Canning translate Turkish
441 parallel translation
I just lie there thinkin'about my canning.
Yemin ederim bunca yıl yaptığım tek şey konservelerimi düşünmekti.
" the canning of crabapples and lectures to journalism classes.
" gazetecilik dersinde konferans vermek gibi hoşça eğlencelere vakit kalmıyor.
The very beautiful Sophia Loren, who at the moment is filming in Polesine with Mario Soldati, has made a visit with the actress Lise Bourdin to a fish-canning factory.
çok güzel Sophia Loren, şuanda Polesine'de Mario Soldati'yle film çekiyor, aktris Lise Bourdin'le bir balık çiftçiliğini ziyaret ediyor.
Be it resolved therefore that Mrs. Eunice Long has been declared the blue ribbon winner of the annual Topeka canning festival, and that throughout the Year of Our Lord one-aught-three, all preserved peaches, be they canned and / or jarred,
Karar verilmiştir. Bayan Eunice Long'un Topeka yıllık konserve yapma yarışmasında mavi rozeti takmaya hak kazandığını ve Tanrı'nın takviminin 103. yılı boyunca üretilecek tüm şeftali konserve ve / veya reçellerinde resim ve isminin "Topeka Kraliçesi" olarak yer alacağını ilan ediyorum. "
But, if it should become one, I have found that the best thing to do is just think about canning apricots.
Ama eğer o duruma gelirse yapılacak en iyi şeyin kayısı konserveleme olduğunu anladım.
Julia what do you say we try canning some of them apricots?
Julia biraz kayısı konservesi yapmaya ne dersin?
Mr. Farnsworth, that's an ecological suit against our canning factory for destroying porpoises.
Bay Farnsworth, bu yunus balıkları yok edildiği için konserve fabrikamıza açılan çevresel dava.
Tom! Tom Canning!
Doğru, Tom!
Hey! I didn't know you were in town.
Tom Canning!
And you'll be cooking, a-canning and a-serving.
Ve sen pişirecek, taşıracak, konserve yapacak, servis yapacaksınız.
I made a little inquiry and found out... that the pineapple farm is considerably large... and the canning factory that goes with it, too.
Küçük bir araştırma yaptım... ananas tarlası epeyce büyükmüş... konserve fabrikaları da öyleymiş.
There are six huge chimneys soaring up from the canning factory.
Fabrikadan altı adet | kocaman baca yükseliyordu.
And about the agency of the canning factory.
Şu acente hakkında...
And besides... if the circumstances require, there's a road open to the canning company, right?
Üstelik, şartlar gerektirirse konserve... fabrikasına açık bir yol var, değil mi?
Granger, Trundel Canning. Tell me.
Granger, bana Trundel Alüminyum'dan bahset.
But wipe out sardines and you get a canning subsidy!
Ama git sardunyaları silip temizle, konserveleme sübvansiyonu alırsın.
I was sending in my tissue samples he was replacing them with healthy samples, issuing the path reports shit-canning my stuff.
Ben doku örneklerini gönderiyordum o da onları sağlıklı dokularla değiştiriyor raporu ona göre hazırlıyordu. Kolay tabi.
Aye, that's right, Mrs. Canning.
- Evet, Bayan Canning.
Sure, don't I know that, Mrs. Canning.
- Onu ben de biliyorum Bayan Canning. - Düğmeye basmak isteseler basarlar.
You never spoke a truer word, Mrs. Canning.
Doğru söze ne denir, Bayan Canning?
Your husband runs the pineapple canning factory.
Kocanızın konserve ananas fabrikası vardı.
Yeah. Uh, we have a canning circle this Friday... and you're welcome to come ifyou like.
Cuma günü konserve yapacağız.
A pantry and a canning room.
Bir de kiler lazım. Ve konserve odası.
Are you sure about Georgina Canning?
Georgina Canning hakkında emin misin?
Raif Canning, the vet, is one of them.
Veteriner Raif Canning de artık şüphelilerden birisi.
Mrs Canning?
- Bayan Canning?
Do you have Canning's number?
- Canning'in numarası sizde var mı?
This is the Cannings'number.
- Canning'in numarası.
Raif Canning?
Raif Canning mi?
Mrs Canning?
Bayan Canning?
Mrs Canning, Mrs Rickworth. Any news?
- Bayan Canning, Bayan Rickworth.
Including Adam Keyne and Raif Canning?
Buna Adam Keyne ve Raif Canning de dahil mi?
Mrs Canning, this is a police interview.
Bayan Canning, bu bir polis sorgusu.
Would you please leave, Mrs Canning? Why is it everytime we go to a party you spend the entire evening asking me when we're going to leave? RAIF :
Lütfen gider misiniz, Bayan Canning?
Let Mrs Canning stay.
Bırak Bayan Canning kalsın.
I'm shit-canning you off the board.
Tahtadan uzaklaştırıldın.
I'll give my old friend Hugh Canning a ring.
Eski dostum Hugh Canning'e bir telefon ederim.
Hugh Canning?
Hugh Canning?
This is Hugh Canning, the man who broke the Doyle story... covering this sensational new development.
Ben Doyle hikayesini ve bu sansasyonel gelişmeyi... ortaya çıkartan Hugh Canning.
Good evening, and welcome to the very first edition... of Conversations With Canning... on this marvelous new medium of the television.
İyi akşamlar, muhteşem televizyon programı... Canning'le Diyaloglar'ın... ilk bölümüne hoş geldiniz.
That's an inspiring note on which to end... this little conversation with Canning.
Caning'le olan konuşmamızı sonlandırırken... ilham verici bir mesajdı.
Hugh Canning reporting to you, live, from outside the Supreme Court... on the first day of this historic case.
Hugh Canning bildiriyor, yargıtaydan canlı yayın... Tarihi davanın ilk günü.
She can't pick up the phone and call the canning people...
Telefonu kaldırıp da fabrikaları arayamaz...
Everyone else in the family is in the canning industry.
Ailede benden başka herkes konservecilik işinde.
All this is perfectly symbolized by the statue of George Canning, an advocate of colonial policies, that was donated by the British Government in 1857, in recognition of the debt.
Bütün bunlar, alınan borç onuruna, kolonici politikaların savunucusu George Canning'in, Britanya Hükümetince 1857'de hediye edilen heykelinde mükemmel biçimde simgeleşmiştir.
Lord Canning...
Lord Canning...
His Excellency Lord Canning...
Lord Canning Ekselansları için hepinizi sessizliğe davet ediyorum.
I owed Davey Canning a lot of money in a poker game.
Davey Canning e pokerde çok borçlanmıştım.
And now professor R.J. Canning.
Ve şimdi, Profesör R.J. Canning.
Glo-o-or...
YENİDEN PROFESÖR R.J. CANNING
Raif Canning.
Raif Canning'i?