English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Can't you feel it

Can't you feel it translate Turkish

636 parallel translation
Can't you feel it?
Bunu hissedemiyor musun?
Can't you feel it yourself?
Anlayamıyor musun?
On the other hand, if you feel that you can't get along without her... it wouldn't be the first sacrifice I've made for you.
Öte yandan, onsuz devam edemeyeceğini düşünüyorsan bu senin için yaptığım ilk fedakarlık olmayacak neticede.
You can't feel worse about it than I do.
- Benden daha kötü hissedemezsin.
You can't expect me to be a cook, housekeeper and char rolled into one during the day... and a loving wife in the evening, just because you feel like it.
Sırf sen istiyorsun diye gün boyu aşçı, kahya ve hizmetçi gece de seven bir eş olmamı bekleyemezsin.
I know how you feel, but you can't keep hanging on to it.
Nasıl hissettiğini biliyorum ama buna takılıp kalamazsın.
You can't be safe and secure by just telling yourself to feel it.
Kendine öyle hissetmeni söyleyerek güvende hissedemezsin.
If you say something nice I won't feel better and if you don't it'll bother me.
Güzel şeyler söylersen hoşuma gitmez söylemezsen canımı sıkar.
You can't deny it... but I feel lonely and sick.
Bunun aksini söyleyemezsin... fakat kendimi yanlız ve hasta hissediyorum.
You can't always see it or hear it, but you can feel it. Ever had deja vu?
O kadar da kötü değil, şu Pandantif.
Well, if you feel you can't afford It.
- Eğer karşılayamam diyorsanız.
Can't you feel it?
Hissedebiliyor musunuz?
I won't ask you about it any more But if you feel you can love me, I'll wait as long as you like!
Bir daha sana bunu sormayacağım, eğer beni sevebileceğini hissediyorsan istediğin kadar beklemeye hazırım.
But for some reason, you feel you can't do it alone.
Fakat bir nedenle, onu yalnız yapamayacağını düüşünüyorsun.
It's a war you can't feel.
Bu savaşı anlayamıyorsun.
And, uh, if you don't feel up to it, we can cancel.
Ama istersen iptal edebiliriz.
You can feel it, can't you?
Bunu hissedebiliyorsun, değil mi?
- Can't you feel it?
- Hissedemiyor musun?
- Can't you feel it?
- Hissetmiyor musun?
Can't you feel it?
Hissetmiyor musun?
You can't tell me to fuck off and forget about you and then wander back into my life whenever you feel like it.
Karen, Başından atıp seni unutmamı söyledikten sonra böyle çift taraflı oynayamazsın ama. İstediğin zaman hayatıma girip gezemezsin.
You feel you can't return it.
Çünkü karşılık veremeyeceğini biliyordun.
You feel you can't return it.
Ona karşılık veremeyeceğini hissediyordun.
Do you know, if you pinch your elbow you can't even feel it?
Dirseğini çimdiklediğinde bunu hissedemediğini biliyor muydun?
- Do you feel ill? - It's just that I can't remember things. It's very tough.
- Bazı olayları hatırlayamamam zor geliyor.
Only, I can't feel it, do you see?
Ama ben öyle hissetmiyorum.
Don't feel so bad, Mr. Lomax you got rich once, you can do it again.
Bu kadar kötü hissetmeyin, Bay Lomax bir kere zengin oldunuz, yeniden başarabilirsiniz.
Some people can't, because all their their environment made them, you know, feel that it's wrong.
Bazıları bunu yapamıyor, çünkü... çevrelerinden öyle görmüşler, anlarsın... yanlış bu.
You do it. I don't feel like it.
Sen yap! Benim canım istemiyor.
Can't you feel it?
Hissetmiyormusun?
- Isn't it? You can feel it.
Hissedebiliyorsun.
Well, I'll tell you about it, you can tell them, because... I don't feel too hot.
Ben sana anlatayım, sen de onlara anlat, çünkü ben çok hevesli değilim.
Can't you feel it?
Hissedemiyor musun?
Look, I can't help it if you feel guilty about your feelings toward Mother.
Bak, annem için suçluluk hissediyorsan bunun için bir şey söyleyemem.
Can't you... or don't you feel like it, brat?
Çalamıyor musun yoksa çalmayacak mısın?
You'll love it here, though some start to go crazy at night when you can't feel the floor.
Burayı seveceksin, gerçi bazıları deliriyor yere basamadıkları için.
No, it only looks that way. You can't see it, you can't feel it, and you can't taste it,
Öyle sanıyorsun, ama... onu göremezsin...
Can't you feel it?
Hissediyorsun değil mi?
It's just that I don't know why, I just feel like I can talk to you.
Neden........ bilmem, ama seninle konuşabileceğimi hissettim.
You always say you just don't feel like it.
Hep canının istemediğini söylüyorsun.
Can't you feel it?
Hissetmiyor musunuz?
It's normal to feel bad about losing a friend, but you can't duck out now and not say goodbye.
Bir arkadaşını kaybetmek konusunda kötü hissetmek normaldir ama şimdi ona "hoşçakal" demeden ortadan kaybolamazsın.
I seen it a thousand times. You can't feel it in your hands, but it's there.
Kereste gibi dokunamayabilirsin ama oradadır.
I'm here holding you, can't you feel it, Carlo?
Buradayım ve aletini tutuyorum, hissetmiyormusun Carlo?
Well, if you can't see it and can't feel it, it can't be doing you any harm, can it?
Görmediğin ve hissetmediğin sürece sana bir zararı dokunamaz, öyle değil mi?
Can't you feel it, Crawford?
Hissedemiyor musun, Crawford?
See, it's a day when you can show how you feel the rest of the year, but you don't, because you're a man.
Al, bu arada, çitiniz için özür diliyoruz. Çitime ne oldu? Bella yiyip içinden geçti.
See, it's a day when you can show how you feel the rest of the year, but you don't, because you're a man.
O gün, yılın geri kalanında kendini nasıl hissedeceğini gösterebilme imkanın olacaktır ama hissetmezsin, çünkü, sen bir erkeksindir.
Can't you feel it?
Hissediyor musunuz?
- You can feel it, can't you?
- Bunu hissedebilirsin, değil mi?
Can't you feel it, Hal?
Bunu hissedemiyor musun Hal?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]