English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Cause you're not

Cause you're not translate Turkish

1,287 parallel translation
'Cause you're not right about this. Hey!
- Çünkü yanlış olan bir şeyler var.
So, just to recap, come in, not smiling'cause you're sad'cause you just buried your sister, don't look at the camera and stand on that mark so we can see you on the telly.
Tekrar edelim. İçeri gir. Gülme, çünkü üzgünsün.
'Cause if not, new york state law, You're not obligated to give her Half the deposit when you move.
Çünkü eğer geçmiyorsa, New York eyaleti yasalarına göre, taşındığında ona depozitonun yarısını vermek zorunda değilsin.
'Cause you're the man of the house when I'm not around.
Çünkü ben burada değilken, evin erkeği sensin.
Clearly not, cause now you're leaving!
Hiç de değil, çünkü gidiyorsun!
Randy, I'm not gonna stand here forever just'cause you're superstitious.
Randy, batıl inançların yüzünden burada sonsuza kadar kalmayacağım.
Just so I don't bother you with, like, I'm phoning you up going, "Oh, I can't make it'cause of this..."'and you're going, "That's not an excuse."'
Seni "Şu yüzden gelemiyorum" diye aradığımda seni rahatsız etmeyecek bir şey.
Maybe you just feel bad'cause you're not in the middle of it.
Belki de vicdan azabının sebebi senin bu işin ortasında olmayışındandır.
Whoa, whoa, you're not going anywhere. You're the only agent who knew about the math application'cause your client, your best friend, Vick Johnston told you.
Matematik uygulamasını bilen tek menajer sizdiniz, çünkü müşteriniz, en iyi arkadaşınız, Vick Johnston size anlattı.
No, you're not having ice cream For dinner just'cause you're sick.
Hayır, sırf hastasın diye öğle yemeğinde dondurma yiyemezsin.
What detective taylor meant to say is you're a scumbag with an $ 80 haircut who killed his girlfriend'cause she decided to have his baby. I'm not the father.
Detektif Taylor'ın söylemeye çalıştığı şey, bebeğini doğurmakta ısrar ettiği için kız arkadaşını öldüren ve ortalarda 80 dolarlık saç kesimiyle dolaşan bir pislik torbası olduğun.
You're not staying home from school'cause there some bully.
Bazı zorbalar yüzünden okulu asıp evde kalmayacaksın.
'Cause like it or not, you're stuck with me.
Çünkü isteyin ya da istemeyin bana takiIip kaldiniz.
'Cause I think if you could get honest, if you could just tell the damn truth for one minute, I think you have to admit you're not here to talk.
Çünkü eger dürüst olabilirsen, sadece bir dakika kendine dogruyu söyleyebilirsen bence buraya konusmaya gelmedigini kabul edeceksin.
You better not end up blind and go to some blind kid's school,'cause, um, if I have to go back to junior year without you, you're gonna be deadeat.
Kör olup, körler okuluna gitmesen iyi olur, çünkü eğer son sınıfta sensiz kalırsam, orada ölebilirim.
I'm not helping you hold on, cause you're not dying.
Sana dayanman için yardim etmeyecegim, çünkü ölmüyorsun.
'Cause... you know, you're not just one thing.
Çünkü biliyorsun, sen yalnızca bu değilsin.
-'cause you're not wearing a wire.
- çünkü mikrofon takmıyorsun.
Cause you're not hitting all the buttons.
Bütün düğmelere basmıyorsun.
Cause you're smart, and you're strong, and you're not afraid to make a goofball out of yourself.
Çünkü akıllı ve güçlüsün, ve bir aptal olmaktan da korkmuyorsun.
'Cause you're not.
Çünkü bulamazsın.
I can call myself that but you can't,'cause I'm gay, and you're not.
Ben kendime böyle diyebilirim ama siz diyemezsiniz. Çünkü ben eşcinselim ama siz değilsiniz.
You're gonna have to find someone else to feel you up...'cause I'm not having it.
Öyleyse seni iyi hissettirecek başkasını bulman gerek çünkü ben yokum.
'Cause I may not be much, Frank, but, uh, I think you'll find that I'm a pretty sweet deal... once you're out there on your own, and I'll tell you what else.
Ben o kadar da iyi olmayabilirim belki Frank ama yalnız başına kaldığın zaman değerimi anlayacaksın ve sana bir şey daha söyleyeyim.
