Cojones translate Turkish
199 parallel translation
In the cojones!
Hayalarına!
Pero que cojones!
Pero que cojones!
How many of you people have got the brass cojones to try something like that?
İçinizden hanginiz böyle bir şey denerdi?
Now, take my advice and run, while you still have your cojones.
Şimdi, tavsiyemi dinleyin ve kaçın, hâlâ hayalarınız dururken.
Seòor Bond, you've got big cojones.
Senyor Bond, çok cesursunuz.
-'Cause he's freezing his cojones off.
- Şeyleri donduğu içindir. O bir general, çocuklar.
Mike was just telling us what cojones he got. The jungle bunny over here is laughing his ass off...
Mike gövde gösterisi yapıyordu, bu zenci de gülmekten yarılıyordu.
This case is dirty. I feel it in the cojones, you know?
Bu davada büyük bir pislik dönüyor.
Looks like she's the one with the cojones in the family.
Görünüşe göre ailede cojones'a sahip olan tek kişi o.
Hey, Paulie, what's the cojones?
Hey, Paulie, cojones ne demek?
Cojones is Latin for Spanish nuts.
Cojones Latince İspanyol fıstığı demek.
He's gonna get his cojones knocked out.
Cojonesleri fırlayacak.
You bomb me with one more can, kid and I'll snap off your "cojones" and boil them in motor oil!
Bana bir daha o şeylerden birini atarsan, çocuk hayalarını kopartıp motor yağında kızartırım!
We were major cojones!
Cidden. Çok cesurduk!
Do you believe the cojones on this guy?
Bu adamın çok zeki olduğunu mu sanıyorsun?
Now all you have to do is have the cojones... to say it to your boss instead of his secretary.
Şimdi tüm yapman gereken... bunları sekreteri yerine patronuna söylemek.
With all the go-go juice up in your little cojones.
Küçük miğdendeki yukarıya doğru çıkan tüm o miğde özleriyle.
You're not too bright, man, but you got some big, round, hairy cojones.
Çok parlak sayıImazsın ama, çok sıkı götlü bir herifsin dostum.
Mr. Hacker, you've got uncle Sam by the cojones.
Bay Hacker, istediğiniz miktar gerçekten çok yüksek.
Big cojones too.
Tabii cesaret de lazım.
- Cojones.
- Cojones
I s a comfort to know you've got the cojones to pull that thing out.
O aleti çekme cesaretinin olduğunu görmek sevindirici.
I'll be happy if he traded in some teeth for his cojones.
"Hayaları" için birkaç tane dişini verse çok mutlu olurum şahsen.
Captain, you've got some cojones.
Kaptan cesaretiniz var, kabul
Where's your cojones?
Taşşaklarına ne oldu?
Now hold on to your cojones.
Şimdi sıkı dur bakalım.
I mean, you, El Cid, you have cojones.
Yani, sen El Cid'sin. Taşaklısın.
Cojones.
- Toplarından.
By the cojones.
- Toplarından.
So I reach back, grab his cojones, and jerk, and tear ass out of there, like I'm fixing to do now.
Ben de geriye uzanıp hayalarını yakaladım sıktım ve kaçtım. Tıpkı şimdi yapacağım gibi.
- so she twists his cojones and runs.
Sonra adamın hayalarını sıkıp kaçıyor.
You earned your cojones by blinding me?
Beni kör ederek taşaklı birisi mi oldun?
Big cojones, huh?
Güçlüsün, ha?
What you need is some fucking cojones, folks!
İhtiyacınız olan biraz fındık!
- Okay. - Where cojones is Capri?
Şu Caprice de hangi cehennemde?
A girl with cojones.
Cojonesli bir kız.
I'll tell you what. Tell her if she talks, I'll cut off her cojones. Or did she lose them, too?
Ona hakkında böyle dediğini söylersem senin taaklarını kesiverir, böylece eit olursunuz...
- Balls... cojones, pendejo.
- Taşak... cojones, geri zekâlı.
For God's sake, woman, show some cojones!
Tanrı aşkına be kadın! Biraz cesaretin olsun.
- Cojones grande!
- "Büyük Taş.klar"
You're gonna miss it! Cojones!
Kaçıracaksın!
Cojones!
Lanet olsun!
This boy not only has cojohes. but he's got burritos and huevos rancheros, too.
Bu çocuk sadece cojones değil, hem burritos, hem de huevos rancheros.
He's got some'cojones', I'll give him that.
Ona bir cesaret testi uygulayacağım.
- Flying colors, man. - The guy's got cojones.
- Süperdi, o çok cesur biri.
Gentlemen, let's go get our cojones back!
Beyler, hadi gidip toplarımızı geri alalım!
- Nah, I still have my cojones.
- Yok, benim toplarım duruyor hâlâ.
My lonely, lonely cojones.
Yalnız, yapayalnız toplarım.
Took real cojones.
Tüm cesaretiyle buraya gelmiş.
She's got cojones as big as a bull's!
Bir boğanınki kadar büyük taşakları var!
Now hold on to your cojones?
Şimdi sıkı dur bakalım.