I knocked it through the glass
Bu elfenerim vardı ve onu cama vurdum.
Well, that's your stupid trick, sticking that dumb head of yours through that window.
Aptal kafanı cama vurup, cam kırıklarının saçlarına yapışması senin salaklaığın.
There`s glass there.
Cama dikkat.
I cut myself with a glass.
Elimi cama kestirmiştim.
I noticed that his left hand... he held the gun in his right hand, of course, but the left hand was holding the arm support of the front seat.
Sol elini fark ettim... Tabii ki silah sağ elindeydi, ama sol elini cama yaslamıştı.
Come out of the sun, and we will have a glass together.
Güneşin geçtiği, bir cama sahip olacağız.
So he put his ear to the glass, but he still couldn't hear.
Sonra kulaklarını cama dayamış ama yine bir şey duyamamış.
A stone hit my windshield... smashed under my nose.
Hayır. Ön cama bir taş çarptı... burnumun önünde tuzla buz oldu.
Frogs attacking windows, snakes in chandeliers.
Kurbağalar cama saldırıyor... yılanlar avizelerde.
Now, how about a bizarre touch? A tear-drenched pom-pom impaled upon a splinter of glass?
Cama biraz kumaş parçası takılması gibi mesela?
As the glass it resists the heat, also this hard and calcined land it resists the corrosive impact of the battles.
Nasıl ki kezzap cama etki edemezse bu zorlu ve yanmış bölge de, savaşın sıcak ve yıkıcı etkisine dayanıklı.
Put your hands on that windshield.
Elelrini cama koy. Çabuk!
Since then I've lived under a glass bell and let my rotting consciousness vapour the glass.
Ondan beri yaşıyordum çan biçiminde kavanozun altında ve bozulan şuurum cama buğu yaptı.
A piece of glass fell on my head.
Başımı cama çarptım.
Could you get my windshield, please?
Ön cama da bir bakar mısınız lütfen?
FROM WINDOW TO WINDOW, RIGHT ACROSS OUR BACKYARDS.
Camdan cama, arka bahçemizin karşısında.
A friendly flowing brook, leaves rustling in the autumn wind, raindrops beating against the window.
Coşkun akan dere, sonbahar rüzgarıyla ürperen yapraklar Cama vurup dağılan yağmur damlaları
I'm going to hang a sign up
Cama bir ilan asacağım.
Sure... stuck in the widow.
- Tabi, herkes cama sıkışabilir.
I got stuck in a window.
Cama sıkıştım.
- How about this pine, Mrs. Scott?
Nasılsın? - Bu çama ne dersiniz, Bayan Scott?
I shall still find ways of serving my goddess.
Tanrıçama hizmet yollarını bulmak zorundayım.
Look at me and know that whatever you give my goddess is nothing compared to what you will receive in return.
Bak bana.. biliyorum benim tanrıçama verdiğin şeyin.. karşılığını alacaksın.