You're not gonna find a bang maid,'cause there's no such thing.
Yatmalık hizmetçi bulamayacaksın çünkü öyle bir şey yok.
'Cause, you know, you're not a nurse yet.
Sen daha hemşire değilsin.
Maybe. But they're not gonna find you...'cause you'll be in hell.
Belki ama seni bulamayacaklar çunku sen cehennemde olacaksin.
And you better get used to them,'cause they're not going anywhere.
Ve buna alışsan iyi olur, çünkü buna mecburuz.
But happiness does not seem to be on the menu, so smoke up and seal the deal with blair,'cause you're also entitled to tap that ass.
Mutluluk öyle her zaman karşına çıkmaz. O yüzden tüttür ve Blair ile işi pişir. O gö.. vurmayı da hak ediyorsun.
'Cause you'll start to change something you're not supposed to change.
Çünkü değiştirmemen gereken bir şeyi değiştiriyorsun.
Do you mind if...'cause we drove all the way here, d it'll be so awkward if you're sitting next to us but not, you know, with us.
Eğer mahsuru yoksa... Buraya kadar geldik yan masanıza oturursak çok garip olacak. Yine de siz bilirsiniz.
But then you do figure it out'cause you're not an idiot.
Ama sonra sen anlarsın, çünkü gerzek değilsindir.
I'm leaving,'cause you're not my parents and this is not my home!
Ben gidiyorum. Çünkü ne siz benim ailemsiniz ne de bu ev benim evim.
[Sobbing] YOU'RE ONLY ASKING ME'CAUSE YOU FEEL SORRY FOR ME. NO, I DON'T. NOT AT ALL.
Seni dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum.
Okay. If you're not the killer- - And let's go with that,'cause that's comforting- -
Peki, eğer sen katil değilsen böyle devam edelim çünkü bu rahatlatıcı.
We're not doing it to cause you any pain, all right?
Bunu, sen acı çek diye yapmadık, tamam mı?
'Cause you're the target, not Ernie.
Çünkü o hedef değildi, Sen hedefsin.
- We're not gonna make you a martyr to your cause, Jordan, we're going to make you a traitor to it.
- Ben de. - Seni şehit yapmayacağız Jordan, seni hain yapacağız.
We're not going to make you a martyr to your cause, jordan.
Seni şehit yapmayacağız, Jordan.
You're poking around... but there's no point to it'cause you're not gonna find anything.
Sen uğraşıyorsun ama bunu yapması için bir neden yok hiçbir şey bulamayacaksın.
I can't believe you persuaded me to do these things, they're not even selling apparently cause they're embarrassing... loads are lying around in bargain bins for ages.
Beni bunları yapmaya ikna ettiğine inanamıyorum. Doğru düzgün satmıyorlar bile, ne kadar utanç verici. İndirim reyonunda yığmışlar, kimse almıyor.
GIRL : You're bitter,'cause you're the designated driver and we're not.
Üzgünsün çünkü sen şoför seçildin, biz değil.
You can save it.'Cause unlike most people, you're not going to get me to underestimate you.
Bunu kendine saklayabilirsin. Çünkü pek çok kişinin aksine, ben, seni küçümsemeyeceğim.
Well, now you gotta pay for it,'cause we're not allowed to accept gifts.
Artık bedelini ödemek zorundasın, çünkü hediye kabul etmemize izin verilmiyor.
I don't give a shit, Charlie...'cause you're not Serpico.
- Sikimde bile değil, Charlie.
Yeah, I resent you'cause you're not Perry Como.
Evet. Sana Perry Como olmadığın için kızıyorum.
You must be something special'cause the NCOs are never invited to the Colonel's house, not unless they're in deep trouble.
- Özel biri olmalı çünkü astsubaylar, albayın evine asla davet edilmezler. Hele böyle sorunlu zamanlarda, hiç!
But quit'cause you're not good enough.
Bırakacaksan, yeterince iyi olmadığın için bırak.
It's not gonna matter'cause you're flat in front like Ken.
Gerçi farketmeyecek çünkü ön tarafın Ken gibi dümdüz.
It's not'cause you're not hot.
Seksi olmadığından değil.
I can't let you in'cause you're old as fuck, for this club, not, you know, for the Earth.
Ama seni içeri alamam, çünkü bu dünya için değilse de bu kulüp için çok yaşlısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]