Centred translate Turkish
132 parallel translation
Listen, I'm an extremely self-centred person.
Bak, ben tamamen bencil birinin tekiyim.
- You're uncouth and self-centred.
- Kaba ve bencilsin.
Never in all my days have I met such an opinionated, self-centred young man.
Tanrım. Hayatımda onun gibi benmerkezcil genç bir adamla tanışmamıştım.
On the contrary, he's rude, disrespectful, self-centred and discourteous.
Aksine, kaba, saygısız, terbiyesiz ve kendini beğenmiş biri.
Even if I did, it would not be centred on this degenerate trash.
Paylaşsam bile, bu yozlaşmış süprüntüleri göndertmezdim.
Readings suggest the effect is centred almost on this very spot.
Okumalar, etkinin tam bu noktada yoğunlaştığını gösteriyor.
You're a self-centred murderer, and I don't want anything from you.
Bencil katilin tekisiniz, sizden hiçbir şey istemiyorum.
You know how actors are, they're all a bit self-centred.
Aktörlerin nasıl olduğunu bilirsin, hepsi biraz benmerkezcidir.
I'll bet even Laurence Olivier is vain and self-centred.
Bahse girerim Laurence Olivier bile gururlu ve benmerkezciydi.
I've been so self-centred. That's the trouble.
Çok benmerkezci davrandım.
But there's more than ordinary interest centred in the Lauberhorn this year because it falls two weeks before the Winter Olympics.
Ama bu sene Lauberhorn üzerine olağandan daha öte bir ilgi var çünkü kış olimpiyatlarından iki hafta öncesine denk geldi.
That is the most obstinate, self-centred, opportunistic, selfish, lazy creature I've ever met in my life.
Hayatımda gördüğüm en inatçı bencil, fırsatçı egoist, tembel yaratık.
Accordingly, all the activity is centred on the starboard side of the boat.
Bütün hareket teknenin sancak tarafında yaşanıyordu.
You are the most arrogant, self-centred...
Sen de küstah, kendini beğenmiş...
An arrogant, self-centred, and yes, somewhat entertaining man, who has realised his ambition and is at last and forever a spoiled child.
Kibirli, benmerkezci ve tutkularını fark etmiş üstelik şımarık, biraz da eğlendirici bir adam.
- Stop being so damn self-centred.
Bencil olmaktan vazgeç. Çok yalnızım.
Oh, gee, you're self-centred.
Ne kadar bencilsin! Neden böyle üzgünsün?
Well, Stanley, it's because you have become an arrogant, self-centred, condescending son of a bitch.
Bak Stanley, kızgınım çünkü artık sen çok bencil,... düşüncesiz ve lanet bir herif oldun. Beni anladın mı?
You ungrateful, overbearing, self-centred son of a bitch!
Seni nankör, kendini beğenmiş, bencil, aşağılık serseri!
You are so self-centred!
Ve çok ben-merkezcilsin!
How self-centred and feelingless!
Ne kadar bencilce bir davranış!
An egotistical, self-centred little brat!
Egoist, ben merkezli, küçük bir veletsin!
Because you're a self-centred egotistical prat
Çünkü bencil, egoist bir veledin tekisin
I'm self-centred.
Bencilim.
It seems centred around the frontal lobe.
Frontal lob merkezinin etrafını sarıyor gibi.
He's selfish and self-centred...
Bencil, ben merkezli...
If I'm focused, centred, free of disquieting thoughts, I can turn these factions toward peace.
Odaklanabilirsem, merkezleyebilirsem, rahatsız edici düşünceleri özgür bırakabilirsem, bu ayrılıkları barışa doğru çevirebilirim.
He feels that whatever is wrong with her is centred there.
Onda yanlış olan her neyse, tam onun merkezinde olduğunu hissediyor.
The Borg's existence centred around acquiring cultures and technology.
Borg varlığının merkezi, teknoloji ve kültür edinme etrafındaydı.
You are by far the most ungrateful, disagreeable, self-centred, whiny fusspot I've had the misfortune of dealing with!
Siz şu ana kadar başıma gelen en nankör, uzlaşmaz, bencil, mızmız ve huysuz talihsizliksiniz.
That you're a childish, self-centred asshole?
Senin gibi bencil bir çocukla birlikte olmayı mı?
- Frankly, they're arrogant, self-centred...
- Dürüstçe, onlar kibirli, ben-merkezci...
I'm trying to break you out of your self-centred world long enough...
Diğer insanlara göz kulak olmak için, seni, kendi etrafında dönen dünyandan...
With his eye at the eyepiece of the blink comparator back there. 'And he had been searching on the plates'that were centred on a star'in the constellation of Gemini, the Twins.'
Yanıp sönen komparatöre gözünü ayırmadan bakıyor ve cam negatiflerin üstünde, İkizler takımyıldızındaki bir yıldızın etrafına toplanmış olanları arıyordu.
He about dead-centred your pocketbook, didn't he?
Cüzdanını ortadan vurmuş, ha?
And the Kaaba in Mecca was one of a number of these sanctuaries centred around a particular cluster of deities.
Merkezi bir konuma sahip olan Mekke'deki Kabe en önemli tapınma merkeziydi.
You're still sadistic and... self-centred.
Hâlâ sadist, bencil...
Keeps us centred, focused.
Dikkatimizi toplamamızı, odaklanmamızı sağlar.
I'm always telling him not everything in life needs to be centred.
Ona her zaman hayatındaki herşeyin ortalıkta olmaması gerektiğini söylerim.
I think they're vain, stupid... and incredibly self-centred.
Boş, aptal... ve müthiş ben-merkezci olduklarını düşünüyorum.
- Pacey-- - l don't understand why you'd fall for such a self-centred jerk like Nick.
- Pacey... - Neden Nick gibi egomanyak bir pisliğe âşık olduğunu anlamadım.
I worshipped her for years, and then we had a parting of the ways because it turned out that she was just unpleasant and confrontational, self-centred.
Ama bir araya gelince çok tatsız bir ilişki yaşadık. Çünkü o saldırgan, bencil biriydi.
WELL, I DON'T HAVE TIME TO WORRY ABOUT WHAT MY SELFISH, SELF-CENTRED, NARCISSISTIC FRIENDS THINK.
Kendini beğenmiş, bencil, sadece kendini düşünen, arkadaşlarımın ne düşündüğüyle ilgilenecek vaktim yok.
- Of all the self-centred, egotistical...
- Tüm ben-merkezcil, benlikçi...
- This system is centred on a blue giant.
- Bu sistem bir mavi dev etrafında dönüyor.
The rings are centred here.
Halkalar burada.
We're more centred around the girl-on-girl action.
Biz daha ziyade kız kıza olmaya odaklanıyoruz.
Bloody self-centred, if you ask me.
Bence sadece bencil.
I am centred, I am balanced.
Odaklandım. Dengeyi kurdum.
Really, the perfect friend. Yeah, but Timmy can be really self-centred.
Evet, ama Timmy biraz bencil olabilir.
Nice and straight. Bar centred.
Dümdüz git.