Claws translate Turkish
1,347 parallel translation
By the way, you must be wary of Betty's iron claws.
Neyse Betty'nin demir pençelerine dikkat et.
I no longer have the leopard skin, but I've kept the claws.
Artık leopar derim yok ama pençeleri hala bende!
Claws and everything.
Pençeler ve onun gibi şeyler.
No fangs, no claws.
Ne keskin dişlerin, ne pençelerin var.
Pack of long teeth and claws.
Uzun diş ve pençe sürüsü.
I can't wait to get my claws in that mammoth.
Pençelerimi mamuta geçirmek için, sabırsızlanıyorum.
The full moon, the teeth the claws, the howling. Is it so difficult to believe? .
Dolunay, dişler... pençeler, ulumalar. lnanması zor mu?
- You're not eating the claws?
- Kıskaçları yemiyor musun?
I used grains of rice for the claws
Pençelerini yapmak için pirinç kullandım
Raven claws, follow me.
Ravenclaw, beni izleyin.
This cat has claws.
Bu kedinin pençeleri var.
And it swooped down and grabbed her with its golden claws.
Aşağı süzüldü ve altın pençeleriyle onu yakaladı.
- Get your claws in the mouse, you know?
- Pençelerini fareye geçirmenin.
Titanium claws.
Titanyum pençeleri var.
She's getting her claws into her.
Sonra pençelerini ona geçirir.
Her claws?
Pençelerini mi?
I knew it! That harpy still has her claws in you.
Biliyordum, o cadı hala seni kontrol ediyor.
Why didn't you sink your claws into him at the prom?
Neden baloda bu adama kancayı atmadın?
And when you're on TV you dig in your claws and you never let go.
Ve televizyondaysanız, kıyafetlerinizi giyer ve vazgeçmeyi unutursunuz.
One minute, you're a carefree teenager with dreams of being a rock star, or a photographer for Playboy then, bam, some babe gets her claws in you...
Tek ve tasasız bir genç olarak rock yıldızı olma veya Playboy fotoğrafçısı olma hayali kurarsın ve sonra bum! Bebeğin biri sana yaklaşmaya başlar.
So I'm just some babe who sank her claws into you.
Yani ben sana göre sıkıntı çıkaran bir bebeğim öyle mi?
Eye makeup, claws, the whole bit.
Göz makyajı, pençeler, her şey tamamdı.
Oh, just a tabby. Claws.
Sadece kedi pençesi.
So zip up your tent,'cause guess what. This bear has claws. - Again, wouldn't you want my tent open?
Çadırının fermuarını çek çünkü ayı pençelerini sallıyor.
Creatures, claws, teeth.
Yaratıklara, pençelere, dişlere.
They sniff out insects and grubs, then get at them by ripping open the nests and tunnels with their immensely strong claws.
Böcek ve larvaları burunlarıyla bulur ve sonra ulaşmak için çok güçlü pençeleriyle yuvaları veya tünelleri parçalarlar.
It's front claws are so big, they're useless for walking.
Ön pençeleri o kadar büyüktür ki, yürürken bir işe yaramazlar.
Its front claws are reserved for digging up ants.
Ön pençelerinin asli görevi karınca yuvalarını kazmak.
Both have big claws.
İkisinin de dev pençeleri vardır.
He may lack teeth, but I'm going to treat him with caution because those huge claws and powerful front legs can be very dangerous.
Dişleri olmayabilir ama ben yine de tedbirli davranacağım. Çünkü o dev pençeler ve güçlü ön ayakları çok tehlikeli olabilir.
He can rip apart this termite hill, and if he wants to defend himself, he will use those big, bowed legs and claws and grip you.
Bu termit yuvasını parçalayabilir ve eğer kendini savunmak isterse o büyük kolları ve pençeleri kullanarak sizi kavrayacaktır.
All the insect collecting equipment is there - huge claws on the front legs, no teeth, and jaws fused into a tube through which a long tongue would have flicked.
Bütün böcek toplama ekipmanı orada. Ön ayaklardaki dev pençeler diş yok ve çeneler birleşip bir boruya dönüşmüş. Buradan uzun bir dil girip çıkıyor olmalıydı.
Once more, it has huge claws and no teeth.
Bir kere daha dev pençeler ve dişsiz bir çene.
Make sure fingers are sticking not with long claws and are well "lubricated."
Tırnaklarınızın fazla uzun olmadığından ve parmağınızı iyice yağlandığından emin olun.
As their enemies'claws closed around them, the Serbian Army slipped away. And the people fled with them.
Düşman kıskacı kapanınca Sırp ordusu sıvıştı halkta onlara katıldı.
He must've been here. Or some animal with really sharp claws.
Buradaymis, yada keskin pençeli hayvanlar.
You let that tiger get his claws on you... and you won't be so good-Iooking.
Kaplanin pençelerini üzerinde denemesine izin ver. ve bundan sonra bu kadar güzel görünmeyeceksin.
Now he's got his claws into Henry.
Ve şimdi pençelerini Henry'ye taktı.
I've no doubt your amnesia, your adamantium skeleton, the claws are all connected, but...
Bellek kaybın, adamantium iskeletin, pençelerin kuşkusuz bağlantılı ama...
Scratch it with your claws?
Pençe mi atacaksın?
I just gave you claws.
Sana sadece pençeler verdim.
I thought I was just an animal with claws.
Sadece bir hayvanım sanıyordum, pençeleri olan.
They have claws underneath their white gloves.
Beyaz eldivenlerinin altında pençeleri gizli.
And when my parents had a baby, Rinny got a little jealous, ripped into me, teeth and claws- - the whole antiseptic hospital drama.
Ailemin bana gösterdiği ilgiyi kıskandı ve Renny bana saldırdı.
"'The jaws that bite, the claws that catch!
- Isıran çeneler, yakalayan pençelere
He never sharpens his claws on a tree.
Hiç pençelerini bir ağaçta bilemiyor.
What could you possibly do with those claws?
O pençelerle şansın olurmu dersin?
Right here. It has deep cuts in its neck caused by giant claws.
Boynunda, dev pençelerden kaynaklanan, derin kesikler var.
Also, beware of their teeth and the claws they use to shred flesh.
Ayrıca, et parçalamak için kullandıkları pençelerine ve dişlerine dikkat edin.
Watch out for his claws.
İşte burada.
Its claws hook over the branches so the sloth can hang without any effort of its thin muscles. To save energy, it spends most of its time hanging around half asleep in the tree tops.
Bütün kış boyunca nefes almasını sağlayan deliğin donarak kapanmasını önleyebilmek için durmaksızın çalıştı.