Can we talk to you translate Turkish
830 parallel translation
Can we talk to you?
Konuşabilir miyiz?
Can we talk to you?
Biraz konuşabilir miyiz?
Can we talk to you alone, Miss Fong?
Sizinle yalnız konuşabilir miyiz, Bayan Fong?
- Can we talk to you about something?
- Bir dakika konuşabilir miyiz? - Elbette.
Can we talk to you outside?
Dışarıda konuşabilir miyiz?
"l didn't mean that you must make up your mind on the spot, but promise me to listen to your heart, and we can talk again."
Kafanı hemen toparlamanı kastetmedim ama bana kalbini dinleyeceğine söz ver... bu şekilde yeniden konuşabiliriz.
We can't talk standing would you ladies like to sit together?
Evet bayanlar ve baylar, ayakta konuşamayız.
He's gone. We can talk. It is a dangerous thing you ask me to do.
Benden isteyeceğin şey tehlikeli mi?
And now, sir before we start to talk prices, how soon can you or how soon are you willing to produce the falcon?
Ve simdi bayim... fiyati konusmaya baslamadan önce, tam olarak ne zaman... kusu bana iletebilir veya iletmek istersiniz?
Something we're rather anxious to talk to you about, if you can spare the time.
Bizi endişelendiren bir konu var. Eğer zamanınız varsa, sizinle konuşmalıyız.
Suppose we go to the drug store and call up Uncle Charlie, you can talk to him yourself
Eder misin?
If you decide to talk before that court's set up out there, we'll do what we can for you.
Eğer mahkeme kurulmadan önce konuşmak istersen...,... senin için elimizden geleni yaparız.
Wouldn't you like to slow down so that we can talk?
Biraz yavaşlayıp konuşmak istemez misin?
There's a lot of things, sensible things... we could talk about and do and try for... but I can't seem to get you down to Earth.
Bir sürü şey var, duygusal şeyler, konuşabileceğimiz yapıp deneyebileceğimiz ama seni Dünya'ya indiremiyorum.
Well, I think we can talk her into it, what with you wanting to be a peace officer and all.
Sanırım onu ikna edebiliriz, niçin güvenlik işini seçtiğini anlatarak.
I can get in touch with you here... if we wanna talk to you again, can't I?
Eğer size tekrar ihtiyacım olursa sizi yine burada bulabilirim, değil mi?
I'd like to talk to you for a minute, if we can.
Mümkünse sizinle biraz konuşmak istiyorum.
Why don't you wash up and I'll go downstairs and get some pizza and stuff and then we can talk and think about a place for you to stay.
Neden yıkanmıyorsun, ben de aşağı inip, pizza falan alayım. Sonra da konuşabilir ve sana kalacak yer düşünebiliriz.
Could you please come over to the Count's flat, sir, so we can talk about this?
Lütfen Kontun dairesine gelir misiniz, efendim, böylece bu konuyu konuşabiliriz?
I think we can discharge you. But talk to counsellor Gran first. She'll help you.
Bence sizi taburcu edebiliriz ama önce danışman Gran ile konuşun, size yardımcı olur.
You cut that slice down to bite-size, and maybe we can talk.
Payını hazmedilir bir orana indir, o zaman konuşabiliriz.
We sure would aspire to talk to you.
Sizinle konuşmak için can atıyoruz.
You want to go and there's no time... and I need you to sit down... so we can talk a bit.
Zaten gitmek istiyorsun, vaktin de yok ama benim seninle oturup iki kelime konuşmaya ihtiyacım var.
I'll talk to the purser and see if we can get you a cabin.
Gemi amiri ile görüşüp sizin için bir kamara bulup bulamayacağımızı anlayalım.
But all that really matters is that you can see me, and talk to me, and... we can go on from there.
Ama önemli olan, senin beni görebilmen, benimle konuşabilmen, ve... oradan devam edebiliriz.
