Careless translate Turkish
1,213 parallel translation
Won't you see what careless love will do?
Beklenmedik aşkın ne yapacağını görmüyor musun?
No careless product of wild imagination.
Çılgın hayalgücünün bir ürünü değil.
You were careless, Jodo.
Çok dikkatsizce davrandın, Jodo.
As seekers after truth, we must also suspect and question our own ideas as we perform our investigations, to avoid falling into prejudice or careless thinking.
Hakikati arayanlar olarak bizler, önyargı veya dikkatsiz düşünüşten kaçınmak için çalışmalarımızda kendi fikirlerimize de kuşku ve sorguyla yaklaşmalıyız.
He is a little careless.
Dikkatsizce davrandı.
But the gods had been careless.
Ama tanrılar dikkatsiz davranmışlardı.
Thinking he was a mere child made me careless.
Böyle birşey olacağını düşünmeliydim.
'It is, of course, well known that careless talk costs lives,'but the full scale of the problem is not always appreciated.
Elbette dikkatsiz konuşmalar, insan hayatına mal olabilir, ama problemin büyüklüğü genelde göz ardı edilir.
I was careless and my wife was killed by Ruo Yu
Dikkatsiz davrandığımdan Ruo Yu karımı öldürü verdi
Some of us were just careless, in a hurry.
Bazılarımız aceleci ve dikkatsiz.
Careless motorists.
Kim yapabilir? Dikkatsiz sürücüler.
And you're an irresponsible and a careless citizen. No use begging and arguing.
sende sorumsuz ve dikkatsiz bir vatandaşsın daha fazla yalvarma ve tartışmanın anlamı yok.
I'm gonna be on your ass so much you're gonna get careless.
Kıçına öyle bir bineceğim ki artık dikkatsiz hale geleceksin.
You are so careless, Cobra.
Çok dikkatsizsin, Cobra.
Be careless.
- Dikkat etme.
You've been careless about your bills.
Faturaları ihmal ediyorsun.
Certain inmates perform their tasks in a careless manner and treat the warders without due respect.
Bazı mahkûmlar işlerini baştan savma yapmakta ve gardiyanlara karşı saygısızlık etmektedirler.
Not even if I was a little careless and let the gun drop onto the bar like that. Maybe let my attention wander round the room a little bit.
Dikkatsiz olup silahımı masaya bu şekilde bıraksam ve belki dikkatimi başka yere versem bile mi?
We've relaxed our defense and have been careless
Daha önce dikkatsizdik ve onu hafife aldık
- How could he be so bloody careless?
- Nasıl böylesine düşüncesiz olabildi?
- How careless of you.
- Bu ne dikkatsizlik.
It was careless of me not to check properly.
Düzgün kontrol etmemekle dikkatsiz davrandım.
That was careless of me.
Benim dikkatsizliğimden oldu.
It's the kind of thing that can't hurt you... unless you're careless with it.
Ona karşı dikkatli olduğunuz sürece size zarar veremeyecek bir şeydir.
You people got caught'cause you got careless.
Sizler enselendiniz çünkü dikkatsizdiniz.
Drivers are so careless nowadays.
Bugünlerde şöförler çok dikkatsiz.
This time he was careless.
Bu sefer dikkatsiz davrandı.
Unless we are foolish enough to be... Careless! Seize those Autobots!
Tabii aptalca dikkatsizlikler yapmadığımız sürece!
She has gotten careless and undisciplined.
O pervasızlaştı ve disiplinsizleşti.
It makes it okay to be super careless. Wait, wait!
Süper dikkatsizliği tamamlıyor bu.
A bird of free and careless wing Was I through many a smiling spring.
Özgür ve umarsız kanatlı bir kuş idim Gülümseyen baharlar boyunca
Look, I'm a careful man, and your cousin wouldn't like you to do business with a careless man, hmm?
Bak ben dikkatli bir adamım, ve kuzenin dikkatsiz bir adamla iş yapmanı istemez, değil mi?
How could I have been so careless?
Nasıl böyle dikkatsiz olabilirim?
How come you're so careless
Çok dikkatsizsin.
He's careless.
Çok dikkatsiz biri.
You are sometimes careless.
Bazen dikkatsiz olabiliyorsun.
This one just got careless one night and signed his name on the wrong dotted line.
Bir gece dikkatsizlik etmiş ve adını yanlış satıra yazmış.
But if some guy thought he was going to put you to sleep at the controls and kill you in a plane crash, he might have gotten careless with his fingerprints.
Ancak biri sizi uçuş sırasında uyutmak ve uçağı düşürerek sizi öldürmeyi düşünmüşse parmak izleri konusunda dikkatsiz davranmış olabilir.
He's a careless, thoughtless, undisciplined fool.
Dikkatsiz, düşüncesiz, disiplinsiz bir budalanın teki.
It pains me I was so careless, Captain.
Bu kadar dikkatsiz davranmış olmak canımı acıtıyor Kaptan.
Couldn't careless.
Öldürmeye değmezsin
Why are you so careless?
- Neden daha dikkatli olmuyorsun?
He thinks you're being a little careless.
Biraz dikkatsiz olduğunuzu.
Nadine, how careless of you.
- Nadine, ne kadar dikkatsizsin.
Strong follow-up brings full professorship, and then the third novel... that is a little careless and a fourth that kind of stinks.
Sonraki etkileyici romanı kendisini profesörlüğe terfi ettiriyor ve ardından gelen üçüncü romanında biraz özensizleşiyor. Dördüncüsünde ise berbat bir iş çıkarıyor.
Most careless of me.
Çok dikkatsizim.
How could I be so careless?
Nedir bu dikkatsizlik?
Haven't we been careless?
Biraz dikkatsiz miyiz neyiz?
As wide-eyed travellers to a distant land, unknowing of our fate, careless of our destination, to emerge someday, somewhere bruised, sad, a little wiser perhaps, but ultimately and joyously alive.
Kaderimizi bilmeden, rotamızı umursamadan yola çıkmış iki yolcu olarak bir yerde, bir gün ; belki yaralı, üzgün veya olgun bir şekilde buluşacakmışız gibi.
Found it where? You were pretty careless.
Nerede buldun?
Careless.
Dikkatsizlik işte.