Can you believe that guy translate Turkish
104 parallel translation
- Can you believe that guy?
- Şu adama inanabiliyor musun?
Can you believe that guy?
O çocuğa inanabiliyor musun?
– Again. Can you believe that guy?
- Bu adama inanabilir misin?
- Can you believe that guy?
- Adama inanabiliyor musun?
Can you believe that guy?
Şu adama inanabiliyor musun?
Can you believe that guy?
Şu adama inanabiliyor musunuz?
Can you believe that guy?
Bu adama inanabiliyor musun?
Can you believe that guy?
Adama inanabiliyor musun?
Can you believe that guy? Webster.
Şu herife inanabiliyor musun?
Can you believe that guy?
İnanabiliyor musunuz?
Can you believe that guy?
- Şu yaptığına inanabiliyor musun?
Can you believe that guy?
Adama inanabiliyor musun? " Uzun zamandır bu işi yapıyorum.
Can you believe that guy? Walked right by, didn't even recognise me. Walked right by, didn't even recognise me.
Yanımdan geçti ama beni tanımadı bile.
I KNOW, CAN YOU BELIEVE THAT GUY?
Biliyorum. Adama inanabiliyor musunuz?
Can you believe that guy?
Bu çocuğa inanamıyorum!
Man, can you believe that guy?
Şu elemana inanabiliyor musun?
Can you believe that guy?
Şu herife inanabilir misin?
Can you believe that guy?
Buna inanabiliyor musun?
I can't believe you rented it out to that guy.
Dışardaki bu adama kiraladığına inanamıyorum.
I can't believe you're still avoiding that token guy.
O jetoncudan hâlâ kaçtığına inanamıyorum.
I can't believe you hang around with that guy.
O herifle nasıl takılıyorsun hayret ediyorum.
God, you know, I can't believe the guy just decided to jump you like that.
Adam sana öyle birden nasıl saldırdı, inanamıyorum.
I got to give you credit, big guy I can't believe that didn't break you.
Seni takdir etmek lazım dostum, öle de bilirdin.
- You meet this wonderful guy, and you can't believe that something so wonderful can happen to you, so you ruin it.
- Harika bir adamla tanıştın başına bu kadar iyi bir şeyin gelebileceğine inanamadın ve onu mahvettin.
Oh, God, I can't believe you nailed that guy.
O herifin icabına amma da baktın.
Okay, so the valet guy said that this cool ride is mine, can you believe it?
Vale bana bu süper arabanın benim olduğunu söyledi, inanabiliyor musun?
Listen, you can't believe a word that this guy says. He's just- -
Dinleyin, bu çocuğun söylediği tek bir kelimeye bile inanamazsınız.
I can't believe that you had that guy dive into that ice-cold water.
O adamı buz gibi suya daldırdığına inanamıyorum.
I can't believe you got that guy knocked out.
Dün gece onun benim yüzümden yumruk yediğine inanamıyorum.
I can't believe you had sex with that guy.
O adamla seks yaptığına inanamıyorum.
I can't believe you invited that guy.
Onu da davet ettiğine inanamıyorum.
I can't believe you're looking at that guy's cleavage while Suzy Big-Rack over there is sitting there busting out of her niece's tank top.
? Suzy-Büyük Göğüs orada durup, yırtarak dışarı çıkmaya çalışırken, o adamın göğüs arasına baktığına inanamıyorum.
I tell you, Brian, I can't believe that this guy's just lying there taking it.
Diyorum ki, Brian, bu adamın orada yatıp bütün olanları kabullendiğine inanamıyorum..
I can't believe you swallowed that guy's spunk.
Adamın spermini yuttuğuna inanamıyorum.
I can't believe the way you were dancing with that guy.
Senin o oğIan la dans ediş şekline inanamıyorum.
I can't ever believe that I'm going to have to say this... but of all the men in Los Angeles, cute little bunny ass or not you have to go after the one guy in our daughter's life?
İnanılır gibi değil! Bunu söyleyeceğim aklıma gelmezdi ama Los Angeles'taki k * çı güzel olsun olmasın tüm adamlar arasında kızımın hayatındaki tek adamla mı?
These people haven't done anything wrong. I won't let you invade their privacy. And I actually can't believe that you brought this guy here again.
Bu insanlar yanlış bir şey yapmadı, ve onların mahremiyetine saldırmanıza izin vermeyeceğim, ve bu adamı yeniden buraya getirdiğine de inanamıyorum
I still can't believe you left me for that guy.
Beni bu adam için terkettiğine inanamıyorum.
I can't believe you invite me out for the first time since I was raped on some cheesy double-date setup with that Piz guy.
Tecavüzden beri ilk kez çıkıyorum. İki çift halinde çıkma numarasıyla Piz'i bana ayarlamaya çalıştığına inanamıyorum.
I can't believe that other guy got "Call me Ishmael" before you did.
Öteki çocuğun "Bana Ishmael de." cümlesini senden önce bulduğuna inanamıyorum.
Can you believe how fast that guy was?
Adamın hızını gördün mü?
They sent me, wheelchair guy, rookie, low man on the totem pole, because no of them believe that you can actually purchase a vehicule.
Beni, tekerlekli sandalyeli çaylağı,... puan havuzundaki en düşüğü gönderdiler, çünkü hiçbiri senin bir araç alabileceğine inanmıyorlar.
Can you believe the balls on that guy?
Herifteki taşağa bakar mısın?
I can't believe that guy was watching you pee while he masturbated.
Senin işemeni izlerken mala vurmasına inanamıyorum.
That guy, man. He is such a fucking nerd, I can't believe he doesn't work with you people.
Adama bak be abi öyle inek bir tipin sizlerle nasıl iletişim kurduğuna çok şaşırdım.
I can't believe that you're fighting to keep this guy alive.
Bu adamı yaşatmak için savaştığına inanamıyorum.
Wow. I can't believe you talked to that guy.
Bu adamla konuştuğuna inanamıyorum.
Can you believe it? He told my lawyer that the guard got shot, and therefore, in the eyes of the law, I was just as responsible as the guy who shot him.
Avukatıma, korumanın vurulduğunu bu nedenle kanunlar çerçevesinde onu vuran kadar suçlu olduğumu söyleyişine inanabiliyor musunuz?
You can't believe what that guy said.
O herifin söylediklerine inanamazsın.
Can't believe you dated that guy.
Bu elemanla çıktığına inanamıyorum.
[Chuckles] I can't believe you got into it with that crazy guy.
O manyak herife karşılık verdiğine inanamıyorum.