Chaser translate Turkish
360 parallel translation
- Chaser?
- Su?
And the blue blooded cheque chaser she's dashing to London to marry.
Ve evlenmek için Londra'ya sürüklediği mavi kanlı çek avcısına.
The blue blooded cheque chaser.
Mavi kanlı çek avcısı.
Why, you hillbilly ambulance chaser.
Seni lanet olası fırsatçı seni.
Hey, you can't take those without a chaser.
İçecek olmadan onları alamazsın.
Double scotch. Water chaser.
- Suyla cilalanmış duble viski.
What'll it be for a chaser?
İçki olarak ne alırsınız?
- Bourbon straight with a bourbon chaser.
- Sek burbon, cilası ile birlikte olsun.
Bourbon straight with a bourbon chaser.
Cilası ile sek burbon.
I take a plain water chaser with that... when the Scotch isn't so good.
Arkasından da bir su. Skoç çok kaliteli değilse... sonra hep su içerim.
Chaser?
Üzerine cila ister misin?
He was quite a chaser.
Hovardanın tekiydi.
How about a jigger of poison with a hemlock chaser?
Baldıran içkisiyle bir fincan zehir iyi gider mi dersin?
And I'll have the same with a whisky chaser.
Bana da aynısından, bir de yolluk alayım.
They do say that young John is a bit of a chaser.
Genç John için biraz çapkın diyorlar.
Don't I even get a chaser?
Bir iki yudum içemeyecek miyiz?
He didn't seem like a skirt-chaser but he sure found a pretty girl.
Pek çapkın gibi durmuyor ama güzel bir kız bulmuş.
He was a woman chaser.
- Evet.Çapkın bir adamdı.
Skirt-chaser?
Zampara mıdır?
I'm the kind that takes my truth straight, no chaser.
Ben doğrudan gerçeği isteyenlerdenim, hayal kuranlardan değil.
That's a good chaser.
İyi biraymış.
Saint Paul was a rounder, a chaser.
Aziz Paul ayyaş ve hovardaymış.
- Have a chaser.
- Al bir tane de içki.
- Woman chaser.
- Hovarda.
No, they didn't give me a chaser.
Hayır, sek içirdiler.
A double mint julep with a bottle of Kentucky bourbon for a chaser.
Bir nane likörü, cila olarak da bir şişe Kentucky viskisi.
- Want a chaser? - No.
- Yanında bir şey ister misiniz?
Sakamoto, Sakamoto Ji Tailang, Lance Corporal of the chaser.
Sakamoto, Sakamoto Ji Tailang. Gemide askerdim.
I need a chaser for a fifth of Scotch. Yes, I...
Sert içki sonrası içilen hafif bir içki istiyorum.
- You're a skirt-chaser.
- Sen bir etek avcısısın.
He made me the best-known wife of the best-known skirt-chaser in the community.
Toplumun en tanınmış zamparasının en tanınmış eşiydim.
Well, I need a chaser.
Pekala. Bana da cila lazımdı.
Now you know, I'm a skirt-chaser.
İşte göüyorsunuz. Ben çapkının biriyim.
A straight scotch with a gin chaser.
Sek viski ve su.
Have a chaser.
Cilâla.
- With a small beer chaser.
- Bir de küçük bir bira.
With a beer chaser.
Birayla.
Bourbon with a beer chaser.
Burbon ardından bira.
Maybe he's a... Shelly Chaser.
Belki de o bir... hatun avcısıdır.
One of these painkillers, and a chaser of whiskey :
Ağrıkesicilerden bir tane al, üstüne de bir duble viski.
Ever eat a raw herring with a beer chaser and a scoop of ice cream?
Siz hiç birayla balık yiyip ardından da dondurma yediniz mi?
I took the first one that came to mind... the one that summed up the absurdity of my life. : The Skirt Chaser.
Araştırmalarımın gülünçlüğünü ve coşkusunu özetleyen en iyi kelimeyi : "Hovarda".
The Skirt Chaser... by Bertrand Morane.
Hovarda. Yazan Bertrand Morane.
The Skirt Chaser... I don't like the title at all.
Başlığı hoşuma gitmedi.
"The Skirt Chaser."
Hovarda.
I liked it better than The Woman Chaser.
Bana "Kadın Avcısı" ndan daha iyi gelmişti.
We'll get you a half a lude, a Perrier water, a twist of lime... and a Perc chaser.
İkimize bir yarım sakinleştirici, bir Perrier maden suyu, bir dilim limon... ve hafif bir içki.
Besides, you were a skirt-chaser.
Öte yandan, sen bir etek kovalayıcıydın.
I thought that was a chaser.
Ardından bu içki gelecek sanmıştım.
Beer chaser.
Bira.
FIRST THE STI M U LANT... THEN THE CHASER.
Hayatım!