English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Chandeliers

Chandeliers translate Turkish

87 parallel translation
Does she have cut-glass chandeliers, plush curtains and dozens of mirrors?
Kristal avizesi, kadife perdeleri ve bir sürü aynası mı var?
My dressers, consoles, cupboards, chandeliers - everything I'd brought from the country.
Elbiselerim, televizyonum, fincanlarım, avizelerim... Hepsini yanımda getirmiştim.
Baldings, pilasters, walls its altars, its chandeliers, tuned to a perfect harmony.
Çıplaklığı, dört köşeli sütunları, duvarları sunakları ve şamdanları hepsi kusursuz bir uyum içinde.
Now they're hanging on to the chandeliers.
Ama şimdi salon tıklım tıklım.
Men in armour, light your chandeliers.
Zırhlı adamlar, şamdanlarınızı yakın.
A world of crystal chandeliers, Champagne... soft music, elegant ladies and fine furs.
Kristal şamdanların, şampanyaların dünyası, hafif müzik, kürklerinin içinde zarif hanımefendiler.
309, 307, 305, 303... chandeliers, chandeliers, pearls, mirrors... corridors with not a soul in sight.
309, 307, 305, 303... avizeler, avizeler... inciler, aynalar... görünürde kimsenin olmadığı koridorlar.
They look like monkeys, ready to clamber up the chandeliers and swing by their tails, showing their behinds.
Avizelere tırmanıp, kuyruklarıyla tutunup sallanarak popolarını göstermeye hazır, maymunlara benziyorlar.
- How about raising the chandeliers?
- Avizeleri yükseltsen nasıl olur?
Crystal chandeliers.
Kristal şamdan.
And when you drink it and start dancing, the whole place, with its diamond-crystal chandeliers and the waiters in the red jackets and the menus with tassels on them, all get dizzy and shaky, like it'll all come down on you.
Ve onu içip dans etmeye başladığında, tüm mekan, kristal avizeleri ve kırmızı ceketli garsonları ve püsküllü mönüleriyle, insanın başını döndürür ve sarsar, her şey üzerine düşecekmiş gibi.
You can't expect him to build a fancy building with chandeliers and masterpieces of art and gambling and six beautiful tarts upstairs.
Ondan avizelerin, kumar ve sanat eserlerinin, üst katta ise,... altı güzel karının olduğu güzel bir bina yapmasını bekleyemezsin.
Frogs attacking windows, snakes in chandeliers.
Kurbağalar cama saldırıyor... yılanlar avizelerde.
Lighting fixtures, not just chandeliers.
Aydınlatma armatürleri, sadece avize değil.
Rudge wants to put a roof in to hang them from the chandeliers.
Rudge, avizelere asılsınlar diye tavan yaptırtmak istiyor.
The chandeliers were shipped from Europe.
Avizeler Avrupa'dan gelmişti.
Watch the chandeliers!
Avizeleri kollayın!
The glittering of chandeliers... and the tinkling of crystal glasses of champagne.
Avizelerin parlaklığı... ve kristal şampanya bardaklarının çınlaması.
-... and crystal chandeliers.
-... ve kristal avizeler.
- Crystal chandeliers?
- Kristal avizeler mi?
Crystal chandeliers, cocktail bars white pianos?
Kristal avizeler, kokteyl barlar beyaz piyanolar?
And those chandeliers and the music.
Bütün o avizeler, ve o müzik.
Fallen off any chandeliers lately?
Ah, söylesene son zamanlarda hiç şamdandan düştün mü?
Somehow everybody thinks we were hanging from the chandeliers... wearing black leather the other night.
Bak. Bir şekilde herkes önceki geceden beri birlikte takıldığımızı sanıyor.
We also have some lovely Early-American chandeliers.
Eski sevimli Amerikan avizelerimiz var.
Why have the chandeliers gone off, find out
Neden ışıklar kapalı bakın
" The entrance was lit by chandeliers and decorated with flowers.
