Clare translate Turkish
1,097 parallel translation
WhileJames Caldwell was slowly recovering at St. Claire's Hospital... we were charged with reckless endangerment... and remanded into our parents'custody.
James Caldwell, St. Clare Hastanesi'nde yavaş yavaş iyileşirken, bizler... insanları tehlikeye atmaktan suçlu bulunup... ailelerimizin gözetimine verildik.
He's in Clare.
Clare'de.
My father, Lord Clare.
Babam, Lord Clare.
This is, uh, my father, Lord Clare.
Bu benim babam, Lord Clare.
Oh, Lord Clare, are you all right?
Oh, Lord Clare, iyi misiniz?
That's the actual playwright, Clare Quilty.
O gerçek bir oyun yazarı, Clare Quilty.
I'm Clare Quilty.
Ben Clare Quilty.
It was Clare Quilty.
Clare Quilty.
I'd almost rather go back with Clare.
Clare ile birikte geri dönmeyi tercih ederdim.
Tell me, Clare.
Bana anlat, Clare.
I'm meeting my friend Clare for drinks tonight and she's feeling restless also.
- Tanrım. Sadece dinleyin. Bir şeyler içmek için arkadaşım Clare'le buluşacağım.
- Clare, who's that little girl?
- Clare, şu küçük kız kim?
She's very pale, Clare.
Çok solgun, Clare.
It's turning quite chilly. Clare, get me my shawl.
Hava çok soğudu.Clare, şalımı getir.
If you please, my Lord, it was the lady they call Clare's bed, not your Lordship's.
Lordum, Clare'in yatağıydı, sizin değil.
I expect you remember me as Miss Clare.
Sanırım beni Bayan Clare olarak hatırlarsınız.
How do you find Clare, now that you see her again?
Clare'i nasıl buldunuz, onu tekrar gördüğünüze göre?
Clare's had a difficult time of it, you know, and managed very bravely, bringing up a daughter single-handed - as you have yourself, indeed.
Clare çok kötü zamanlar geçirdi ve çok cesurca altından kalktı, kızını tek başına yetiştirdi - sizin gibi aslında.
I was called Hyacinth Clare.
Adım Hyacinth Clare'di.
Miss Clare, that struggle is a thing of the past.
Bayan Clare, o zorluklar geçmişte kaldı.
I hate "Clare."
"Clare'den nefret ediyorum."
They called her Clare at the Towers.
Towers'ta ona Clare diyorlardı.
Nonsense, Clare.
Saçmalık, Clare.
Mmm. I like her looks, Clare.
Mmm.Bakışlarını sevdim, Clare.
She knows her own mind, Clare.
Kendi aklını iyi kavrıyor, Clare.
Ah, Clare...
Ah, Clare...
How are you, Clare?
Nasılsın, Clare?
Clare, may I introduce my brother to Miss Gibson?
Clare, kardeşim, Bayan Gibson'a takdim edebilir miyim?
I wonder what Clare could be doing to allow such goings on.
Clare böyle şeylerin olmasına izin vermezdi.
I think it's more likely that Clare's own daughter is the real heroine of this story.
Bence Clare'in kendi kızının bu hikayenin gerçek kahramanı olması büyük ihtimal.
- Clare.
- Clare.
Now, Clare, when I think a thing, I say it out. I don't beat about the bush.
Clare, ben bir şey düşündüğümde onu söylerim.Sözü dolaştırmam.
Clare!
Clare!
- He still with Clare? - Yeah.
- Hala Clare ile birlikte mi?
She and my uncle had a place not far from here in County Clare.
Onun ve eniştemin Clare eyaletinde bir yerleri vardı.
Ah... then you're closer to home than you think, Katie O'Clare.
O zaman eve düşündüğünüzden daha yakınsınız, Katie O'Clare.
Katie O'Clare, this is my wife, Francis.
Katie O'Clare, buda benim karım, Francis.
Katie O'Clare- - who else?
Katie O'Clare - - Kim olabilir başka?
Katie O'Clare?
Katie O'Clare?
If you're talking about Katie O'Clare, you better watch your mouth.
Eğer Katie O'Clare hakkında konuşacaksan, ağzından çıkan sözlere dikkat et derim.
So, I ran to the Colbys'to get some help... but... when we returned, there was Mary in the meadow, talking with Katie O'Clare.
Yardım çağırmak üzere Colby'e koştum... ama... geri döndüğümde Mary çayırda Katie O'Clare ile sohbet ediyordu.
I've been doing some checking with friends of mine in County Clare.
Country Clare'de yaşayan bazı arkadaşlarımdan kontrol ettim.
My name isn't Katie O'Clare.
Adım Katie O'Clare değil.
Edith Mulcahey herself said that Katie O'Clare pulled her daughter from the well and out of harm's way.
Katie O'Clare'in, kızını kuyudan zarar görmeden çıkardığını, Edith Mulcahey kendisi söyledi.
- Lieutenant Clare Tobias, sir.
- Teğmen Clare Tobias, efendim.
Auguste, is Claire still mad enough to marrv a blind man?
Hey Auguste, kör bir adamla evlendiği için Clare hala çıldırıyor mu?
Jean-Paul. Claire!
Jean-Paul, Clare!
Claire. All of them!
Auguste, Clare, hepsini!
Your husband just broke through a second-storey wall and eluded a dozen cops at St Clare House.
Kocanın az önce St. Clare Rehabilitasyon Evi'nin ikinci kat duvarını yıkıp bir düzine polisten kurtulduğunu söyleyeyim.
- There's Clare now.
- İşte Clare.
- Daphne, Clare's friend.
Daphne. Clare'in arkadaşı.