English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Clubbing

Clubbing translate Turkish

335 parallel translation
Your gambling, your night-clubbing and your drunkenness has got to stop.
Kumara, gece kulüplerine gitmeye ve sarhoş olmaya bir son vereceksin.
Somebody will give him a good clubbing.
Biri ona güzel bir sopa atacak.
You gonna arrest me for clubbing'a nigger?
Bir zenciye sopa attım diye tutuklayacak mısın beni?
We'll go clubbing.
Gece kulübüne gideceğiz.
We're going clubbing afterwards.
sonra kulübe gidiyoruz.
Your parents let you go clubbing on school nights?
Ne zamandan beri sizinkiler okul gecesi dışarı çıkmana izin veriyor?
I can remember the tail slapping, and the banging, and the noise of you clubbing.
Hatırlayabiliyorum, ona vuruyordun. Ve çarpıyordun. Ve senin vurma seslerin.
And... the noise of you clubbing him, it... it was like the chopping down of a tree.
Ve senin vurma seslerin sanki bir ağaç düşüyor gibiydi.
Good clubbing, Master Richie.
Sopayı güzel kullandın, Efendi Richie.
Kept clubbing him till we tore into'em.
Onlara saldırana kadar, onu sopaladık.
Shouldn't you be out clubbing motorists or something?
Geceleri takılan motorculardan falan olman gerekmiyor muydu senin?
Well, for clubbing.
Yani eğlence için.
Also, I took Craig clubbing.
Bir de, Craig'i kulübe götürdüm.
I'm going clubbing now.
- Ben buradan başka âlemlere akacağım.
I don't want to go clubbing.
Ben bir gece kulübüne gitmek istemiyorum.
That's what I'd wear to go clubbing. Ooh!
Ben de bir bara gitsem, öyle giyinirdim.
Out clubbing with the girls?
Kızlarla birlikte gece dışarı mı çıkmış?
Let me tell you something - the days of clubbing them with a baseball bat are overI
Size bir şey söyleyeyim, dostlar. Onları beysbol sopasıyla dövme günleri sona erdi!
Last night was A1, tip-top, clubbing jam fair.
Geçen gece süperdi, tip-top, hınca hınç dolu klüp fuarı.
I don't go clubbing!
Discoya gitmem!
She was already a lawyer, but she worked for Legal Aid... hence the leatherjacket and the clubbing.
Yoksullara yasal yardım yapıyordu. Giyim ve yaşam tarzı farklıydı.
There is nothing down there, had a bunch of flat-footed flat-headed Neanderthals, clubbing each other and grunting.
Orada, birbirlerini mızraklayıp homurdanan birkaç düztaban... ve yassı kafalı ilkel insandan başka bir şey yok!
I'm meeting my dad's relatives in Nice, clubbing with friends in Saint-Tropez.
Nice'deki babamın akrabalarıyla görüşüp St Tropez'de kulüplere gidiyorum.
Pro-Choice vs. Cartman, Pro-Gun Control vs. Cartman, a-and People Against the Clubbing of Baby Seals vs. Cartman.
Seçme Şansı Yanlıları ve Cartman, Silah Kontrolü Yanlıları ve Cartman, Yavru Foklar Klübü Karşıtları ve Cartman.
And since when do you go clubbing?
Ne zamandan beri kulüplere gidiyorsun ki?
You were out clubbing in Causton last night, weren't you?
Dün gece Causton'a kulüplerde eğlenmeye gittin, değil mi?
IN CASE WE GO CLUBBING, SHOULD I BRING THE BLACK LEATHER
Gece kulübe gideriz diye, siyah derilerimi alayım.
I WENT CLUBBING LAST NIGHT TILL 6 : 00 IN THE MORNING.
Dün gece sabah 6'ya kadar diskodaydım. Ve adamlar!
- We could go clubbing.
- Discoya gidebiliriz.
- Clubbing it is!
- Discoya gidiyoruz!
Do you go clubbing much?
Discoya gider misin?
Hey, when clubbing, I put my phone in my underwear.
Hey, dans ederken ben de telefonumu iç çamaşırıma koyuyorum.
We're going clubbing.
Biz klübe gidiyoruz.
No, my religion believes in clubbing.
Oh, hayır, benim dinim klübe gitmeye inanır.
I didn't know they wanted to take us clubbing.
Diskoya gideceğimizi bilmiyordum.
You remind me of them old players that be clubbing with young girls.
Sen ne yaptığını sanıyorsun?
You got nights with your girlfriends. Going out clubbing. Sitting at bars, having drinks bought for you by lawyers.
Daha birçok akşam kız arkadaşlarınla kulüplere barlara gidebileceksin.
- All that clubbing's slowed you down, hon.
- Kulüp olayları seni yavaşlatmış tatlım.
- Too much clubbing?
- Gece kulübü gezmekten mi?
I'm going clubbing later.
Sonra eğlenceye gideceğim.
I'm not clubbing till 6 : 00 a.m., not getting arrested.
Sabah 6 : 00'da kulüplerde değilim, tutuklanmıyorum.
By the time I get home, she's out clubbing.
Eve geldiğim o gezmeye çıkmış olur.
Excuse me, Thumbelina, but you're still a little underage to be clubbing, aren't you?
Özür dilerim, Thumbelina, ama hala klüpçü küçük bir kız gibisin değil mi?
I'm so happy to finally have someone to go clubbing with in this dorm.
Sonunda kulübe gitmek için bu yurtta birini bulduğum için çok mutluyum.
She was certainly dressed to impress, but it's a little early for clubbing, isn't it?
- Etkilemek amacıyla giyinmiş. Ama gece kulüplerine takılmak için saat biraz erken, öyle değil mi?
You would have never let him go clubbing 48 hours after a murder.
Bir cinayetten 48 saat sonra gece kulüplerine gitmesine izin vermemeliydin.
Clubbing?
Kulüp?
Not to say you weren't fun to go clubbing with.
Eğlenilecek biri bile değilsin.
Quin and I deal with it by going clubbing.
Quin ve ben kulübe gitmek için senle anlaşma yapmıştık.
I DIDN'T GO OUT CLUBBING.
Barlara çıkmadım.
So I could go clubbing tonight.
Babamın öyle düşünmesini sağlamak için öyle dedim, böylece kulübe gidebileceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]