" Giriş çiçeklerle süslenmiş ve şamdanlarla aydınlatılmıştı.
Here, the stars are theatre chandeliers brasserie lights, carriages that light up the streets
Burada, yıldızlar tiyatro şamdanları meyhane ışıkları, sokakları aydınlatan at arabaları. Bir kadına ihtiyacım var.
But still, most normal handymen use ladders to fix chandeliers.
Yine de, normal ölümlü tamirciler avizeyi tamir etmek için merdiven kullanır.
Uh, wait till you see it- - crystal chandeliers, wall-to-wall Italian marble.
Ah, kristal avizeleri- - duvardan duvara döşeli İtalyan mermerlerini görene kadar bekle.
A prison's still a prison, even with silks and chandeliers.
Hapishane hapishanedir. İpekliler ve avizeler olsa da.
I like chandeliers. They move with you.
Şıkır şıkır sallanırlar.
They got the chandeliers from one of Martha Washington's houses.
Martha Washington'ın evlerinden birindeki avizeler var.
Huge chandeliers, thousands of the waiters with the vests on.
Büyük avizeler, binlerce yelekli garson...
Chandeliers.
Avizeler.
Five chairs... two chandeliers... two tables... three blankets
Beş sandalye... iki avize... iki masa... üç battaniye
And he fell off the banister and struck a table well, that's what happens when you've got chandeliers
Düştü ve sırtını masaya çarptı. Evinize avize asacaksanız bunları da göze alacaksınız.
Chandeliers coming down out of the ceiling.
Bütün tavanlardan avizeler sarkıyor.
They make great chandeliers.
Güzel avizeler yapmaya yarar.
The Venetian crystal chandeliers were commissioned by the third Earl of Carlyle in the late 18th century.
Bu Venedik kristali avizeleri Carlyle Lordu 18. yüzyıIda özel olarak yaptırdı.
I need suites with chandeliers, uh, mid-century Italian vases, 19th century portraits.
Avizeler, orta yüzyıl vazoları ve 19. yüzyıl portreleri olan suitlere ihtiyacım var.
Chandeliers and dancing.
Avizeler ve dans eden insanları.
Chandeliers are ice. I think I'm beginning to get the picture.
- Sanırım olayı anlamaya başlıyorum.
And the chandeliers?
Ya avizeler?
The usual stuff - shadowy apparitions, flickering lights, swinging chandeliers, cold spots.
Her zamanki şeyler, gölgeler, yanıp sönen ışık, sallanan avizeler, soğuk yerler.
Dollhouses don't come with chandeliers.
Oyuncak evlerde avize olmaz.
But you can only see chandeliers..
Ama sen sadece avizeleri goruyorsun
I didn't budget for chandeliers and Olympic pools.
Avizeler ve olimpik havuz için bütçem yoktu.
And why Marshall and I work on the roof of the Sunshine Building, while the rest of the U.S. Marshals reside in the Pete Domenici Federal Courthouse, with their mahogany desks, crystal chandeliers, and butlers.
İşte bu yüzden Marshall'la Sunshine Binası'nın tepesinde çalışırken diğer Bölge Sorumluları, Pede Domenici Federal Mahkemesinde maun masalarda, kristal şamdanlarla ve uşaklarla çalışıyor.
Tomorrow, I may be skinny-dipping in the Yellowstone River or swinging from the chandeliers in the Playboy Mansion but today, a Vortec six-fucking-liter V8 a box full of hollow points, and, Lord willing, a GD Twinkie.
Yarın Yellowstone nehrinde çıplak yüzebilir veya Playboy Malikanesi'nde bir avizeden sarkabilirim. Ama bugün sekiz silindirli bir Vortec motor oyuk uçlu kurşun kutusu ve Tanrı'nın takdiriyle, bir Twinkie.
Montfleury, Bellerose... the chandeliers!
Işıkları yakın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]