English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Cana

Cana translate Turkish

1,343 parallel translation
He was so nice, so friendly and clever.
Çok iyi, cana yakın ve zeki biriydi.
She's very personable.
Çok cana yakın.
Must be hard on you as a doctor, and of course a young woman to know that for every life you save, they're taking one away in that clinic.
Bir doktor ve tabii genç bir kadın olarak sizin için zor olmalı. Kurtardığınız her cana karşılık o klinikte bir canın alındığını bilmek.
It could be a crime fighting rabbit, or a lovable turtle.
— Yahut cana yakın bir kaplumbağa.
It was an obvious choice, being that I'm a people person.
Bunda şaşılacak bir şey yok, ben cana yakın biriyim.
If I put out even one flame of life it would make her sad.
Tek bir cana bile zarar verirsem bu onu onu üzecektir.
... and it is widely agreed, the last truly decent man in London... such... and that you're a very personable man possessed of a most attractive personality... and that you have brought into British politics an honesty, an integrity... a finer, a... a nobler atmosphere a finer attitude and higher ideals... higher ideals.
.. ve herkesin hemfikir olduğu üzere, Londra'daki tamamen düzgün son adam. Siz oldukça çekici kişiliğinizle çok cana yakın bir insansınız,..... ve İngiliz siyasetine dürüstlük ve doğruluk getirdiniz... Asil bir atmosfer, daha iyi bir tutum... ve yüksek idealler getirdiniz.
A life for a life.
Cana can.
Ah we can be friendly too.
Ah, biz çok cana yakın da olabiliriz.
Friendly place.
Çok cana yakın.
They still put you in jail for assault, though. If you get caught.
Yakalanırsan seni cana kasıttan hapse atarlar.
Social, as well.
Çok da cana yakın.
My personality is that I'm outgoing. I love people. I love being around people.
Cana yakın bir insanım, insanları seviyorum... insanlarla birlikte olmayı ve çocukları seviyorum.
I knew that warm voice belonged to a warm-hearted man.
O hoş sesin cana yakın birinden geldiğini biliyordum.
Always so happy, so kind.
Her zaman mutlu ve cana yakındı.
She's real mellow.
Pek cana yakın bir insan kendisi.
She's not exactly warm and bubbly.
Pek cana yakın ve konuşkan değil.
- He's very reasonable.
Tanıyınca makul ve cana yakın olduğunu göreceksin.
Tell me, are people a little friendlier off exit nine?
Söylermisin, dokuzuncu çıkışdaki insanlar daha cana yakın mıdır?
Actually I'm a charming person.
Aslında ben cana yakın biriyimdir.
Good gracious, a love song!
Cana yakın, sevgi dolu şarkı!
You're as loving as always.
Her zamanki gibi cana yakınsın.
No, they're charming.
Hayır, çok cana yakınlar.
That the debates are not made public is intolerable. The Guard will ensure that all sessions are open to the public.
Feodal komplocuların kralcı rejimin kalıntılarıyla el ele verip açtıkları bu korkunç savaş halihazırda sizden kim bilir kaç cana mâl oldu?
It's important you come off likable - - unlike the company you keep.
Cana yakın görünmen çok önemli. Arkadaşının tam tersine...
Maybe he heard what a pleasant person you were.
Belki ne kadar cana yakın biri olduğunu duymuştur.
- Nice landlord off 8th.
- 8. caddede cana yakın bir evsahibim var.
His victims put up little struggle, so he's likely charming, attractive.
Kurbanları pek fazla mücadele etmiyor, muhtemelen cana yakın ve cazibeli biri.
I was just trying to be affable.
Cana yakın olmaya çalışıyordum.
I don't know, I was trying to be affable.
Bilemiyorum, cana yakın olmaya çabalıyordum.
I was trying to be too affable.
Cana yakın olmaya çalışıyordum.
I went overboard in my affability.
Cana yakın olma konusunda çizmeyi aştım.
Aman needs... chicken, veal, eggplant parmesan.
Bir erkek ; tavuğa, dana etine, soslu patlıcana ihtiyaç duyar.
She was pleasant, enjoyable to be around- -
Cana yakındı, etrafta olmaktan mutluydu...
And that breech would toll in hundreds of millions of lives.
Ve bu ihanet yüz milyonlarca cana mal olabilir.
She had a really bad teen day... and she needs to crash someplace sympathetic.
Gerçekten kötü bir gün geçirmiş... ve cana yakın bir yerde kalması gerekiyor.
But they're so friendly over there.
Gerçekten mi? Ama oradakiler çok cana yakındır.
We understand that Seth was very... friendly at the party?
Seth'ih partide çok cana yakın olduğunu duyduk.
He was so friendly, so alive.
Çok cana yakın, hayat dolu biriydi.
Which is odd, because he's a friendly guy.
- Daima. Cana yakın birisi için bu çok tuhaf.
You have done nothing but bitch and moan since I got here and I've been nothing but pleasant.
Buraya geldiğimden beri, şikayet edip inlemekten başka hiçbir şey yapmadın. Oysa ben cana yakın olmaktan başka hiçbir şey yapmadım.
You complain when I'm pleasant and when I'm not?
Cana yakın olduğumda şikayet ediyorsun ya cana yakın olmadığımda?
I'm trying to be pleasant.
Cana yakın olmaya çalışıyorum.
Oh, they're so cuddly and sweet, panda bears are.
Pandalar çok cana yakın ve sevimlidir.
When a person drives their car into someone's home,
Bir kişi arabasını, bir başkasının evine sürdüğü zaman bence o kişi cana yakın, af dileyen biri olmalı.
One life for another
Bir cana karşı bir can.
A rat!
Bir sıçana!
We'll have to be careful next time, or my sister'll flip.
Kardeşin pek cana yakın görünmüyor.
Dilip Kumar came for his love.
Ellerim çana erişmiyor!
You're a talented writer and so am I. Don't you think it's fate that brought us here together? Hyangdan...
Birinci kez öttü çan, sonra ikinci üçüncü, dördüncü ve beşinci kez vuruldu çana.
See, actually I hate that little, black rodent.
Aslında o kara sıçana gıcık olurum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]