Can i have a word with you translate Turkish
271 parallel translation
Can I have a word with you, sir?
Sizinle biraz konuşabilir miyim, efendim?
Can I have a word with you?
Seninle bir şey konuşabilir miyim?
Can I have a word with you?
Seninle konuşabilir miyiz?
Can I have a word with you?
Biraz konuşabilir miyiz?
Can I have a word with you?
Sizinle biraz konuşabilir miyim?
Mr Grey, can I have a word with you, please?
Bay Grey, sizinle bir dakika konuşabilir miyim?
- Can I have a word with you?
- Evet? Birşey söyleyebilir miyim?
Can I have a word with you?
Seninle konuşabilir miyim?
Can I have a word with you?
Seninle konuşabilir miyim? Özel olarak.
- Can I have a word with you? - I'm busy.
- Sizinle biraz konuşabilir miyim?
Ian, can I have a word with you?
Ian, biraz konuşabilir miyiz?
Jonathan, can i have a word with you?
Jonathan, seninle biraz konuşabilir miyiz?
- Can I have a word with you?
- Sam, seninle biraz konuşabilir miyiz? - Tabii Doktor.
excuse me, sir. can i have a word with you?
- Özür dilerim bayım, sizinle birşey konuşabilir miyim?
Can I have a word with you?
Seninle biraz çene çalabilir miyiz?
Satomi, can I have a word with you?
Satomi, seninle konuşabilir miyim?
Hi, JOH, can I have a word with you?
Merhaba Joh, seninle biraz konuşabilir miyiz?
Can I have a word with you, please?
Konuşabilir miyiz, Iütfen?
Oh Kate, can I have a word with you?
Kate, seninle bir şey konuşabilir miyim?
Major, can I have a word with you?
Binbaşı, seninle biraz konuşabilir miyim?
Can I have a word with you, sir?
Bir şey söyleyebilir miyim efendim?
Can I have a word with you?
Sizinle konuşabilir miyim?
CAN I HAVE A WORD WITH YOU?
Biraz konuşabilir miyiz?
Jefferson, honey, can I have a word with you in our own kitchen by the recently sharpened knives?
Jefferson tatlım, seninle mutfağımızın keskin bıçaklarının yakınlarında bir kaç kelime konuşabilirmiyim?
Can i have a word with you?
Seninle biraz konuşabilir miyim?
Can I have a word with you?
- Affedersiniz. Konuşabilir miyiz?
Sir, can I have a word with you?
Efendim, sizinle biraz konuşabilir miyim?
Austin, can I have a word with you?
Austin, Seninle bir şey konuşabilirmiyim?
Can I have a word with you outside, please?
Biraz dışarıya gelir misin, lütfen?
- Harry, can I have a word with you outside?
- Seninle dışarıda konuşabilir miyim Harry?
Can I have a word with you?
Konuşabilir miyiz?
Can I have a word with you?
- Jack, seninle konuşabilir miyim?
Can I have a word with you?
Affedersiniz, konuşabilir miyiz?
Joy. can I have a word with you in the kitchen. please?
Joy, seninle biraz mutfakta konuşabilir miyiz, lütfen?
Cindy, can I have a word with you, please?
Cindy, sana bir şey desem?
Can I have a word with you, please?
Biraz konuşabilir miyiz?
Lieutenant, can I have a word with you?
Teğmen! Sizinle biraz konuşabilir miyim?
Felix, can I have a word with you?
Felix, biraz konuşalım mı?
Joey can I have a word with you, please?
Joey sana birşey söyleyebilir miyim, lütfen?
Can I have a word with you?
Seninle bir konuda konuşabilir miyim?
Roberto, can I have a word with you?
Roberto, seninle bir dakika konuşabilir miyiz?
Doctor... can I have a word with you?
Doktor sizinle konuşabilir miyim?
About that, Daphne, can I have a word with you?
Seninle biraz konuşabilir miyim? - Tabii.
- Why don't you let me have a look at the accommodation that you have, and take it in for a second then I can have a word with George Swine?
- Neden gelip... odanıza bir göz atmıyorum? Sonra da George Swine'la konuşabilirim. Böylesi daha basit.
Spock, can I have a word with you? - Commodore?
Sizinle konuşabilir miyim?
Mr. Evers, I wonder if you can have a word with me?
Bay Evers, sizinle biraz konuşabilir miyiz?
Can I have a word with you, sir?
Size bir şey söyleyebilir miyim efendim?
- Well, I can have a word with you.
- Peki, biraz konuşabilir miyiz?
But tomorrow I wanna have a word with you and Ray, if you can find him.
Ama yarın seninle ve Ray'la konuşmak istiyorum, eğer onu bulabilirsen.
You can wait here. I want to have a word with Mme. Renauld.
Burada bekleyebilirsiniz, ben Madam Renauld'yla konuşacağım.
Listen, Dana, after we return this flight recorder what do you say I have a word with the big man, see if I can get you your job back?
Dinle Dana, şu kara kutuyu geri götürdükten sonra koca adamla konuşmama ne dersin? Bakalım işini geri alabilecek miyim?