Can't be helped translate Turkish

It can't be helped that you're confused.

Paniklediğin için seni suçlayamam.

- Can't be helped.

- Elden bir şey gelmez.

Can't be helped.

Başka çaresi yok.

Then it can't be helped.

Unut gitsin öyleyse.

Of course, it can't be helped.

Tabiki, çözüm bulunabilir.

Please, go in. I'm sorry, sir, but it can't be helped.

Tabi, ne düşünüyorsan onu yap

Sorry you have those derogatory opinions of me... but I guess that can't be helped.

Benim hakkımda böyle küçük düşürücü görüşlere kapıldığın için üzgünüm ama sanırım elden bir şey gelmiyor.

I suppose it can't be helped.

Sanırım bir faydası yok.

All right, it can't be helped.

Anladım, elden bir şey gelmezmiş.

- Well, it can't be helped.

- Elden bir şey gelmez.

Well it can't be helped.

Çaresi yok.

- Mark. - Can't be helped.

- Bundan kaçış yok.

- So do I. Still, it can't be helped.

- Keşke! Ama artık çok geç.

Can't be helped about the parachute.

Paraşüt için yapacak bir şey yok.

Can't be helped, sis. Them spaniards has to be beat.

Elimizden geleni yapmalıyız, İspanyollar mağlup edilmeli.

Yes. lt can't be helped.

Evet. Başka çare yok.

Can't be helped these days.

Elimden birşey gelmez.

That can't be helped.

Elden birşey gelmez.

Can't be helped.

Yardım edilemez.

It can't be helped.

Hiç yardımı olmaz.

It can't be helped!

Seni durduramam!

It can't be helped, darling.

Faydasız, sevgilim.

- Some things can't be helped.

- Bazı şeyler için elden bir şey gelmez.

That can't be helped.

Buna engel olamayız.

It can't be helped.

Elimizden bir şey gelmez.

It can't be helped.

Ben yardımcı olamam.

It can't be helped

Elden bir şey gelmez.

It's war - it can't be helped

Savaş var, elden bir şey gelmez.

but it can't be helped.

ama yapacak bir şey yoktu.

- It can't be helped.

- İnsanın elinde değil.

It can't be helped.

Çare yok.

It can't be helped.

Başka çarem yok.

It can't be helped.

Elimde değil.

But it can't be helped.

Ama elden bir şey gelmez.

I can't be helped.

Elimden bir şey gelmeyebilir.

It can't be helped...

Ne gelir elden...

Well, it can't be helped now.

Artık çok uzun sürmez.

You know, that detour'll cost us 2 hours. Can't be helped.

- Başka seçeneğimiz yok.

- It can't be helped if she won't go.

- Kimseyi gitmeye zorlayamayız.

They should have been finished yesterday. Well, can't be helped.

Onların dün bitmiş olması gerekirdi, artık kalsın.

- It can't be helped.

- Yapacak bir şey yok!

That can't be helped.

Buna ne çare.

Can't be helped.

Bu konuda bir şey yapamam.

Can't be helped.

Elimde değil.

What can't be helped?

Ne o?

What can't be helped?

Ayrıca neden?

It can't be helped.

Elden bir şey gelmez.

It can't be helped

Hiçbir işe yaramaz.

It can't be helped

Çaresi yok.

That can't be helped.

Elimiz mahkûm!

It can't be helped?

Elin mahkûm!