English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Cauldron

Cauldron translate Turkish

316 parallel translation
One day, for instance, when he'd been told by his master to carry water to fill a cauldron, he had the brilliant idea of bringing a broomstick to life to carry the water for him.
Örneğin, bir gün, ustası ondan, bir kazanı doldurmak için su taşımasını istediğinde, aklına parlak bir fikir gelir kendi yerine suyu taşıyacak bir süpürgeye can vermek...
"Corry" means cauldron or whirlpool.
"Corry" kazan ya da girdap anlamına geliyor.
Double, double, toil and trouble ; Fire burn and cauldron bubble.
Acı üstüne acı, kan üstüne kan, Kayna kazanım kayna, yan ateşim yan!
The wax is melted in the cauldron you see above the vat... liquefied and brought to a boiling point... so that it will distribute itself evenly over the body.
Deponun üzerinde gördüğün balmumu kazanda eritildi... sıvılaştırıldı ve kaynama noktasına geldi... böylece vücudun üzerinde kendi kendine yayılacak.
Put the cauldron on the fire, will you, old man?
Kazanı ateşe koyar mısın, dostum?
As soon as the pot is boiling, the Haouka who are near the fire or boiling water, dip their hands straight into the cauldron to fish out pieces of stewed dog.
Kazan kaynar kaynamaz, ateşin ya da kaynayan suyun yanındaki Hausalar köpek yahnisinden parça alabilmek için ellerini doğrudan kazana daldırıyorlar.
"Fire burn and cauldron bubble."
"Ateş yanığı ve kazan fokurda."
Gomez, a watched cauldron never bubbles.
Gomez, ateş olmayan yerden duman çıkartma.
A real house-haunting, broom-riding, cauldron-stirring witch.
Bildiğin ev basan, kazan kaynatan ve süpürgeyle uçan cadılardan biriyim.
A real live house-haunting, broom-riding cauldron-stirring, card-carrying witch.
Kanlı, canlı, ev basan, süpürgeye binen. kazan kaynatan ve fal bakan bir cadı.
They made ready a great cauldron, and under it a fire burned day and night.
Koca bir kazan hazırlayıp, altını gece gündüz yakmışlardır.
At last, the huge cauldron was so filled with molten gold that no more could be added.
En sonunda, k oca kazanın içi öyle çok erimiş altınla dolar ki daha fazla eklenemez hale gelir.
They prepare a thin acetic acid, lower me into the cauldron... and boil me.
Güçsüz bir asetik asit hazırlarlar, beni kazana sokarlar ve haşlarlar.
A German soldier caught in the Stalingrad "cauldron" wrote to his wife,
Stalingrad'ta çembere alınan bir Alman askeri eşine şöyle yazıyordu :
- Fire burn, and cauldron bubble.
- Kayna kazanım kayna, yan ateşim yan.
- Fire burn and cauldron bubble.
- Kayna kazanım kayna, yan ateşim yan.
For the ingredients of our cauldron!
Tamamlar çorbamızın malzemesini!
- And cauldron bubble!
- Yan ateşim yan!
Terry, I presume that when Shakespeare wrote, "And cauldron bubble," he intended the cauldron to bubble.
Terry, zannederim ki Shakespeare, "Kayna kazanım kayna" dizesini yazarken... kazan kaynasın, fokurdasın istiyordu.
And it would help me considerably to play this scene from the heart, if the cauldron were allowed to blow even one itsy-bitsy little bubble!
Kazanın birazcık olsun taşmasına izin verilirse... bu sahneyi yürekten oynamama çok faydası dokunacaktır!
Now look, ducky, it's not very plausible that if the cauldron bubbles, the bloody fire doesn't burn.
Bak canım... kazan kaynadığı halde... ateş yanmazsa, hiç de gerçekçi olmaz.
Asterix light me a good fire under that cauldron.
Asterix şu kazanın altında bana bir ateş yak.
Then you... are to knock over the cauldron of magic potion, and you're to get hold of that... Gaulish druid, a bag of gold if you are successful.
