English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Ck

Ck translate Turkish

1,409 parallel translation
Add an ABG with carboxyhemoglobin and a CK.
Arteryel kan gazı. Karboksihemoglobin ve kreatin kinaz oranları.
Now he's the head of security at CK Pharmaceuticals. Uh, Captain?
Şimdi CK İlaç Şirketi'nin güvenliğinin başı olarak çalışıyor.
I'll bet you $ 20 bucks that you can't scare the hiccups out of you.
20 dolara bahse girerim ki, beni hıçkırıktan kurtaramazsın.
Because I'm the fucking original, straight-first-foremost, pimp-mack... fucking hustler, original gangster's gangster.
Çünkü ben su katılmamış, birinci sınıf, kadınların gözdesi... bıçkın bir haydudum, gangsterler gangsteriyim.
It's a long way to the garbage p ck-up.
Çöplerin alındığı yer çok uzak.
CK, it's Eric here
Alo, ben Yang.
You end up locked in your room sobbing for days.
Sonunda odanda hıçkırıklara boğularak ağlıyor olacaksın.
To sit in a theater at a preview and to hear an audience laugh... at that moment when you expect the laugh and it comes back at you... or to hear an audience shuffling and crying because... it's so sad and you expect that moment to really happen that way... that's so marvelous.
Bir gösterimde sinemada oturmak ve seyircilerin gülüşünü duymak.. gülmeyi beklediğiniz o anda o size doğru gelir... ya da seyircinin ağladığını ya da hıçkırdığını duymak, o çok üzücü.. ve siz bu anın bu şekilde olmasını istediniz..
Let's go upstairs and all get under the covers and sob.
Hadi yukarı çıkalım ve yorganın altında hıçkıra hıçkıra ağlayalım.
CK, 925 with 20 percent MB.
Kreatin kinaz 9.25.
Hiccups.
Hıçkırık.
HOW ABOUT SCARING IT? THAT'S HICCUPS.
O hıçkırıkta olur.
I hear the sobbing from the bathroom every time you go at that jungle with the tweezers
Cımbızlarla ormana girmek üzereyken her seferinde banyoda hıçkırarak ağlayışını duyuyorum.
This is just a hiccup.
Bu sadece bir hıçkırık.
You're hiccupping for half an hour.
Bir buçuk saattir hıçkırıyorsun.
Hiccup!
Hıçkır!
- Do It!
- Hıçkır!
I cured your hiccups.
Hıçkırığını geçirdim.
You're with Joza, huh? Joza from the sawmill?
Bıçkıhanede çalışan Joza ile kalıyorsun, öyle değil mi?
As long as you don't break into some sobby confession.
Şimdi hıçkıra hıçkıra günahlarını itiraf etme zamanı değil.
Had a hiccup last night.
Dün gece hıçkırık tuttu.
We can be out cutting firewood with our buddies we'll chainsaw our leg off at the knee. We're like, " I'm all right.
Bedenimizle odun kesebiliriz hatta motorlu bir bıçkı bacağımızı dizden...
Tell me your most painful moment, the one that makes you convulse with sobs when you think of it.
Bana hayatının en acı dolu anını anlat, o zamanı hatırladığında seni sarsıp, hıçkıra hıçkıra ağlamana sebep olan anı?
Oh, for crying out loud, I wasn't gonna do this.
Şimdi hıçkırarak ağlayacağım. Bunu yapmak istemiyordum.
My money's gone, so I'll look for a job in some local sawmill.
Param bitti.. .. ben de bir bıçkıhanede bir iş bakacağım.
" Between the sounds of wind and waves,... moans, sobs could be heard.
Acı acı inleyen rüzgarın arasından kesik kesik hıçkırıklar duyuluyordu.
- A whoey?
- Bir hıçkırık mı?
Just hiccups.
Sadece hıçkırık.
True, but at least I don't have the hiccups anymore.
Doğru, ama en azından artık hıçkırmıyorum.
Once when she was three, I was quietly sobbing in the closet, and she found me.
O üç yaşındayken, ben tuvalette sessizce hıçkırarak ağlıyordum ve o beni buldu.
He's got the hiccups again.
Yine hıçkırık tuttu.
She has the hiccups again.
Yine hıçkırık tuttu.
" Like... like a fountain with its rhythmical sobs.
"... ritmik hıçkırıklarının olduğu bir pınar gibi... "
So one little hiccup and we give in, eh?
Küçük bir hıçkırık ve teslim oluyoruz, ha?
Or where they get all choked up on your first day of school.
Ya da okula gittiğin ilk gün hıçkırıklara boğuldukları yer.
It must've been a pretty moving scene because I couldn't stop blubbing.
Oldukça hareketli bir sahne olmalıydı... çünkü hıçkırıklarımı tutamıyordum.
- She's got the hiccups.
- Hıçkırık tuttu.
And I touch you anyway right on your ankle, and your skin is so soft that I wake up in sobs, all right?
.. ayak bileğini, tenin o kadar yumuşak ki hıçkırarak uyanıyorum.
And, sobbing, fall upon my bed I want to know that I am dead
Hıçkırarak yatağıma kapan. Öldüğümü anlarım o zaman.
Silence, let your sobbing be heard.
Sessizlik, hıçkırarak ağlamanın duyulmasına izin ver.
- A few hiccups.
- Bir kaç hıçkırık.
Emil sobs his eyes out like a goddamn sissy after practice, and you're telling me you didn't know?
Emil antrenmandan sonra hanım evladı gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve senin bundan haberin yok mu?
He's known to have desire for tough guy
Bıçkın delikanlılara karşı bir düşkünlüğü var.
You know, for me it's waking up from my sleep so fast, I get the hiccups!
Beni zaten biliyorsunuz. Aniden uykudan uyandığımda hıçkırığa yakalanıyorum.
That idiot doctor probably believes what they tell him sobbing that I'm their real daughter
Belki bu aptal doktor inanıyordur hıçkırarak onların kızı olduğumu söylemelerine
And his memory would resurrect the sound of her sobs
O hıçkırıkları hafızasında yeniden canlandırırdı.
That's the sawmill.
Bu bıçkıhane.
Or Where they get all choked up on your first day of school.
Ya da okula gittiğin ilk gün hıçkırıklara boğuldukları yer.
I decided ripping them with the ripsaw was the answer.
Kütükleri bıçkı testeresiyle kesmeye karar verdim.
I filed a blade from my round-point shovel, then I was ready for the moss-cutting detail.
Yuvarlak uçlu küreğimi bir bıçk gibi kullanarak yosun kesme işine giriştim.
It's hiccups.
Hıçkırık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]