Can we talk to him translate Turkish
245 parallel translation
Can we talk to him?
Sizce onunla konuşsak bizi duyabilir mi?
Can we talk to him?
Onunla konuşabilir miyiz?
- Can we talk to him first?
- Önce biz konuşabilir miyiz?
- Can we talk to him?
- Onunla konuşabilecek miyiz?
- Can we talk to him?
- Onunla konuşamaz mıyız?
- Can we talk to him?
- Onunla konuşabilir miyiz?
Can we talk to him Lori please, and tell them I'm trim.
Lori ile konuşabilir miyim lütfen, ve onlara söyleyin, yerimi aldım.
- Can we talk to him now?
- Onunla şimdi konuşabilir miyiz?
- Can we talk to him?
Onunla konuşabilir miyiz?
There's nothing we can do but go to the director's place and talk to him
Yönetmenin evine gidip onunla konuşmaktan başka yapacak bir şeyimiz yok.
Suppose we go to the drug store and call up Uncle Charlie, you can talk to him yourself
Eder misin?
I think I can talk to him better if we're alone.
Yalnız olursak onu ikna edebilirim.
We can't talk to him unless he wants to talk to us.
Onunla, kendisi istemeden konuşamayız.
Madame Guêrin, he can't understand but we must talk to him as often as possible.
Hakkınız var Madam Guérin. Sizi anlayamıyor olabilir ama onunla mümkün olduğunca konuşmalıyız.
We'll need to talk to Morane. Maybe you can ask him to come for a drink.
Bizimle bir içki içmesini teklif eder misin?
I think I'll invite him out to the summerhouse tonight, so that we can talk about you more.
Sanırım bu gece onu yazlığa çağıracağım, böylece senden biraz daha söz edeceğiz.
Yeah, well, we can talk to him later.
Onunla sonra da konuşabiliriz.
Maybe we can talk to him. Maybe he'll believe us.
Belki konuşursak bize inanabilir.
We know he's inbound, but we can't talk to him.
Limana doğru gittiğini biliyoruz, ama onunla konuşamıyoruz.
- We can't let him talk to Felix.
- Felix'le konuşmasına izin veremeyiz.
- Can we talk to him?
- Onunla konuşabilir miyiz? - Şimdi olmaz.
- Can we talk to him?
- Hayır!
He's a sleazy shit, but if we can get him to talk I think he can tell us who's brokering the cleanheads deal.
Bu herif pisliğin teki... -... pazarlığı kimin yaptığını biliyor.
When he gets here we can fill him in. Come on Mike talk to us.
Haydi Mike konuş bizimle, hatırlamamıza yardım et.
Can't we talk to him?
Onunla konuşamazmıyız?
We busted him, we can talk to him.
O'nu biz yakaladık, sorgulayabiliriz de.
We can have Gail call us when he's there, go there and talk to him.
Gail'e söyleriz, bir dahaki gidişinde bizi arar.
Listen, you can talk to him later, I mean, we don't want to keep the headmaster waiting.
Sonra da konuşabilirsin. Müdürü bekletmeyelim.
Hey, Josh, if you can talk to God... ask Him if we could get a couple more days off for Christmas.
Josh, Tanrı'yla konuşabilirsen Noel için birkaç gün daha tatil yapabilir miyiz diye sor.
Maybe I can get to talk with him... or maybe we can go see him.
Belki onunla konuşabilirim ya da gider onu görürüz.
now we can talk to him one on one.
Şimdi onunla birebir konuşabiliriz.
Maybe we can talk to him about you.
Belki senin için onunla konuşabiliriz.
And that will give him room enough to breathe until we can talk to him.
Böylece konuşacak kadar rahatlayabilir.
Can we just talk to him for five seconds?
Onunla sadece beş saniyeliğine konuşamaz mıyız?
Why can't we just talk to him?
Niye oturup onunla konuşmuyoruz?
Eventually, talk to him... but right now, help me get the rest of this stuff so we can feed those people.
En nihayetinde onunla konuşursun ama şimdi kalanları almama yardım et ki insanları besleyebileyim.
But you don't have to worry because I'll tell him we can't talk no more.
Fakat endişelenmenize gerek yok. Ona artık konuşmayacağımızı söyleyebilirim.
Marco, if... you are near Peter Bowman, go and get him and put him on the radio... so he can talk to his wife, and we'll accept that as a proof of life.
Marco Peter Bowman'ın yakınındaysan, onu telsize ver. Böylece karısıyla konuşsun. Bunu yaşam kanıtı olarak kabul edebiliriz.
We want to talk to him with you. But we can't do that without your permission.
Onunla sizin yanınızda konuşmak istiyoruz ama izniniz olmadan bunu yapamayız.
Do you know where we can find him to talk with him, sir?
Onu nerede bulabileceğimizi biliyor musunuz? Onunla konuşmalıyız.
Can we at least talk to him?
En azından onunla konuşabilir miyiz?
We can't sedate him, we won't be able to talk to him.
Sakinleştiremiyoruz. Onunla konuşamazsak ameliyatı iptal edeceğiz.
We can talk to him.
O'nunla konuşabiliriz.
We need to talk to the women who've seen him. Can't do that.
- Onu gören kadınlarla konuşmamız gerek.
We have one suspect in custody, but we can't hold him unless you talk to us.
Göz altında bir şüphelimiz var, ama eğer bizimle konuşmazsanız onu tutamayız.
Okay, so we write a summoning spell, and we get the Tracer here, we freeze him, force him to talk, we'll vanquish him and his boss, and then the sandman can go back to keeping dreams where they belong.
Tamam, biz Mektup çağırma büyü, ve burada Tracer olsun, onu dondurmak, onu, konuşmak için zorlamak onu ve onun patronu yenmek olacak, ve sonra sandman ait oldukları hayalleri tutmak geri gidebilirsiniz.
We need somebody who can talk to him, somebody he trusts.
Onunla konuşabilecek, güvendiği birine ihtiyacımız var.
Do you think we can talk to him?
- Sence onunla konuşabilir miyiz?
- We can talk to him in the morning.
- Adamla gündüz de konuşabiliriz.
Go talk to him, see if we can get the court
Git konuş onunla, belki sahayı verir bize.
- Can we talk about this at home? - lf I talk to him- -
Dinle, bunu evde konuşabilir miyiz?