Clueless translate Turkish
626 parallel translation
Earnest, clueless, about as sexy as a pair of shoes.
İçten, budala, bir çift ayakkabı kadar seksi olan...
Black whiskered whales are so clueless.
Siyah bıyıklı balinanın algılaması zayıfmış.
They're a great people. Here everyone's clueless.
Burada herkes amaçsız.
You were using those clueless peasants as pawns in your Imperialist schemes to take over the nation!
İpsiz sapsız köylüleri de piyon olarak kullanıyorsun senin bu etrafa yayılan fikirlerin tüm ulusu teslim alacak!
It's been a long time since I met someone more clueless than me.
Uzun zamandır ilk kez kim olduğumu bilmeyen biriyle karşılaştım.
That daughter-in-law of mine is so clueless.
Şu gelinim çok budala.
But she must leave her husband clueless.
Ama kocasına ipucu bırakmamalıydı.
Then why don't you tell me what this is about,'cause I'm feeling pretty clueless here.
O zaman söyle bana olay nedir, çünkü kendimi burada baya salak hissediyorum.
It's worse, all these clueless clodhoppers in the museums.
Daha da kötüsü, müzedeki bilgisiz hödükler hepsi.
- Your father is clueless.
- Babanın bilgisi bile yok.
My clueless neighbor.
Bihaber komşum.
- I am clueless.
- Bilmiyorum.
Blind, stupid, simple, doo-dah clueless luck!
Kör, salak, basit... kaderin oyunu talih!
She is so adorably clueless.
Dünyadan bihaber.
That you found someone even more clueless than you are to worship you.
Sana tapması için kendinden daha aptal birini bulduğun için.
Boy, considering how clueless she was
Geldiğindeki saflığı düşünülürse
I was just totally clueless.
Ne yaptığını bilmeyen safın tekiydim.
Rene told me to leave you alone, but she's fucking clueless.
Rene seni rahat bırakmamı söyledi, ama hiçbirşeyden haberi yok.
His wife is clueless.
Karısının da haberi yok.
They're clueless.
Beni sinirlendiriyorlar.
Clueless is startin'to go crackers!
Bizi buradan hemen çıkarmalısın!
- Clueless!
Uzaklaş buradan, tamam mı?
Carl, my CIA buddies were clueless about what you're up to but they gave me something for this.
Carl, CIA'li dostlarımın neyin peşinde olduğunuza dair hiçbir bilgileri yok. Ama böyle bir durum için bana bir şey verdiler.
Fucking clueless.
Hiç iz yok.
- You're fuckin'clueless.
- Anlama özürlü seni.
Believe me, they're clueless.
Inan bana, hiç delil yok.
Just when you think she's completely clueless she hangs in there.
Kafasının karıştığını sandığın anda kendini toparlıyor.
I checked with Star Labs and they're just as clueless as everyone else about our flyboy. Right.
STAR laboratuvarına da sordum diğer herkes gibi onların da uçan çocuk hakkında hiç fikirleri yok.
God, Lauren, you're so clueless.
Lauren, onu doğru dürüst tanımıyorsun.
- You're clueless, right?
- Hiçbir fikrin yok.
This Kruger guy is clueless.
Kruger'ın ruhu bile duymayacak.
I'm clueless.
Hiçbir ipucum yok.
Now she's meeting you? I'm clueless.
İpucu vermiyorsun patron.
Profoundly clueless.
Son derece habersiz.
Clueless as ever.
Her zamanki gibi çaresiz.
I can't understand how someone so self-aware can be utterly clueless.
Kendinden bu kadar emin bir kisinin bu konuda hicbir fikri olmamasına inanamıyorum.
Unless you want me to place a little call to the head of the real estate board, otherwise known as my friend Beth, and let her know the way you did business with this naive, vulnerable, clueless artiste, then I'm gonna need a little bit more compensation.
O yüzde emlak komisyonundaki arkadaşım Beth'i arayıp bu saf, savunmasız, bihaber sanatçıyla nasıl anlaştığından... haberdar etmemi istemiyorsan, biraz tazminat vereceksin.
Are you so clueless as to think you can just waltz back into Heaven?
Cennete elinizi kolunuzu sallayarak gireceğinizi düşünecek kadar salak mısız?
I mean, the poor guy was just completely clueless.
Zavallı hiçbir şeyin farkında değildi.
You could do a little scene from Terms of Endearment or Clueless'
Terms of Endearment ya da Clueless'tan bir sahne oynarsın!
You could all do a scene from Clueless, Iike, totaIIy'
Hepiniz Clueless'tan bir sahne oynayabilirsiniz!
Sunny, you're clueless
Sunny, hiç fikrin yok.
She isn't as clueless as she seems.
Göründüğü kadar fikir yoksunu değil.
You poor clueless old geek.
Hiç kanıtın yoktu yaşlı bunak.
Can you say "clueless"?
Bunların farkında değil mi?
Well, let's face it, most guys are clueless.
Kabul edelim, çoğu erkek dünyadan habersiz.
I was 18, naive, clueless.
18 yaşındaydım, saf, hiçbirşeyden habersiz.
Should we fear these freshly minted, single women as a threat to our very survival or pity them as clueless half-wits about to get their dreams dashed and illusions shattered?
Kendi türümüzün kurtuluşu için bu çıtır bekarlardan korkmalı mıyız? Yoksa hayallerinin nasıl yıkılacağına dair hiçbir fikirleri olmadığı için onlara acımalı mıyız?
And back in Cow Tip, Oklahoma, the only person in this movie more clueless than Bullwinkle faithfully waited for Karen to get back from parking his truck.
Ve Cow Tip'e geri, Oklahoma, bu filmdeki tek kişi Bull winkle'den daha anlamsız Karen'ın geri gelmesi için saygıyla bekledi kamyonunu park ederken.
- Clueless Morgan?
Çok iyi.
What if Clueless is right? What if it is cursed?
Ya Bilgisiz haklıysa?