English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Clanging

Clanging translate Turkish

164 parallel translation
- [Bell Clanging ] - [ Indistinct Chattering]
[Bell Clanging ] [ Indistinct Chattering]
[Bell Clanging]
[Bell Clanging]
- [Horse Approaching, Metal Clanging] - Psst.
[Horse Approaching, Metal Clanging] Şşşttt.
The first music I remember was the clanging of the bells... that hung from the necks of the cabestros when they led the herd.
ilk hatırladığım müzik the clanging of the bells... müziği duyduğumda Cabestros boynundan asılıyordu.
- Yes'm. [Bell clanging] Little birds, I don't blame you.
- Evet efendim. Mİnik kuşlar sizi, kaçmakta ne kadar da haklısınız.
Your deal. [Bell clanging] Sara.
Sen dağıt.
[clanging continues]
HEMZEMİN GEÇİT
There's a sad sort of clanging From the clock in the hall
Hüzünlü bir çınlama var Salondaki duvar saatinde
If I spoke in the tongues of men, well, even in the tongues of angels, but did not have love, then I would only be a resounding gong or a clanging cymbal.
Eğer ben insanların, hatta meleklerin diliyle, sevgisizce.. size hitap etseydim, o zaman sadece bir gong ya da tıngırdayan bir zil çalardım.
And then these were replaced by horse-drawn trolleys clanging along fixed tracks on this avenue.
Sonra bunun yerini atların çektiği troleybüsler aldı ve raylar üzerinde cadde boyunca ilerliyorlardı.
- [Dishes Clanging] - Ain't allowed for people to be in here when I feed this man.
Ben bu adamı beslerken burada kalmanıza izin yok.
Long ago, clanging in shackles
Çok zaman önce, çınlayan prangalarla...
[CAR ARRIVES, METAL CLANGING] Well, that's the sound of the axle hitting the road.
İşte, dingilin yola çarparken çıkardığı ses.
What's that clanging sound?
- Bu ses de nedir? - Benim baş belası testislerim.
I'm suffering from tinnitus, and not just a ringing in my ears, but a clanging, a pounding.
Kulaklarımda çınlamalar, ve sesler, gürültüler.
"If I speak with the tongues of men and of angels, but have not love, I am become as sounding brass, or a clanging cymbal."
"Eğer insan veya meleklerin diliyle konuşuyorsam, ve aslında sevgim yoksa ses çıkaran bir pirinçten veya çınlayan bir zilden farkım yok demektir."
- Yo, Kong, how they clanging, man? - I'm mad.
Selam Kong, nasıl gidiyor?
Frank can't be too comfortable with those things clanging around.
Frank, o şeylerle rahat değildir.
[Chattering, Children Crying]
[clanging, ağlayan çocuklar]
- [Clanging] - Attention.
Dikkat.
When you dropped it, it made this Ιoud clanging sound. Like this?
Düşürdüğünde, acayip bir gürültü çıkarmıştı.
[Metal clanging on metal]
[Metal clanging on metal]
- Am I going to Hawaii? - [Clanging]
Ben mi Hawaii'ye gidiyorum?
[Ball Clanging]
[Top tınlıyor]
[Bullets clanging]
Banka müdürü. Servisinize artık gerek yok.
He's named after what he is. - [Clanging]
Güzel kostüm.
- Then why are we eating this crap? - [Clanging]
Öyleyse ne diye bu çöpü yiyoruz?
I heard nothing but the usual vague clanging in my head.
Genelde, beynimde duyduğum belirsiz çınlamalardan başka bir şey duymadım.
[CLANGING METAL] Another Rallston boy takes a bite out of the Cavanaughs.
Bir Rallston erkeği daha Cavanaughs'ların canını yaktı.
[Bell Continues Clanging]
- Ne... Ah! Oddball!
- ( clanging ) - Milo.
Milo.
It's no more than a clanging gong.
# Bir çan sesinden farkın olmaz
- [Bell Clanging] - Perfect.
Mükemmel.
( clanging )
( tınlama )
- ( CLANGING ) - Phonce!
Phonse!
My head is clanging like a bell.
Beynimde çanlar çalıyor sanki.
( clanging )
( metal sesi )
That gold-digger alarm should be clanging like a school bell.
O altın arayıcısı alarmı, okul zili gibi çalıyor olmalı.
He was clanging and banging really hard.
Gerçekten sıkı vuruyordu.
You could hear the weights clanging through the ceiling.
Ağırlık kaldırdığını tavandan gelen seslerden duyuyordun.
Clanging wheelchairs. Talking. Bustling.
- Tekerlekli sandalyeler, konuşma, bağırma
They're so big I can hear'em clanging.
Öyle büyükler ki gürültülerini duyabiliyorum.
Like I can't stand the sound of clanging metal.
Mesela metal müziğe kesinlikle katlanamam.
You know, it's like a clanging, clanging...
Böyle çarpma sesi gibi.
Starbu... ( Clanging )
Starbu...
[Pans clanging] Corka doon. Hi there.
Selam.
( Swings club, clanging ) ( Echoing ) No!
Hayır.
Where doyou expect we're gonna find bird bait out here in the middle ofthe- [Clanging] birdbait.
Kuş yemine.
- [Clanging ] - [ Gasps] - What the -
- Ne oluyor?
[Dramatic clanging] I don't care. I want them!
Umurumda değil. Onları istiyorum!
( SWORDS CLANGING ON TV )
Rudd'ların Evi 20 Haziran Çarşamba

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]