English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Coincidentally

Coincidentally translate Turkish

239 parallel translation
Coincidentally, I've found some women to do the packing.
Aklımdayken, eşyaları toplayacak kadınları buldum.
Coincidentally, please tell me when they arrive.
Aklımdayken, geldiklerinde lütfen haber ver.
- I'm here coincidentally.
- Tesadüfen buradayım.
Coincidentally, during this same period, he has given the school over $ 20 million, including his Social Security and Medicare checks.
Ne tesadüf ki aynı dönem içinde okula 20 milyon dolardan fazla bağış yaptı. Buna Sosyal Sigorta ve Sağlık Sigortası çekleri dahil.
You embraced me coincidentally.
Yanlışlıkla mı sarıldınız yani?
That man was Tycho Brahe who, coincidentally, had recently written Kepler to come and join him.
Bu adam Tycho Brahe idi. Tesadüf eseri Kepler'i yanına katılması için çağırmıştı.
Coincidentally, I very much want the one remaining piece of him.
Tesadüfe bak ki, ben de ondan geriye kalan bir parçayı istiyorum.
Michael Tandino had bonds like this on him, coincidentally, when he was killed.
Tesadüf eseri Michael Tandino'nun da öldürüldüğü sırada üzerinde bunun gibi tahviller vardı.
Why, rather coincidentally, it is a sad, lonely old granny dying of cold.
Baksanıza efendim, ne tesadüf, kederli, yapayalnız ve ihtiyar bir kadın soğuktan ölmek üzere.
Is it possible this has come up because Roberto's about to move on and you are coincidentally approaching a certain age?
Bu yeni durumda Roberto'nun evden ayrılmak üzere olmasının ve senin de belirli bir yaşa yaklaşmanın etkisi olabilir mi?
And I'll tell you something else - When the fantasy is true, when we've been killed... then you say, "What a coincidence that at the same time we were being paranoid... someone was coincidentally trying to hurt us."
Size bir şey daha söyleyeyim, fantezi gerçekleşip bizden biri öldüğünde o zaman "Ne tesadüf!" dersiniz, aynı zamanda paranoyak olmakla suçlanırız. Çünkü biri bize hep tesadüfen zarar verir.
I've heard of this happening, Where you meet someone coincidentally and end up going out to dinner with them, but it never happened to me.
Biliyor musun birisiyle tesadüfen tanışanları... ve sonra da onunla yemeğe gidenleri duymuştum ama bu benim başıma asla gelmemişti.
Coincidentally, two white men follow me around wherever I go.
Bu arada, nereye gitsem beni izleyen, iki beyaz adam var.
Coincidentally,
Tesadüfen,
He lives next door, coincidentally.
Yan evde oturuyor, tesadüfen.
Coincidentally, though, here by my side... another person's life is being wasted in this house.
Bu evde benimkiyle birlikte bir insanın daha hayatı ziyan oluyor.
She's a girl we went to school with who liked you and coincidentally got kicked in the head a lot during soccer.
Birlikte okula gittiğimiz bir kız ve senden hoşlanıyordu. Bir de tesadüfe bak ki, futbol oynarken kafasından çok darbe aldı.
Not coincidentally, a number of unsigned credit cards in transit through that branch never made it to their respective owners.
Bu şube üzerinden geçen bir düzine imzasız kredi kartının asıl sahiplerine hiç ulaşamamış olması tesadüf değil.
Coincidentally, the Fourth Child was found. What's the reason for hiding that?
Dördüncü Çocuk'un bulunmasının ardındaki gerçekler ne?
And our guide... a military man, coincidentally. Colonel Ives. I don't think I know him.
Kılavuzumuz da şans eseri askerdi.
- These are pamphlets Milo coincidentally just happened to have on his desk.
Bunar tesadüfen Milo'nun manasında olan kitapçıklar.
And coincidentally, hours after touching me, Teal'c is sick.
Ve tesadüfen, bana dokunduktan saatler sonra, Teal'c hastalandı.
Because, coincidentally, I am all those things you just said. - Yes. - And so much more.
Belki bir tesadüf ama ben, daha önce tanıştıklarından farklı değilim.
Coincidentally, Nakashimi went up four and a half points today, corroborating again the juggernaut combination of beauty and money.
Tesadüfen, Nakashimi'nin bugün gösterdiği 4,5 puanlık artış güzellik ve zenginliğin ezici gücünü yine doğruluyor.
Coincidentally, I'm sitting across from an amazing Christopher hologram.
- Aklıma harika bir fikir geldi.
