English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Clapping

Clapping translate Turkish

457 parallel translation
Whistling to it, clapping me hands, frying bacon. No use.
Islık çaldım, alkış tuttum, kızarmış pastırma erdim, bir faydası olmadı.
I mean the head. All that clapping, bravos, roses...
Tüm o alkışlar, tezahüratlar, güller...
If you want to know what whaling is... then you'll know by clapping an eye on Captain Ahab.
Eğer balina avcılığını anlamak istiyorsanız Kaptan Ahab'a söyle bir bakmalısınız.
[people clapping in background] There was no picture of her in the article, though.
Yazıda onun resmi yoktu.
And I, for one, wouldn't mind clapping you into a cell.
Ve ben, kendi adıma, seni hücreye tıkmaktan rahatsız olmam.
No clapping hands - none of that stuff!
El çırpmak yok - bunlar olmayacak.
( ARIADNE CLAPPING ) "You know what?" She says "What?" I say, " What?
Bu projeyle ne kadar gurur duysanız haklısınız Bay King.
( PEOPLE CLAPPING )
( İNSANLAR ALKIŞLIYOR )
Stop clapping!
Yeter.
And just because they're clapping, I should give up on my money?
O buradaki bu sarhoşların neşeli şarkılarından hoşlanıyor.
Why are you clapping?
Neden alkışlıyorsunuz?
- Come on, Jute. - [Clapping Hands]
Hadi, Jute!
I don't know whatyou're clapping for.
Neden alkışladığınızı bilmiyorum.
Like many insects, this beetle increases lift by clapping its wings at the top of the upstroke, thereby improving airflow over the wings.
Birçok böcek gibi bu kın kanatlı da kaldırma kuvvetini arttırmak için kanatlarını yukarı hareketinde çırparak kanatlar üzerindeki hava akışını iyileştirir.
[Clapping]
[alkışlar]
[All Clapping ] [ Man] Hey.
Hey. Tamam.
[Clapping Continues] How you feel?
Nasıl hissediyorsun?
# The boys and the Mus are clapping'along
# Çocuklar ve Mus el çırpıyor
Why should he be clapping?
Neden mi alkışlıyor?
And Mr. Owl, at least I think that was his name... ( THUNDER CLAPPING )
Ve Bay Baykuş dedi ki, - en azından isminin bu olduğunu sanıyorum -...
Kearney, pleasure talking to you - it's like one hand clapping.
Seninle konuşmak güzeldi, Kearney. Sohbetine doyum olmuyor.
( PEOPLE CLAPPING ) It's amazing how quickly one's luck can change.
Birinin şansının bu kadar çabuk değişmesi hayret verici.
( THUNDER CLAPPING ) I know you can hear me. Would you...
Beni duyabildiğini biliyorum.
The men were clapping their hands and shouting.
Erkekler el çırpıyorlarmış ve bağırıyorlarmış.
You know. Yellin', clapping'.
Bağırıp el çırpıyorlardı.
I'm standin'there with my pants down and my crotch out for the world to see and three guys are stickin'it to me and other guys are yelling and clapping and you're standing there telling me that that's the best you can do.
Orada külotum inmiş duruyordum ve kıçımı bütün dünyaya gösteriyordum bu üç adam aletini içime sokuyordu, diğerleriyse bağırıp alkışlıyordu ve sen bana bütün yapabileceğinin bu olduğunu söylüyorsun.
Do you really want to ask a jury to lock up a bunch of people for clapping and cheering?
Alkışlayıp tezahürat etti diye jüriden o grubu içeriye tıkmasını mı isteyeceksin?
Clapping, cheering, pushing, goading.
Alkış, tezahürat, destekleme, kışkırtma.
You said of the guys blocking your view that they were "real rowdy", "yelling and clapping".
Görmene engel olan adamların "çok gürültücü" olduklarını "bağırıp alkışladıklarını" söylemiştin.
I could hear'em yelling and clapping and cheering.
Bağırıp alkışladıklarını ve tezahürat ettiklerini duyuyordum.
There was all this yelling and clapping and laughing.
Hepsi bağırıyor, alkışlıyor ve gülüyordu.
If I hadn't told the guard that you were with us you'd be riding a unicycle and clapping for fish right about now.
Eğer bekçiye bizimle birlikte olduğunu söylemeseydim, şu anda, tek tekerlekli bisiklete binip, balık için alkış tutuyor olurdun!
Well ask yourselves why you were clapping.
O halde, neden alkışladığınızı sorun kendinize.
- Boys marching clapping in unison.
- Çocuklar yürüyor ve hep birlikte el çırpıyordu.
Unbelievable. They're on their feet here, stomping, clapping.
İnanılmaz birşey, dom står upp, stampar och klappar.
What's the sound of one hand clapping?
Bir elin nesi var?
[Clapping]
[Alkış]
I'm clapping!
Alkışlıyorum!
And you'd better deliver, Miss Bell or no amount of clapping will bring you back from where I will send you.
Sözünü tutsan iyi olur, yoksa hiçbir alkış seni geri getiremez.
Why you clapping?
Niye el çırpıyorsunuz?
- I felt I ought to apologize... in case my clapping deafened you.
- Özür dileyeyim dedim... alkışlarken sizi sağır etmiş olabilirim.
Daniel. [more officers start clapping ] [ thunder crashes]
Daniel.
( clapping hands ) That was awesome, Kimberly. Thanks, Trini.
Bu harikaydı, Kimberly.
- [Lone Clapping] - Are you hiding something from me?
- Benden bir şey mi saklıyorsun?
You're not clapping loud enough!
Yeterince alkışlamıyorsunuz!
A clapping shut.
Bir kapanma sesi.
I hear the glad voices of the angels calling'me... over the ploughed fields, and the little seedlings is clapping their hands in prayer.
Sürülü toprakların üzerinden meleklerin... beni çağıran güzel seslerini duyuyorum ve küçük fideler dualarında ellerini çırpıyorlar.
[audience clapping] Thank you, ladies and gentlemen.
Teşekkürler bayanlar ve baylar.
[clapping] children. till next Sunday.
Çocuklar, gelecek pazar görüşürüz.
Murdock, I told you... ( THUNDER CLAPPING )
Murdock, sana söyledim.
[CLAPPING]
Oğlum, şuna bir bak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]