Coleslaw translate Turkish
166 parallel translation
Coleslaw? - Yeah.
Lahana salatası mı?
Did you ever see a coleslaw like that?
- Tamamen öyle. Siz daha önce hiç böyle bir lahana gördünüz mü?
- Coleslaw?
- Lahana salatası?
Cabbage for coleslaw.
Salata için lahana.
They were out of potato salad, so I brought coleslaw.
Patates salatası yoktu lahana salatası aldım.
The sweet end of the lollipop, not the coleslaw in the face and the squeezed-out tube of toothpaste.
Elma şekerinin tatlı kısmını ye, atılmış lahana salatası ve bitmiş diş macunu değil.
I'm going to cut up some cabbage and greens and make coleslaw for tomorrow.
Biraz lahana ve yeşillik doğrayıp, yarın için lahana salatası yapacağım.
I don't want any coleslaw for tomorrow!
Ben yarın için lahana salatası filan istemiyorum!
I thought you liked my coleslaw.
Lahana salatamı sevdiğini sanıyordum.
I love your coleslaw.
Lahana salatana bayılıyorum.
I'll take your coleslaw with me to work tomorrow, but not tonight. Let's go out of the house.
Yarın lahana salatanı işe götüreceğim, ama bu gece şu evden çıkalım.
I don't like coleslaw.
Ben lahana salatasını sevmem.
Six hot dogs... potato chips... coleslaw, three colas... one diet.
Altı sosisli sandviç... patates cipsi... mayonezli salata, üç kola... biri diyet.
And also coleslaw for 900 men.
900 kişiye de lahana salatası.
- Ok. What about the coleslaw?
Peki ya lahana salataları?
Coleslaw, sir.
Lahana salataları, efendim.
Salami, coleslaw and potato salad.
Salam, lahana salatası ve patates salatası.
Coleslaw and quiche.
Lahana salatası ve kiş.
And coleslaw makes me sick.
Lahana da hasta eder beni.
- Coleslaw.
- Lahana salatası.
Maybe all that hardware's for making coleslaw.
Belki bu aletler bir işe yarar.
- I'll bring coleslaw.
- Ben lahana salatası getiririm.
I forgot to put out the coleslaw.
Lahana salatasını çıkarmayı unutmuşum.
When I said I didn't, you said that'd be all right...'cause you'd take coleslaw.
Ben yok deyince "sorun değil" deyip lahana salatası istemiştin.
I'll make some coleslaw.
Ben de salata yaparım.
Coleslaw?
Salata mı?
We've got hot links and coleslaw and I rented a Charles Bronson movie.
Ve gece için bir Charles Bronson filmi aldım. - Hoş geldin bölümünü kısa keselim.
Not coleslaw, I said potato salad.
Lahana değil, Patates salatası dedim.
The Mrs. Pickman in the book is a lunatic... who chops her husband into coleslaw.
Kitaptaki Bayan Pickman bir deliydi ve kocasını doğrayarak bir lahana salatasına çevirmişti.
You got pastrami, coleslaw...
Pastırma, lahana salatası...
Okay, we got the coleslaw and buns.
Tamam, lahana salatamız ve çöreğimiz var.
Tuna on toast, coleslaw...
Kızarmış ekmeğe ton balığı, lahana salatası...
And beans and lots of coleslaw.
Çok tatlı değillerse fasulye, ve lahana salatası.
We found a bunch of rancid coleslaw in the Dumpster behind Krusty Burger.
Krusty Burger'ın arkasındaki çöpte bir kutu kokuşmuş lahana bulduk.
What about those coleslaw punks?
Peki Şef, ya şu lahana serserileri?
Why did he try to run you over, and make coleslaw on Helen's head?
Neden seni ezmeye ve Helen'ın kafasında lahana salatası yapmaya çalışsın?
With the 1 8-piece, you get coleslaw and a free drink.
18 kişi, lahana salatası ve bedava içki.
Coleslaw for everybody!
Herkese benden içki!
Could I get a three-piece, some coleslaw, some beans and a Coke?
Üç parça tavuk, lahana salatası, fasulye ve kola alabilir miyim?
Tuna with a side of coleslaw for you.
Tonbalığı yanında salata, bu senin.
Excuse me. What's in the coleslaw?
Affedersin, lahana salatasında ne var?
So unless a kid killed himself cos he was being paid to have sex with the school mascot in a vat of coleslaw, you got nothing.
Okulun maskotuyla bir fıçı lahana salatasının içinde seks yapması için kendisine para verilen bir çocuk kendini öldürmedikçe eline bir şey geçmez.
I'm the coleslaw king of the world!
Ben lahana salatası kralıyım!
1 0,000 yen for coleslaw?
Lahana salatası için 10.000 yen mi?
We wondered if you and Amber wanted to come and throw coleslaw at each other.
Amber ve sen gelip birbirinize salata fırlatmak ister misiniz diye merak ettik.
Fried chicken and mashed potatoes. Coleslaw. Oh, and a little half an ear of corn.
Kızarmış tavuk, patates ve lahana salatası ve bir mısırın yarısından biraz.
You're the hamburger, and I'm that little cup of coleslaw.
Sen hamburgersin, ben de lahana salatası.
- You hamburger, me coleslaw.
- Sen hamburger, ben lahana.
Since this is farewell, when nobody was looking, I used to dip my boys in the coleslaw.
Bu bir vedâ olduğuna göre, kimse bakmıyorken oğlanlarımı lahana salatasına daldırırdım.
And the coleslaw has pineapple in it.!
Lahana salatasında ananas var!
Coleslaw.
Lahana salatası.