That is Dave Rygalski, local Christian guitar player that my mom and I met very briefly and innocently at the dance marathon, and that I coincidentally ran across again when I found his ad seeking Christian guitar accompaniment gigs up
Bu Dave Rygalski, yerel Hıristiyan gitarı çalıyor annem ve ben dans maratonunda masum bir şekilde tanıştık ve ben tesadüfen onunla tekrar karşılaştım Hıristiyan gitar çalan birini ararken kilisemizin ilan tahtasında...
You're standing in the living room, which, coincidentally, happens to be the bedroom.
Şu anda oturma odasında bulunuyorsun, muhtemelen, yatak odası da olacak olan.
And, coincidentally, I believe Billy will be a guest on my friend Mike's show in a few minutes'time.
Ve ne tesadüf ki, Billy birkaç dakika içinde arkadaşım Mike'ın programına konuk olacak.
Coincidentally as they were also nearing exits.
Tesadüf eseri çıkışlara bu kadar yaklaşmışlar.
- Yes, last month, coincidentally.
- Evet, geçen ay, tesadüfen gördüm.
Imagine... a vaccine for the millions of people suffering with AIDS around the world, a world which, coincidentally, just so happens to include practically the entire continent of Africa.
Düşünsenize dünyada AIDS nedeniyle acı çeken milyonlarca insan için bir aşı. Öyle bir dünya ki tesadüfen neredeyse tüm Afrika kıtasını içine alıyor.
I did happen to have, coincidentally... a conversation totally unrelated to this particular subject... with Count Tommaso Lupo.
Bu konuştuğumuz konu ile tamamen alakasız bir biçimde, tesadüfen... Kont Tommaso Lupo ile de konuşmuş olmama çok şaşırdım...
Coincidentally.
Tesadüfen.
- Coincidentally?
- Tesadüfen mi?
- You said "coincidentally"...
- Az önce "tesadüfen" dedin.
And, uh, coincidentally, uh, his name is, uh, Fat Albert.
Ve ne tesadüf, adı da Şişko Albert.
Coincidentally, we always... Sat next to each other.
Şans eseri, seninle hep yan yana oturduk.
It's your father's birthday, which, coincidentally, is... my birthday.
Babanın doğum günü, ki bu da tesadüfü bir şekilde benim de doğum günüm.
Two odd conditions striking completely coincidentally at the exact same time?
Aynı anda iki garip koşulun gerçekleştiğini mi?
Then the Thanagarian armada coincidentally shows up to save us.
Sonra Thanagar armadası tesadüfen ortaya çıkıp bizi kurtarıyor.
NOW COINCIDENTALLY, I'M DOWN IN THE KITCHEN FRYING PORK CHOPS.
Tesadüfe bak, ben de mutfakta domuz pirzolası kızartıyorum.
Coincidentally, right after Ben Laden fired me, so...
Rastlantısal bir şekilde Ben Laden beni kovduktan sonra...
That is coincidentally my cell phone.
- Bu mu? Aynı anda benim cep telefonumun da çalacağı tuttu.
You have a boy who gets krump... and just coincidentally, his girlfriend gets krump.
Krump yapan bir çocuk var... ve tesadüfen onun kız arkadaşı krump yapmaya başlar.
And coincidentally, the Holy Spirit is the most easily challenged :
Tesadüf bu ya : Kutsal Ruh, tüm doktrindeki en şüpheli kavramdır.
And now he's coincidentally made contact with Devereaux in Sarajevo minutes after the theft.
Şimdi de tesadüf eseri, hırsızlıktan birkaç dakika sonra Saraybosna'da Devereaux'yu arıyor.
Tobias, meanwhile, was looking for a way to make his wife jealous by convincing her that he was not only a Blue Man, but still with Kitty, when he came across a makeup woman who, coincidentally, looked a great deal like Kitty.
Tobias, bu sırada, karısını kıskandırmanın bir yolunu arıyordu. Ona, hala bir Mavi Adam olduğunu söylemekle kalmadı Kitty ile hala birlikte olduğunu da söyledi. Aynen Kitty'ye benzeyen bir makyaj asistanına rastlamıştı.
Coincidentally, you are enjoying his seats.
Ne tesadüf ki, sen onun yerinde oturuyorsun.
And since Dex, which coincidentally rhymes with sex, could be the father...
Ve Dex ki sex ile kafiyeli, babası olabilir..
I am quite coincidentally here in search of someone myself.
Ne tesadüftür ki ben de birilerini... aramaya geldim.
Coincidentally, your doctor has a suite in the same building as Dr. Shankman.
- Tesadüf bu ya doktorunun..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]