Cleaver translate Turkish
461 parallel translation
But you're so cleaver, you've arranged it so beautifully.
Ama o kadar zekisiniz ki çok hoş bir şekilde ayarladınız.
Get rags, the saw and the cleaver.
Paçavra, testere ve balta al.
Just my luck, there was a cleaver handy.
Sanşsızlığıma, yanımda bir satır duruyordu.
You mean the major with all the confetti? Yeah, that's The Cleaver. Come on.
- Ünlü binbaşıdan mı bahsediyorsun?
- Hello, Cleaver.
- Merhaba Cleaver.
Cleaver, this is Monty Moncavage.
Monkey Moncavage.
This is Cleaver Saville.
- Bu Cleaver Saville.
Come on over to the office, Cleaver.
Gel.
We see ya, Cleaver.
Sizi görüyoruz.
- Cleaver, did you hear Pell ask permission?
Pell'in izin istediğini gördün mü?
You see, I remember you from the old days, Cleaver.
Seni eski günlerden hatırlıyorum.
Men like you don't get any better, Cleaver.
Seni gibi adamlar düzelmezler.
- Cleaver? - Hmm? Would you like to do a favor for an old wing buddy?
Eski kanat arkadaşına bir iyilik yapar mısın?
Well, what do you say, old Cleaver?
Ne diyorsun yaşlı Cleaver?
Well, Cleaver?
Evet?
Cleaver, did we make a deal?
Cleaver. Anlaşmamız geçerli mi?
This is the day, Cleaver.
Bugün büyük gün.
Cleaver, above you! It's the craps shooter!
Üzerinde.
Why'd you do it, Cleaver?
Neden yaptın?
Hey, uh, Cleaver, I have to ask you a question.
Sana bir şey sormalıyım. Sormak zorunda olduğumu anlıyorsun.
Millie, get the cleaver!
Millie, kasap satırını getir!
Obviously, Mr Cleaver, you're the expert.
Açıkçası Bay Cleaver, uzman sizsiniz.
And then recently Mr Cleaver, the government's nuclear adviser.
Geçenlerde de Bay Cleaver, hükümetin nükleer danışmanı.
Before he died, Mr Cleaver posted some of his findings online.
Tabii Bay Cleaver ölmeden önce, bazı bulgularını postalamıştı. Öyle mi?
Well, I don't know much about nuclear physics, but from what I could make out, Cleaver was saying the whole project could go up, worse than Chernobyl.
Ama Bay Cleaver'ın söylediklerinden anladığım kadarıyla, bu proje Çernobil'den daha kötü olabilirmiş.
I mean it sounds absurd, there must be so many safety regulations, but Cleaver seemed to be talking about a nuclear holocaust.
Mantıksız biliyorum. Muhakkak ki pek çok güvenlik düzenlemesi vardır. Fakat Cleaver sanki nükleer bir soykırımdan söz etmiş gibi.
Try to get something to eat and some son of a bitch comes up on you with a meat-cleaver.
Yiyecek almaya çalışıyorsun... ve pislik herifin teki bir satırla üstüne yürüyor.
- Let's start with the cleaver.
- Satırla başlayalım.
One cleaver, approximately eight inches in length.
Bir satır, yaklaşık 20 cm. uzunluğunda.
Your butcher cleaver man knows that.
Cromwell biliyor. Senin o kasap satırı adamın biliyor.
I had my passport confiscated, so we can't leave, and just now I had my head nearly decapitated by a meat cleaver.
Pasaportuma da el koydular. Bu nedenle buradan ayrılamıyoruz. Ve az kaldı biri kafamı satırla uçuruyordu.
Cleaver, Herschell B. Roosevelt, Charles B.
Cleaver, Herschell B. Roosevelt, Charles B.
Eldridge Cleaver.
Eldridge Cleaver.
Chopped off by something very sharp - an ax or cleaver.
Keskin bir şey tarafından kesilmiş, bir balta ya da bir satır.
- What was that like? Going home? Hilarious.
Cleaver, Herschell B. Roosevelt, Charles B.
"Hacked mother with meat cleaver".
"Annesini satırla doğramış."
Probably from a hatchet or a butcher's cleaver.
Muhtemelen bir keser ya da satır.
This sword, Thorin, the runes name Orcrist, the Goblin-cleaver.
Bu kılıç, Thorin, Runikçe adıyla Orcrist, Goblin-öldürücü demektir.
This sword is named Orcrist, the Goblin-cleaver!
Bu kılıç Orcrist, Goblin-öldürücü!
Then they'd pull in to a station, he'd open his coat and pull out a big meat cleaver, and whack'em right over the head.
Sonra bir istasyonda iniyor, pardösüsünü açıyor ve kocaman bir satır çıkarıyor. Ve kafada satırla kocaman bir delik açıyor.
A cleaver big enough to cut yours clean off.
Seni doğrayabilecek bir satır.
A cleaver council would tear it all to rags.
Zeki bir konsey olayı en ince ayrıntıya kadar inceleyebilirdi.
Take it up with June Cleaver here.
Eğer kurban edecek bir bakire bulamazlarsa, bize yönele bilirler.
The only competition I have to worry about is that Connie Bender.
June Cleaver burda ona söyle istersen.
Let's see what Mr. Cleaver has, or should I say, had.
Dur bakayım. Bay Cleaver'ın nesi varmış ya da nesi vardı mı diyelim?
What are doing with that cleaver?
O et satırı ile ne yapıyorsunuz?
- Glad to have you with us, Cleaver.
Burada olduğuna sevindim.
I've had a turkey shoot here, Cleaver.
- Orada bir çatışma oldu.
Is that it, Cleaver?
Sorun bu mu?
Watch out for that cleaver.
Satıra da dikkat et.
- Eldridge Cleaver.
- Eldridge Cleaver.