Can you do it or not translate Turkish
106 parallel translation
Can you do it or not?
Yapabilir misiniz?
Can you do it or not?
Yapabilecek misin?
Can you do it or not?
Yapabilir misin, yapamaz mısın?
Can you do it or not, Jones?
Yapabilir misin yapamaz mısın Jones?
Can you do it or not?
Yapabilir misin? Yapamaz mısın?
Can you do it or not?
Bunu yapabilir misin yapamaz mısın?
Can you do it or not?
Sen götürebilir misin, götüremez misin?
Can you do it or not?
Götürür müsün, götürmez misin?
- Can you do it or not? - Someone did this to me?
- Bunu yapabilecek misin yapamayacak mısın?
Can you do it or not?
Yapabiliyor musun yapamıyor musun?
He can't take a chance on whether you'd do it or not.
Bunu yapıp yapmayacağını görme riskine giremez.
I'm not sure how they'll try to do it, but they can get you drunk, drug you or knock you out.
Kesin bir şey söyleyemem, ama sarhoş edebilirler, uyuşturucu verebilirler ya da bayıltabilirler.
You know as well as I do their brain system is not developed in either the vocal or abstract-thinking area. Yes, sir, but they do have the power of speech, and it is for you gentlemen to assess how far that power can be exercised intelligently.
Evet, efendim ; fakat bunlar konuşma yeteneğine sahipler ve bu yeteneklerinin ne kadar zekice kullanıldığını ölçmek siz beylere düşüyor.
( man # 2 ) lt's the same old story - if a boy and a girl want to get together, there isn't any law that says you can't or you're not going to do it.
Hikayeyi bilirsiniz. İki gönül bir olunca samanlık seyran olur.
I mean, you can afford to do it, so you do it... whether you're hungry or not.
Yani, bunu yapmaya gücün yetiyor, öyleyse yap aç ol ya da olma.
You can do it or not.
Bunu yapabilirsin.
I am saying, you stupid little girl... that provided you take a few elementary precautions... you can do it, or not... with as many men as you like... as often as you like... in as many different ways as you like.
Benim söylediğim, küçük aptal... birkaç basit önlem almak şartıyla... bu işi... istediğin kadar adamla... istediğin kadar çok... ve istediğin kadar farklı şekilde yapabileceğin.
Now, we can do it my way, which is very nice right now, or we can do it their way, which you're not going to like.
Bunu benim yolumla yapabiliriz - ki şu anda çok iyi bir yol. Ya da onların yoluyla, - ki bence bunu hiç beğenmezsiniz.
which means, newspaper or not, you can never be sure what's around the corner or what you'll do when you find it.
Yani, gazete olsun veya olmasın köşeyi dönünce ne olacağından asla emin olamazsınız. Ya da ne olacağını öğrendiğinizde ne yapacağınızdan.
Can you do it or not?
Yapabilir misin yapamaz mısın?
- Windy or not, you can't do it!
Rüzgarlı yada değil bunu yapamazsınız.
The world does not revolve around you and your do whatever it takes, ruin peoples'lives so you can make a name for yourself as an investigatory journalist no matter how many friends you lose or people you leave dead along the way so you can make a name for yourself as an investigatory journalist no matter how many friends you lose or people you leave dead along the way...
Dünya senin etrafında dönmüyor ve ne pahasına olursa olsun yaptıkların insanların hayatını mahvediyor sense araştırmacı gazeteci olarak bir isim yapabilirsin ne kadar dost kaybedersen kaybet, ardında ne kadar ceset bırakırsan bırak araştırmacı gazeteci olarak isim yapabilirsin ne kadar dost kaybedersen kaybet, ardında ne kadar ceset bırakırsan bırak...
But after the technical updates, we will actually try whether we can do a question and answer session with 5,000 people, or how many of you there are there. and it may not actually work out, because one of the 5,000 people is really loud.
Teknik update lerden sonra biz cidden 5000 kişiyle soru sorup cevap falan vermeyi deneyeceğiz ya da orada kaçınız var veya bu cidden işe yaramayabilir çünkü 5000 kişiden biri baya yüksek sesli.
Well, it has to do with whether or not your former employer can contest the claim, a lay off just means you were terminated through no fault of your own.
- Aradaki fark nedir? - Son işvereninizin talebinize karşı çıkıp çıkmayacağıyla ilgili. işten çıkarılmanız bunda sizin bir hatanız olmadığını gösterir.
And if you do not find either the formula or a living Tok'ra who can tell me of it, do not bother to return.
Ve eğer formülü ya da bana ondan bahsedecek yaşayan bir Tok'ra bulamazsan, dönmeye kalkma.
Sir, he could be injured. Whether you believe it or not... I want to find him as badly as you do.
Bana inansanız da inanmasanız da... ben de onu bulmak için can atıyorum.
Can you do it or not?
Yapabilir misin?
And if that doesn't sound like something that you can or want to do, then fine. I'm sure you'll find another girl who doesn't mind sitting around cleaning her keyboard on a Friday night hoping you'll call, but it's not going to be me.