Sonra... sihirli iksir kazanını devireceksiniz, ve eğer o Galyalı Rahibi bana getirirseniz... bir kese dolusu altın alırsınız.
I'll see about that cauldron, you two take care of the druid.
Ben kazan ile ilgilenirim, siz ikiniz Rahibin icabına bakın.
We'll get some pellet sand and a big cauldron Also sew a few canvas bags to hold lead pieces
İhtiyacım olan bir torba kum ve büyük bir kazan ayrıca bacaklarımı güçlendirmek için içi kurşun dolu ayak ağırlıkları.
Fire burn, cauldron bubble.
Yan ateşim yan, kayna kazanım kayna.
Fillet of a fenny snake, in the cauldron boil and bake.
Bir dilim bataklık yılanı atıp, karıştıralım kazanı.
I thought maybe he had a cauldron of acid or something... that he was gonna drop me in.
Bir kazan dolusu asit getirdiğini ve beni içine atacağını sandım.
The heat in your room, like a cauldron, like a furnace, the six socks, indolent sharks, sleeping whales.
Odan, bir kazan gibi bir fırın gibi sıcak. Altı çorabın, pembe kabın içinde miski köpekbalıkları uyuyan balinalar gibi.
You know you fell into the Cauldron when you were a baby.
Biliyorsun bebekken iksir kazanına düşmüştün.
... fell into the Cauldron when you were a baby... nhanhanhay...
"bebekken iksir kazanına düşmüştün" grrrrrr...
See this cauldron?
Bu kazanı görüyor musunuz?
And when she wanted to return to earth, it was an upside-down cauldron.
Yeniden dünyaya dönmek isteyince onun ters dönmüş bir kazan olduğunu görmüş.
He stood over a cauldron of toxic chemicals and endlessly stirred.
Zehirli kimyasallar içeren bir kazanı durmadan karıştırıyordu.
A cauldron was worth 2 million liras.
Bir kazan 2 milyon lira değerinde.
It's a cauldron.
O bir kazan.
Bollo, get the big cauldron out of the loft.
Bollo, büyük kazanı tavan arasından çıkar.
This is your basic cauldron.
Bu senin her zaman kullandığın kazan.
No, not the cauldron ofterror.!
Hayır dehşet kazanı olmasın!
There, his demonic spirit was captured in the form of a great black cauldron.
O potada, şeytani ruhu büyük bir Kara Kazan biçimine dönüşmüş.
For uncounted centuries, the Black Cauldron lay hidden, waiting, while evil men searched for it, knowing whoever possessed it would have the power to resurrect an army of deathless warriors and, with them, rule the world.
Kara Kazan, sayısız yüzyıllar boyunca saklanarak kötü adamların kendisini aramasını beklemiş. Kendisine sahip olan kişinin, ölümsüz askerlerden oluşan bir orduyu tekrar canlandıracağını biliyormuş. Ve o orduyla dünyaya hükmedeceğini.
The Black Cauldron!
Kara Kazan!
The Black Cauldron?
Kara Kazan mı?
We must make sure he never uses it to find the Black Cauldron.
Bu gücü, Kara Kazan'ı bulmak için kullanmasına engel olmalıyız.
Soon the Black Cauldron will be mine.
Kara Kazan yakında benim olacak.
Its evil power will course through my veins, and I shall make you Cauldron-Born.
Onun kötü gücü damarlarımda akacak. Ve sizi kazandan çıkaracağım.
All right, pig, show His Majesty where the Black Cauldron can be found.
Pekâlâ domuz! Majestelerine Kara Kazan'ın nerede olduğunu göster.
The Black Cauldron.
Kara Kazan!
Then instruct her to show me the whereabouts of the Black Cauldron.
O halde ona, Kara Kazan'ın nerede olduğunu bana göstermesini söyle.
You must make sure he never uses Hen Wen to find the Black Cauldron.
Kara Kazan'ı bulmak için Hen Wen'i kullanmasına engel olmalısın.
He thought my bauble could tell him where some old cauldron was.
Işığımın, eski bir kara kazanın yerini söyleyeceğini sandı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]