English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Come and have a drink

Come and have a drink translate Turkish

225 parallel translation
You must come and have a drink in my suite.
Gelip dairemde bir içki içmelisiniz.
Ah, Nurse Erna. Come and have a drink.
Gelin bir kadeh için.
I want you guys to come and have a drink with me.
Gelip benimle bir içki için.
- Be a good boy, come and have a drink.
Uslu dur bakayım, haydi birer içki içelim.
Come and have a drink, dollface.
Gel bir kahve iç, bebek yüz.
Come and have a drink.
- Gel bir şey iç.
Do come and have a drink with us first.
Önce bizimle gelip, birşeyler için.
Come and have a drink.
Gel, bir şeyler iç.
Come and have a drink!
Gel ve birşeyler iç!
Well, then come and have a drink first.
Peki, gel önce bir şeyler içelim.
Come and have a drink.
Gel de bir şeyler iç.
Come and have a drink.
Bizle gelin de, biraz serinleyin.
Don't be silly, come and have a drink.
Saçmalama, gel, bir şeyler iç.
- Come and have a drink, mate.
- Hayır, teşekkürler.
- Come and have a drink.
- İlgilenmiyorum...
Come on, come and have a drink.
Gel de bir içki iç. Bak, dostum.
Come and have a drink with us.
Bizimle içki içsene.
Come over to my table and have a drink.
Gelin masama, bir içki içelim.
- Come in and have a drink.
- İçeri girip bir içki için.
"Come in and have a drink."
"İçeri gel ve bir içki iç."
Come on over and have a drink on the house.
Gel buraya. İçkin şirketten.
- No, come on in and have a drink.
- Hayır, gel bir içki iç.
My advice is to come inside, have a drink and let's wait till we hear from the sheriff.
Tavsiyem içeri girip birer içki almanız ve şeriften haber alana kadar beklemeniz.
Come on, let's get out of here and have a drink.
Hadi burdan çıkalım ve içmeye gidelim.
Come over and have a drink with us.
Haydi birlikte bir içki içelim.
Come and have a drink, François.
Gel! İçeri gel, hemen gitmene hiç gerek yok.
Come back to the local and have a drink.
Bara gel, bir şeyler içelim.
Come on out and have a drink.
Haydi gidip birşeyler içelim.
I'd like to invite you to come downtown with me and we'll go to a charming little place called Charlie's and we'll have a drink.
Sizi şehirdeki evime davet ediyorum, Charlie'nin Barı diye ufak, güzel bir bar var, oraya gidip bir şey içeriz.
But are you sure you wouldn't have time to come downtown with me and have a drink?
- Şehre gelip benimle bir şey içmek için vaktiniz olmadığından emin misiniz?
Why not come up and have a drink with us?
Neden bizimle bir bardak vermut içmiyorsunuz?
Me too. Come on, sheriff, step up and have a drink.
kalkın ve bir şeyler içelim.
- Come on out and have a drink.
- Gel bir içki içelim.
I'd be glad to come out and have a drink with you.
Oturup bir yerde sizle içki içmeye varım.
I wonder if you'd come over and have a drink with us and meet my wife? That's right.
Doğru.
Come on in and have a drink on the house.
İçeri girin de size bir içki ikram edelim.
Oh, Sheriff. Come in and have a drink.
Şerif, buyrun, bir içki için.
Look, why don't you just come on and have a drink with us and join in the party and forget about your mood for a while?
Bak, niçin gelip bizimle bir şey içip partiye katılmıyor... ve bir süreliğine dertlerini unutmuyorsun?
That's right, Mary Ann, you come and have a little drink with me.
Sorun yok, Mary Ann, sen benimle bir içki içebilirsin.
Come on and have a drink with us.
Gel ve bizimle bir şeyler iç.
My guests have gone... and I thought perhaps you'd come back and have a drink.
Belki geri gelip, bir içki içmek istersiniz.
Why don't you come over here now and have a drink with us and celebrate?
Neden buraya gelip bizimle bir kutlama içkisi içmiyorsun?
Why don't you come down to the club and have a drink.
Kulübe gelip bir içki içsenize. Yorgun görünüyorsunuz.
Come in the house and have a drink
Eve girin de bir şeyler için.
Come, and have a drink.
Gel, bir içki içelim.
Let everybody come in and have a drink.
Herkes gelip bizimle bir içki içsin.
Go and tell him to put his clothes on, come downstairs, and have a drink with us.
Git ona üstünü giyinip aşağı inmesini, bizimle bir kadeh bir şeyler içmesini söyle.
I thought maybe you'd like to come out and have a drink with me.
Belki bir yerlerde bir şey içeriz diyordum.
Come on and have a drink of the best damn water for 50 mile around.
Gelin ve 50 mil içindeki en güzel sudan için.
Well, he may have come in for a drink and you not noticed?
Belkide geldi bir içki içti ama sen farketmedin bu olabilir mi?
No, I'm just glad I'm here where it's, uh, quiet... and you can breathe fresh air and drink water that doesn't have to come out of a bottle.
Hayır, burada olduğuma memnunum, burası sessiz... ve temiz hava alabiliyorsun, şişelenmiş su içmek zorunda değilsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]