Challenged translate Turkish
1,281 parallel translation
- I said you were challenged.
- Meydan okuduğunu söyledim.
Just thought you might like to know that, unbeknownst to you a particular attitudinally-challenged younger sibling is preparing to leave Capeside for the summer.
Bilmek istersin diye düşündüm. Belli durumlardan dolayı zor durumda kalan kardeşim senin haberin olmadan, yaz için Capeside'tan ayrılmaya hazırlanıyor.
I mean, you're different. And you've challenged me every step of the way.
Her zaman beni kamçıladın.
Are we simply romantically challenged or are we sluts?
Bunlar, basit romantik değişiklikler miydi yoksa birer sürtük mü olmuştuk?
Your husband even challenged me to a ritual contest.
Hatta kocanız bana törensel bir yarışama ile meydan okudu.
You challenged the gods themselves and won.
Tanrılara kafa tutun ve kazandın.
Most have produced healthy offspring for single mothers or fertility-challenged couples while some of them have not.
Çoğu bekar annelere ya da kısırlık sorunu olan çiftlere sağlıklı çocuklar getirmiş. Bazılarına da getirmemiş.
He has challenged the British on your behalf.
Sizin adınıza İngilizlere meydan okudu.
Are you proud to be challenged by the best sharpshooter in Germany?
Almanya'nın en iyi keskin nişancısının meydan okumasından ötürü gururlu musun?
Actually, I prefer "domestically challenged."
Aslında "Evcil olmayı reddeden" i tercih ederim.
Miss Challenged, sorry, but you gotta leave.
Bayan reddeden, üzgünüm fakat gitmelisiniz.
He challenged the High King.
O, Yüce Kral'a karşı çıktı.
You always back down when you're challenged.
Her zamanki gibi kaçıyorsun.
I think, having explained in general what we are challenged to do I would be grateful for comments and questions.
Karşımızdaki zorluğu iyice açıkladığımıza göre yorumlarınız ve sorularınız için şimdiden minnettarım.
You're like the poster boy for the romantically challenged.
Sen romantikler için ilan çocuksun.
- Challenged.
- Öyle.
Lee Strasberg was the foremost teacher of method acting who challenged Marilyn to become a serious dramatic actress.
Lee Strasberg yöntem oyunculuğunun başlıca savunucusu ve öğretmeniydi. Marilyn'i ciddi bir drama oyuncusu olmaya sevk etmişti.
You get confrontational when you're challenged.
Zorlandığın zaman herşeye karşılık arıyorsun.
She's challenged your self-respect.
O senin kendine güvenine bir meydan okuma, dostum. Ne yapıyorsun?
I've never challenged a girl to a fight before...
Daha önce hiçbir kıza dövüşmek için meydan okumamıştım...
You know, I don't know the history of your case but that prenuptial, I think it can be challenged.
Davanın geçmişini bilmiyorum ama senin bu evlilik sözleşmene itiraz edilebilir.
If challenged, he must accept?
Düelloya davet edildiğinde kabul etmek zorunda mı?
You've been challenged.
Kim bağırıyor? Düelloya davet edildin.
The Groosalugg has been challenged!
Groosalugg düelloya davet edildi!
Your dentally-challenged killer left them all over the vic's clothes.
Dişleri bozuk katilin, kurbanın giysilerinin üstünde bırakmış.
Just because you skeeves have nothing better to do doesn't mean I'll spend my night among the socially challenged.
Sırf yapacak daha iyi bir şeyiniz olmadığı için bütün akşamı anti-sosyal beceriksizler arasında geçiremem.
Brother says she's developmentally challenged.
Ağabeyi gelişim bozukluğu olduğunu söylüyor.
He challenged me to go that extra mile.
Beni fazla yol almaya zorladı.
You know, I... I think they prefer the term "challenged."
Biliyor musun, ben... bence onlar "itibarlı takım" ifadesini daha çok tercih ederlerdi.
You see, my brother's technologically challenged.
Ben aslında kardeşime şaka yaptım.
Unless there's a white-van-driving, dentally-challenged... pedophile convention in town, I'd say yes.
Şehirde beyaz minibüs kullanan dişleri kötü çocuk tacizcileri konferansı yoksa, evet.
The only way not to be challenged is to avoid sudden movement and eye contact at all costs.
Bundan kaçabilmenin tek yolu ise, ani hareketlerden ve göz temasından kaçabilmektir.
I challenged him the next day, he said the man was all right.
Ertesi gün ona sordum ama adamın iyi olduğunu söyledi.
OK. in position number four, Universally Challenged.
Tamam. Dördüncü sırada, Universally Challenged.
No, I'm physically challenged.
Hayır, fiziksel engelliyim.
Listen, I challenged Jackson Vahue to some two-on-two.
Dinle, Jackson Vahue'ye ikiye ikide meydan okudum.
We're reproductively challenged.
Biz kısır değiliz.
I'm getting the hormone shots. I am in the chatroom with other reproductively challenged women.
Hormon iğnelerini olan ben ilaçları alan ben, araştırmaları yapan ben, doğurganlık konusunda sorun yaşayan kadınlarla konuşan yine ben!
I'm guessing a certain follically challenged individual was behind it.
Eminim saç sorunu olan bir şahıs bu işin arkasındaydı.
He may be a little intellectually challenged, but he's really hot.
Belki zihinsel olarak o kadar parlak değil, ama çok seksi.
I challenged Varia. It's my fight.
Varia'ya ben meydan okudum, Bu benim kavgam.
If that buffoon hadn't interrupted...,... then Saba would have challenged you to a chariot race.
Eğer o soytarı işime karışmamış olsaydı, o zaman Saba sana araba yarışında meydan okuyabilirdi.
Marcuse challenged that social world and he said that's a world that should not be adapted to.
Marcuse bu toplumsal yapıya itiraz etti ve böyle bir dünyaya uyum sağlamamak gerektiğini söyledi.
Reich originally had been a devoted disciple of Freud's in Vienna in the 1920s but he had challenged Freud over the fundamental basis of psychoanalysis.
Reich ilk olarak, 1920'lerde Viyana'da Freud'un sadık tilmizlerinden biriydi. Ama, psikanalizin temel yaklaşımları üzerinden Freud'a karşı çıktı.
What the Freudians didn't realize was that their influence in American society was also about to be challenged.
Freudiyenlerin fark etmediği şuydu : Amerikan toplumu üzerindeki etkileri de artık tehdit altındaydı.
So they had some sense that maybe the core values of the protestant ethic were being challenged by some of these new values that were beginning to appear.
Yani, ortaya çıkmaya başlayan bazı yeni değerlerin, bir noktada protestan ahlakının temel değerlerine karşı olduğunu hissetmişlerdi.
Clive's authority's being challenged again.
Clive'nin otoritesine bir kez daha meydan okunuyor.
Leon, they challenged us.
Leon, bize meydan okudular.
They shouldn't have challenged me
Beni kışkırtmanın sonu budur.
We think we have some kind of special dignity, but that now comes under threat. I mean, that's really challenged by this picture.
Yani, gerçekten de bu tabloya meydan okundu.
You know, if anyone's technologically challenged, it's you.
Ben de Almanca bilirim.