John, can't we talk about this before you go to doing something rash?
John, acele davranıp bir delilik yapmadan önce bu konuyu konuşamazmıyız?
Ike wanted me to talk to you since we can level with each other.
Ike seninle konuşmamı istedi. Birbirimizi anladığımızı biliyor.
Then we can talk about how to get you back home.
Sonra da eve nasıl döneceğinizi konuşuruz.
So if you don't mind, I'll go on doing what I have to do and we can talk.
Bu nedenle sakıncası yoksa, ben çalışırken konuşabiliriz.
I hope you will come to visit me again, so that we can talk.
Umarım bunu bana daha fazla söylersin, böylece konuşabiliriz.
Can't we talk it out when you get to LA?
LA'a geldiğin zaman çıkıp konuşamaz mıyız?
You must talk to the local Council then perhaps we can help
Yerel Konseyle konuşmalısınız. ... belki o zaman yardımımız dokunabilir.
If you help me carry Sleeping Beauty up out of the cellar and load her into our car, and drive her out to some deserted road where a suicide can take place, I promise you we'll talk this thing over.
Eğer Uyuyan Güzel'i aşağıdan alıp arabaya taşımama ve bir intiharın gerçekleşebileceği ıssız bir yola götürmeme yardım edersen söz veriyorum hepsi sona erecek.
You start to talk about Dakota, we'll see what we can do.
Sen Dakota hakkında konuşmaya başlarsan, biz de neler yapabileceğimize bakarız.
We'll need to talk to Morane. Maybe you can ask him to come for a drink.
Bizimle bir içki içmesini teklif eder misin?
I think I'll invite him out to the summerhouse tonight, so that we can talk about you more.
Sanırım bu gece onu yazlığa çağıracağım, böylece senden biraz daha söz edeceğiz.
You've got to get those journalists away from here so that we can talk to the Doctor.
Bu gazetecileri buradan uzaklaştırmalısın. Böylece doktorla konuşabiliriz.
If you wanna talk, we can go back to my compartment.
Konuşmak istersen, kompartımanıma geçebiliriz.
We can talk anytime. Sure, but I don't want to embarras you.
Elbette, ancak seni utandırmak istemem.
We can't even talk to you anymore.
Artık seninle konuşamıyoruz.
If I talk to you again, we will see if, uh, if we can do the business.
Sizinle tekrar konuşursam, iş yapıp yapamayacağımıza, bakarız derim.
can you talk to someone while we trace his call?
- Ama özel bir durum var. Biz bir aramanın izini sürerken sizin onunla konuşmanız mümkün mü acaba?
Why don't you come to my house and we can sit down and talk... get to know each other.
Neden evime gelmiyorsun ve biz otururduk ve konuşurduk... birbirimizi tanırdık.
So I can talk to you, so we can fuck some more, so we can be together.
Konuşabilelim diye,... biraz daha s.kişelim diye,.. ... beraber olabilelim diye.
But let me talk to her, and we'll see if we can't help you out.
Ama onunla konuşayım. Bakalım size yardımcı olabilir miyiz.
We can talk about anything you want to talk about.
Konuşmak istediğin her şey hakkında konuşabiliriz.
You can talk to me and tell me your story but we won't film your suicide.
Benimle konuşup, hikayeni anlatabilirsin ama intiharını kaydetmem.
Oh, and, Manek, if afterwards, after your performance, you still want to come, we can talk again.
Dinle Manek! Daha sonra, konserinden sonra, hala gelmek istersen tekrar konuşabiliriz.
I gotta talk to you. Can we just...
Seninle konuşmalıyım.
Why can't we talk to you if you're the spokesperson?
Madem sözcü sizsiniz, neden sizinle konuşamıyoruz.
Look, why don't you come over to my house tonight for dinner... and we can talk about it?
Bak, bu akşam bana yemeğe gelsene. Bunu o zaman konuşuruz.