Bu senin istediğin gibi bir şey değilse cuma gecesi evde oturup klavyesini temizlemekten ve sen arasın diye beklemekten gocunmayan bir kız bul kendine.
You can't, for, everything you do or say is there forever lt leaves evidence ln fact it's really only common sense there's no such thing as nothing, not at all
Çünkü yaptığınız, söylediğiniz her şey kalır ebediyen. Kanıt bırakır ardında. Sağduyu bunu gerektirir aslında.
Either you tell me right now that you can take it into your heart that I did not do this shit... or this is as far as we go.
Ya bana şu anda bu boku yemediğimi.. ... içtenlikle anladığını söylersin. Yada artık yollarımız burada ayrılır.
It's not that I want to walk with you or anything, but I can't bear to sit by and not do anything.
Seninle konuşmak istediğimden falan değil, ama hiçbir şey yapmadan oturmaya dayanamıyorum.
Asking me not to talk or stop putting a pillow next to you, nobody can do it to us.
Birşey sorduğunda konuşmayacağım ya da şu yastıkları kaldıracaksın. Hiçkimse yapamayacak onu bize.
Well, you can do it or not, but if you don't, everybody in Austin is gonna think you a chicken shit.
İster yap ister yapma ama yapmazsan Austin'deki herkes senin korkak olduğunu düşünecek.
It's a space where you can meet with her, where she's not gonna be frightened that you're gonna put her away, or that you're going to do anything to her at all...
Onu bıraktığına korku duymayacağı ona istediğini yapabileceği bir yer Laing artık Amerika'da ünlü biriydi.
You can do it or not. But if you don't, everybody in Austin's gonna think you a chickenshit.
İstemezsen dans etmeyebilirsin ama bunu yapmazsan Austin'de herkes korkak olduğunu düşünecek.
You can believe in black serial killers or not, But the fact is they do exist. And it's only a matter of time before he kills another girl.
Siz siyahi seri katiller olduğuna inanmasanız bile bu bir gerçek ve bir kızı daha öldürmesi an meselesi.
Or how around here, once the ball starts rolling there's not much you can do to stop it.
Ya da top bir kere yuvarlanmaya başladı mı, kimsenin durdurmak için bir şey yapamayacak olmasını.
Well, you can tell me, or I'm gonna find out myself, and if I do that, it may not remain private.
Peki, ya sen söylersin ya da kendim öğrenirim. Eğer kendim öğrenirsem o zaman özel olmaktan çıkar.
You do not jeopardize it in any way, or I will hurt you.
Bunu hiç bir şekilde batırma, yoksa canını yakarım.
Tell me now if you can do it or not.
Yapamayacaksan şimdiden söyle.
You can do one of two things : you can open it now and have your answer or you can work out the solution yourself, and prove you're not an idiot.
İki şeyden birini yapabilirsin : Şimdi açar ve cevabı öğrenirsin Yada sorunu kendin çözersin, ve ahmak olmadığını kanıtlarsın.
Either you make an effort or... I can't do it on my own. It's not easy for me.
Ne senin çaban buna yeter ne de bunu ben tek başıma yapabilirim.
If you do not try to climb, does You can not learn to do it or not.
Dağa tırmanmayı denemezsen, yapılıp yapılamadığını öğrenemezsin.
The only thing you can do in relation to the future now is to decide whether or not you want to be in it.
Şu anda gelecekle alakalı yapabileceğin tek şey bu geleceğin içinde olmak isteyip istemediğine karar vermek.
Tell me now if you can Do it or not.
Yapamayacaksan hemen söyle.
If you want to move someone to do something, you have to connect to it you can not throw in the face, with an explanation, or a joke about it, have to reach them in some way
Eğer birilerini bir yerden bir yere götürmek istiyorsanız, onlarla bir şekilde iletişim kurmalısınız. Bu suratlarına tokat gibi yapıştırmakla da olur, açıklama yaparak da, şaka yolu ile de.. Bir şekilde onlara ulaşmalısınız.
Well, can you do it or not?
- Şimdilik sadece telefonla.
You can remove it now, or the machinewill do it for you and not gently.
Ya şimdi çıkarırsın ya da makine senin için çıkarır ve nazik bir şekilde yapmaz.
And, you know, the guys, that's the hardest thing is like, you know, if something happens to me, there's not much I can do about it or anything like that.
Ve, işte bilirsiniz ya, bu en zor şeydir yani benim başıma bir şey gelirse yapabileceğim pek bi şey yoktur falan demek işte.
But if we do this... I drive the bus, I call the shots, and you tell me everything, whether you think it's important or not, because - - trust me - - you can't tell the difference.
Eğer bunu birlikte yapacaksak olayları ben idare ederim, ben ne dersem o olur ve bana her şeyi anlatacaksın çünkü önemli olup olmadığını kavrayacak durumda değilsin.
What matters is whether or not you think you can do it.
Önemli olan, senin başarabileceğini düşünmen.