Cliché translate Turkish
1,014 parallel translation
I hate that cliché!
Bu klişeden nefret ediyorum!
Now it might sound cliché-ish to say that,
Şimdi belki kulağa klişe gelecek ama :
The clumsy cliché of the smashed watch registering 1 : 15 had been done deliberately to excite my disbelief.
Bir yandan eski bir hile olan kırık saat 1 : 1 5'i gösteriyordu, bu da beni yanlış bir yöne çekiyordu.
You're a cliché.
Çok basitsin.
The cliché.
Klişe. Ne olmuş?
Cliché. Cliché.
Basmakalıp sözler.
That is such a cliché.
Bunlar çok basma kalıp sözlerdi. Hadi ama lütfen. Bir kerecik.
Frasier, how many times have mother and I asked you to cease and desist with the snide, cliché, battle-axe, mother-in-law jokes?
Frasier, annem ve ben senden kaç kez rica ettik. Klişe eli baltalı kaynana şakalarından vazgeçmeni istedik.
" For it was such a badly written book, filled with endless cliché and shallow characters,
" Çünkü bu, o kadar kötü yazılmış, sonsuz klişeler ve sığ karakterlerle dolu bir kitap ki,
Well... you know the cliché about the security of it?
Eee... Şu emniyet sağladığı lafını bilirsin di mi?
It's only a boring cliché.
Tatlı olmak da ne?
- Another cliché.
- Bir klişe daha.
- Don't use your tired cliché of charging to the rescue just in the nick of time.
- Sakın ola ki, tam zamanında kurtarmaya gelme klişesini kullanayım demeyin.
You're as neat as he is messy as only a mathematician could be. It's so cliché!
Sen ne kadar tertipliysen o da o kadar dağınıktır.
People always get into bar fights, it's a cliché.
İnsanlar hep bar kavgasına tutuşurlar, o bir klişe.
It's a cliché.
Bir klişe.
Although, you know, the faux distressed look... is a little bit of a cliché.
Ama, bilirsin, çakma eskitme görüntüsü birazcık klişe kaçmış.
I think scrapbooks are cliché.
Anı defterlerinin klişe olduğunu düşünüyorum.
This may sound like a cliché... But it's an occupational hazard.
Bu, klişe gibi görünebilir fakat bu mesleki bir tehlikeydi.
I've become a cliché.
Bir klişe haline geldim.
Well, let's test the cliché.
O zaman bu klişeyi test edelim.
Ah, but a cliché is full of truth, otherwise it wouldn't be a cliché.
Fakat her klişenin içi gerçekle doludur, aksi taktirde klişe olamazlardı.
Which is in itself a cliché.
Ki aslında bu da bir klişe.
- Don't make a cliché.
- Bunu yapma. Klişeleştirme.
What a cliché.
Ne kadar klişe.
I heard a cliche recently :
Geçenlerde beylik bir laf duydum.
There's another cliche I like. It goes :
Hoşuma giden bir beylik söz daha var.
All cliche.
Klişe laflar ediyor.
You see, Mr. Newton, I'm kind of a cliche. I'm the disillusioned scientist.
Bakın, Bay Newton, ben de bir klişeyim, Şu uyanık bilim adamlarındanım.
That's every cliche you ever heard about it.
Duyduğun her klişe gerçekleşecek.
The old smoke-filled room cliche.
Eski duman dolu oda deyişi.
Don't fall for the cliche. The floored opponent will rise.
bu kadar sıradan sözler kullanma.eğer bir açıklık olursa bunu bazıları görürler.
So you see, the cliche is a cliche after all.
o zaman görürsün, bu kelimelerin başına ne işler açtığını.
As a kid, I experienced every cliche in the book.
Çocukken, kitaplarda geçen tüm klişeleri yaşadım.
To quote the cliche, it appears as if "the butler did it."
Klişe bir alıntı olacak ama bu durumda "kâhya yapmış olabilir."
It's a cliche one falls back on in this situation.
Bu tür durumlarda, bazen böyle klişeler kullanılabilir.
That's a cliche.
Bu yalan.
They're doing every cliche in the book.
Kitaptaki her detayı yapıyorlar, baksanıza.
Cliche in a crust.
Ekmek kabuğunun içindeki sıradan bir şey.
I remember carrying on at great length about writing and metaphor and choice. God! I left no cliche unturned.
- Yani klişe olan her şeyi denedim.
I know that it is a terrible cliche, but is the moon lindíssima, does not it think?
Romantizmin en berbat klişesi belki ama, ay çok güzel, öyle değil mi?
It may sound like a cliche, but... these visitors do coming gigantic ships, and they contact a lot of people.
Klişhe bir söz gibi, ama... bu ziyaretçiler devasal gemiler ile geliyorlar, ve bir çok insan ile temasa geçiyorlar.
Too cliche.
Çok sıradan.
No cachet, cliche.
Kaşe, klişe değil.
You're a walkin'cliche.
Çok saçmalıyorsun.
You know the cliche, you racist asshole?
Atasözünü bilmiyor musun, seni ırkçı piç?
To coin a cliche...
Benzetme yapılırsa eğer...
He'd a cliche for every occasion.
Her durum için bir beylik sOz bulur.
Isn't that a cliché?
Bu basit bir klişe değil mi?
Always guess the cliche, and you won't be disappointed.
Her zaman klişeyi tahmin et, asla hayal kırıklığına uğramazsın.
This woman is not a cliche.
Bu kadın bir klişe değil.